It's time to come home translate Turkish
116 parallel translation
So it's now time for me to come back home and build a new life in my native land, so dear to my heart.
Bu da demek oluyor ki, benim eve dönüp doğduğum topraklarda yeni bir hayat kurma vaktim geldi, canımın içi.
All right, Bernardo, it's time to come home.
Pekala Bernardo, eve dönme zamani.
All right, sweet thing, it's time to come home to daddy.
Pekala tatlı şey babacığına dönme zamanı.
But I think it's time for our son to come home to find a wife.
Oğlumuzun artık evine dönüp bir eş bulma vaktidir.
It's time to come home.
Eve dönme vakti.
Arnie, it's time to come home.
Arnie, eve dönme vakti geldi.
He said he knew right away what it was... - and that it was time to come home.
görür görmez ne olduğunu anlamış, ve buraya getirmenin zamanı geldi demiş.
- It's time for you to come home.
- Eve dönme zamanın geldi.
It's time to come home.
Eve dönme zamanı.
It's time to come home.
Eve gitme zamanı.
It's time for Billy to go home! Come on, Billy.
Billy'nin eve gitme vakti!
Nick, it's time to come home.
Nick, eve dönme vakti.
Tell them it's time to come home.
Eve dönme zamanının geldiğini söyle.
Come on, Alice. It's time to go home now.
Haydi Alice, eve dönme zamanı geldi.
- It's time for you to come home.
- Eve gitme vaktin geldi.
Marlene, it's time to come home.
Eve dönme zamanı geldi Marleen.
- I'm glad you had fun. - But it's time to come home.
Eğlendiğine memnun oldum ama artık eve dönme vakti.
It's time, Jonas, for you to come home.
Artık senin için, Jonas, eve dönme zamanı.
- It's time to come home
- It's time to come home
Maybe it's time for you to come home.
Belki eve dönme zamanı gelmiştir.
- It's time for the boy to come home.
- Oğlanın buraya dönme vakti.
- It's time to come home, baby.
- Eve dönme zamanı, bebeğim!
It's time to come home now, honey, okay?
Artık eve gelme zamanı tatlım tamam mı?
Come on... it's time for you to come home.
Hadi ama... Eve dönme zamanın geldi.
It's time to come home,
Eve dönme vaktin geldi.
Come on, sweetheart. It's time to go home.
Haydi hayatım eve gitme vakti geldi.
I say it's time to head back Time for Root to come home
Bence geri dönme vakti. Kök gelmek üzeredir.
It's time to come home.
Eve dönmenin zamanı geldi.
It's time for them to come home.
Evlerine dönmelerinin vakti geldi.
Now it's time to come home.
Şimdi eve dönme zamanı.
The pay was good but, when the opium buzz wears off, and you're standing there naked with a tambourine in one hand and a tiger's junk in the other, it's time for a young girl to come home.
Parası iyiydi ama, afyonun etkisi geçince, ve orada çıplak bir şekilde bir elimde tef, diğerinde kaplan süprüntüsüyle kalınca, eve dönme vaktimin geldiğini anladım.
After a year abroad, Erik would have felt it was time to come home.
Yurtdışında bir yıl kaldıktan sonra, Erik dönüş zamanının geldiğini hissedecekti.
Mom... It's time for you to come home.
Anne... eve dönmenin vakti geldi.
Mom, it's time for you to come home.
Anne..., eve dönmenin vakti geldi.
It's time for you to come home.
Senin için eve dönme zamanı.
Come on, y'all. It's time to go home with your Uncle P. Come on, Corey.
Bu toplantıdan çıkan en üzücü şey atılan adımların, sorunun büyüklüğüyle baş edemeyecek gibi görünmemesidir.
The doctors say it's time to come home.
Doktorlar eve dönmenin tam zamanı olduğunu söylüyor.
It's time for Rexxx to come home.
Rexxx'in eve dönme vakti geldi.
Come on.You haveto get me home. It's time to go home.
beni eve alan sendin... hadi Spats.gidiyoruz.
It's almost time to come home, Angel.
Neredeyse eve dönme zamanı, Angel.
You don't have to grow apples with us, but it's time you come home
Bizimle birlikte elma yetiştirmek zorunda değilsin ama eve dönme vaktin geldi.
It's not easy to spare time to come home.
Buraya gelmek benim için kolay olmadı.
Tell the little vampire it's time to come home.
Küçük vampire eve gitme zamanı geldiğini söyleyin.
Keisha, Booji, come on, it's time to go home.
Keisha, Booji, haydi, eve gitme zamanı.
And now it's time for my prize student to come back home.
Şimdi öğrencim evine geri dönecek.
Tommy, maybe it's time for you to come home.
Tommy, belki de geri dönmenin zamanı gelmiştir.
I guess it's time for me to come home.
Sanırım eve dönme vakti geldi.
It's time to come home.
Eve dönme vakti geldi.
All right, well, uh, guess it's time to go home and come clean with Lyndsey.
Pekâlâ, sanırım eve gitme ve... Lyndsey'ye itiraf etme zamanı.
I've been in the wild for so long, that maybe it's time to come home.
Uzun zamandır ormandaydım. belki de eve dönme zamanım gelmiştir?
Okay. It's time to come home.
- Eve dönme zamanı geldi.