It's time translate Turkish
67,075 parallel translation
I guess it's one way to pass the time.
Bu zaman geçirmenin bir yolu sanırım.
It's time.
Zaman geldi.
- It's been a really long time.
- Uzun zaman oldu.
We've been talking about whether it's time for us to end our tour here.
Buradaki görevimizi bitirmenin zamanı geldi mi acaba diyorduk.
It's not just me having a hard time.
Ama zorlanan tek ben değilim.
It's not my first time treating a gang-banger. Go. Go, go, go.
İlk defa bir çete kurbanını tedavi etmiyorum.
It's time to end this!
Bunu bitirmenin zamanı geldi!
It could be very good for Jacob to spend more time with someone who has a personal understanding of his heritage, where he came from.
Köklerinin kişisel bir anlayışı olan biriyle daha çok zaman geçirmesi onun için çok iyi olabilir, Jacob'ın geldiği yerde,
It's time that you demonstrated some responsibility for your own treatment.
Gösterdiğin zamanı geldi Kendi tedaviniz için bir miktar sorumluluk.
It's time for her to be placed.
Ona yer verilmesinin zamanı geldi.
I'm telling you, it's real love this time.
Ciddiyim, bu seferki gerçek aşk.
You know, it's about time, I guess.
Vakit geldi sanırım.
It's not the first time.
İlk kez olmuyor bu.
Little hand says it's time to rock and roll.
Akrep ve yelkovan Rock and Roll zamanı diyor.
Uh, well, see, the thing about it is, this week, I... it's pretty hectic, work-wise, it's just that time of year...
Ama şöyle bir şey var ki bu hafta bayağı yoğun geçti, iş güç işte bilirsin. Bir de yılın bu zamanları...
The correct answer is that you photograph the food and then if there's time, you eat it, but that is by far secondary.
Doğru cevap "yemeğin fotoğrafını çekerdim" olacak ve zaman kalırsa yiyeceksin ama bu çok sonra olacak bir şey.
It's gonna take time.
Zaman alacak.
It's that time.
O zamanı geldi.
But it's been a very difficult time for the entire family.
Ancak tüm aile için çok zor bir dönem oldu.
I mean, if it's a bad time or if it's inconvenient or you have company...
Demek istediğim, uygunsuz kötü bir bir zaman ya da yanında birileri falan varsa?
I mean, I thought maybe... maybe this time it was about us, but it's never about us, because it's always about him.
Demek istediğim, düşündüm de belki belki bu konu bu sefer... ... bizimle ilgiliydi diye, ama hiç değildi. Hep onunla ilgiliydi.
Maybe it's time for us to start our own family.
Belki bizim kendi ailemizi düşünme zamanımız gelmiştir.
All right, it's time for jammies.
Pekala, şimdi pijama zamanı.
Look, it's not you, I just I don't have time for anything serious right now.
- Bak, sorun sen değilsin şu an ciddi bir ilişkiye ayıracak vaktim yok.
It's time to kick the day's ass.
Kaldır şu kıçını yataktan.
It's time to step back before we're all wandering through the rubble, defending ourselves with rocks and sticks.
Geri adımın zamanı geldi Molozdan dolaşmadan önce, Kendimizi kayalar ve sopalarla savunuyoruz.
- It's time.
- Zamanı geldi.
Wow. Wow, it's time!
Zamanı geldi!
It's time!
Zamanı geldi!
Jacob, it's time to go.
Jacob, gitme vakti.
It's time.
Vakit geldi.
First time I have to use it, I... shoot a retard.
İlk defa kullanışımda da gittim bir özürlüyü vurdum.
Um, it's almost time for the fireworks.
Havai fişeklerin patlamasına az kaldı.
Okay, you know, it's kind of hard to make friends when every time someone comes up to you, they get frisked.
Tamam, biliyor musun, arkadaş edinmek biraz zor. Birisi sana her geldiğinde, sinirlenirler.
I think it's time that maybe we made
Bence belki zaman yaptık
Every time something happens like this morning, it's a reminder of what's important.
Bu sabahki gibi şeylerin olduğu her sefer, Neyin önemli olduğunu hatırlatıyor.
It's been a long time since medical school, but sure as hell looks to me like he's been exposed to radiation.
Tıp okulundan beri çok zaman geçti, Ama göründüğü kadarıyla radyasyona maruz kalmış.
The people I work for see and hear everything, so it's only a matter of time before they find her.
Adına çalıştığım insanlar her şeyi görür ve duyarlar. Onu bulmaları an meselesi.
It's time for you to come clean.
Artık temiz gelme vakti.
First time is for the girls, and if they come back, it's for one girl in particular.
İlk önce kızlar için gelirler tekrar gelirlerse belli bir kız için olur.
All right, come on, deer and pig. It's time for you to mate and then fight to the death.
Önce çiftleşip, sonra ölümüne dövüşmenizin zamanı geldi.
It's time for it to go.
Bunun gitme zamanı geldi.
Lis, for what it's worth, there was a time - I thought my life was horrible, too.
Lis, bir önemi varsa, bir zamanlar ben de hayatımın korkunç olduğunu düşünüyordum.
But instead, you preserved what you could of this terrible new weapon, and took it back to tycho with you, keeping those secrets for yourself, no doubt believing that when the time comes, as it surely must, you and you alone,
Amma velakin şu korkunç yeni silahı beraberinde Tycho'ya götürüp sırları kendine saklamak konusunda elinden geleni yaptın. İnancım o ki, hiç şüphesiz vakti geldiğinde olması gerektiği gibi, Kuşak'ı savunmak için silahı kullanma zamanına senin ama yalnızca senin karar vereceğin sugötürmez.
I know that you need time to grieve, and it's too hard to think about the future now. But you could come with me.
Yas tutacak zamana ihtiyacın olduğunun ve şu anda geleceği düşünmenin daha da zor olduğunun farkındayım ama benimle gelebilirsin.
That's it, one step at a time.
İşte böyle yavaş yavaş.
With all the time and repairs i put into this ship, it's arguably more mine than yours.
Bu gemiye yatırdığım zaman ve parayla senden çok bana ait olduğu kolayca kanıtlanabilir.
It's time for diplomacy.
- Diplomasi vakti. Gitmemiz gerek.
Sorry I'm not there, love, but I think we both know it's time I treated myself.
Maalesef ben orada değilim, sevgi, ama ikimiz de kendimi tedavi süresi olduğunu biliyoruz.
Oh, yes, it's a time machine too.
Evet, çok bir zaman makinesi.
Get up, lazy bones, it's time for adventuring.
Kalk, tembel kemikler, macera zamanı geldi.
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's time to eat 31
it's time to wake up 34
it's time to go to bed 19
it's time for a change 25
it's time to get up 33
it's time to say goodbye 20
it's time to go home 99
it's time for bed 75
it's time to go 391
it's time to eat 31
it's time to wake up 34
it's time to go to bed 19
it's time for a change 25
it's time to get up 33
it's time to say goodbye 20
it's time to go home 99
it's time for bed 75