English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's time for dinner

It's time for dinner translate Turkish

124 parallel translation
I was just offering to let you tag along since it's almost time for dinner.
Yemek vakti olduğu için benimle yemene izin veriyorum.
It's time to dress for dinner.
Akşam yemeği için giyinme vakti. Giyinmek mi?
Oh, it's time for dinner already.
Oh, akşam yemeği zamanı.
It's time for dinner!
Akşam yemeği zamanı!
Well, now, I think, it's time for dinner.
Sanırım şimdi yemeğe gitme zamanı.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
Come, it's time for dinner.
Gelin, yemek zamanı geldi.
It's time for that Sunday dinner at your parents'house.
Pazar akşam yemeğinde ailenin evindesin.
I came to tell you it's dinner time, they've been waiting for half an hour.
Akşam yemeğinin vakti geldi demeye geldim yarım saattir bekliyorlar.
Mama, it's time for dinner
Fernando! Yemek vakti.
It's time for dinner!
Yemek zamanı!
Or a bat or too fat Pouncer, Pouncer the wonder cat Victoria, it's time for dinner.
Victoria, yemek hazır.
This is the first time the O'Haras have ever been over for dinner and I think, maybe, it's not such a good idea that, you know, they think this kind of thing happens all the time.
O'Hara'lar evimize ilk kez yemeğe geldi ve bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, bunu her zaman yaptığını düşünecekler.
It's time for dinner.
Yemek vakti.
I know. Now it's time for dinner.
Şimdi de yemek zamanı.
Every time we go for a romantic dinner, he gets a phone call and bang, it's " Gotta work babe, finish your lobster.
Ne zaman romantik bir yemeğe çıksak, bir telefon geliyor ve "Çalışmam lazım, bebeğim. Istakozunu bitir. Sana limuzin yollayacağım." diyor.
It's time for dinner.
Yemek vakti geldi.
It's time for dinner.
Akşam yemeği zamanı.
Where to? It's almost time for dinner
İştahımı kaçırdın!
I mean, it's dinner time and they'll be looking for me
Yani yemek vakti, beni arayabilirler.
Clear the table, it's time for dinner.
Masayı topla. Yemek zamanı.
No, don't eat cookies, it's almost time for dinner.
Hayır, şimdi kurabiye yeme, neredeyse akşam yemeği vakti.
Let's go We can still make it home in time for dinner - Great.
Kaçır şu kaçığı buradan.
Okay, it's time for Easter dinner.
Paskalya yemeği zamanı.
YOU KNOW WHAT? ACTUALLY, IT'S TIME FOR DINNER.
Aslında yemek zamanı da geldi.
Doofus, it's time for dinner.
Yemek zamanı!
Okay, it's time for dinner.
Tamam, yemek zamanı.
You get a couple Rob Roys, throw them back, and then have a nice, beautiful dinner on me, and then it's back here for movie time.
Sonra sana güzel bir yemek ısmarlarım ve ondan sonra da eve dönüp film izleriz.
I think it's time you got washed up for dinner.
Yemek için elini yüzünü yıkama vakti.
It's only when a woman enjoys her intimate time with a man... that she'll join him for dinner.
Sadece kadın, bir erkekle özel vakit geçirmek isterse... onu akşam yemeğine davet eder.
It's time for dinner.
Yemek vakti!
It's always time for dinner when something interesting happens.
Dur, dur, dur, dur, dur. Ne oluyor yahu? Ne zaman ilginçleşmeye başlasa eve götürülüyorum.
It's so nice talking to you. But I suppose it will soon be time for dinner.
Seninle konuşmak çok güzel.
Ten minutes, then it's time for dinner.
- On dakika sonra akşam yemeği vakti.
It's time for dinner.
Yemek saati.
Guys, it's time for dinner.
Çocuklar, akşam yemeği vakti.
It's time for dinner.
Hoşum da gitti.
It's time for dinner!
Yemek vakti!
Looks like you're nearly done, and it's just in time for dinner and maybe even some dancing.
Neredeyse işiniz bitti yemek vakti de yaklaşıyor belki de biraz dans.
- It's saying, "Yankee, time for dinner."
Diyor ki, "Yankee, yemek hazır."
Kaoru, it's time for dinner.
Kaoru, yemek vakti.
we--we could do that, but it's a- - it's a 4-hour layover and they're going to be exhausted, and i thought we might have a more enjoyable time if they came here and--and you made dinner for them.
Düşündüm ki daha iyi vakit geçirebiliriz buraya gelirlerse ve onlara yemek hazırlarsan.
so i'm cooking dinner for ian's parents tomorrow night, and it's the first time i'm meeting them, so i sort of wanna impress them.
Yemek hazırlıyorum yarın gece için Ian'ın ailesine... Onlarla ilk kez tanışacağım. - Onları etkilemek istiyorum.
It's time for dinner...
Abi! Yemek hazır!
Light, it's time for dinner...
Abiii! Yemek zamanı!
It's time for dinner.
Akşam yemeği vakti.
Hey, it's time for dinner, Scott.
Yemek vakti Scott.
Look, lady. It's time for dinner. - Can I use the phone?
Bakın bayan, iftar saati geldi.
It's time for dinner.
Akşam yemeği yiyecekler.
It's just, last time she came for dinner she was asking me all these questions about dating an older man, and it was like she was kind of asking my approval.
En son yemeğe geldiğinde bana, yaşça büyük birileriyle birlikte olmakla ilgili sorular sordu. Sanki daha çok onayımı ister gibiydi.
Lois said it's time for dinner.
Lois akşam yemeği için çağırıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]