English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's time to end

It's time to end translate Turkish

290 parallel translation
If, at the end of that time, I still think it's wise for me to quit...
Bu sürenin sonunda hala her şeyi bırakmak istersem...
It's time to end this war.
Bu savaşı bitirmenin zamanı geldi.
It's almost time to lock up the house. Then your party will really begin. I wonder how it will end.
Neredeyse evi kapatmanın zamanı geldi sonra da partin başlayacak ama nasıl biteceğini merak ediyorum.
I'd go to a faraway end of the beach and write post cards and letters and keep up my third person journal till it was time to meet him outside the bathhouses on the street.
Uzağa, plajın sonuna kadar gidip sokakta kabinlerin dışında onunla buluşma vakti gelene kadar kartpostallar, mektuplar ve üçüncü şahıs günlüğümü yazdım.
It's time to put an end to this.
Cübbesini çıkarttı.
Let's go Ninetto, it's time to end this!
Yeter artık Ninetto, gitme vakti!
It's time to end the wars
Savaşları bitirmenin vaktidir!
When you stop to think about it and use your common sense, you reckon it's time to end it once and for all.
Bunu düşünmeyi bırakır, sağduyunuzu kullanırsanız. Bir an önce bunların bitmesini, her şeyin sona ermesini ister, zamanı sayarsınız.
It's time to put an end.
- Son 50 yıldır konuşuyor ve kitaplar okuyoruz. Buna bir son verme zamanı geldi.
It's time to end it, okay?
Biraz dinle.
( man ) I think it was generally understood that the combat tour was 25 missions, because you'd be dead by the end of that time, so there wasn't any point in asking you to stay around any longer.
Sanırım genel itibariyle anlaşılmıştı ki yaptığınız muharebe sayısı, 25'ten ibaretti. Çünkü bu süre sonunda ölüyordunuz. Bu nedenle daha fazla sayıda görev alma gibi bir durum sözkonusu değildi.
It's 1 : 00, straight up... the end of the witching hour, and time for me to sign off.
Saat tam 1 : 00. Cadı saati sona erdi. Benim de gitme vaktim geldi.
When you've read a book to the end, it's time to close it
Bir kitabı sonuna kadar okuduğunda kapatma zamanı gelmiş demektir.
But it's time for me to end this game.
Artık bu oyuna bir son vermem gerek.
It's time to play End of the Line, My Valentine.
"Çizgiyi Aşma" oynamanın tam zamanı.
This time it's to the end of the lake and back.
Bu defa gölün sonuna gidip geri geleceğiz.
Uh-oh. I think it's time to feed one end and change the other or something, okay?
Sanırım bir yandan doyurup bir yandan besleme vakti geldi.
It's just we arrange the time to go to the holodeck, get the wardrobe, then boom, before we get started you jump to the end.
Ama biz, zar zor zaman yaratıp, kostümlerimizle sanal güverteye gittik, ve pat, daha biz başlamadan, sen olayın sonuna geliverdin.
I think it's time we put an end to that.
Ama artık buna bir son vermeliyiz.
Jeremy, it's time for this to end.
Jeremy, bunların sona erme zamanı geldi artık.
Sometimes Xixo tells about the time he looked for the end of the Earth and about the strange, heavy people he met but it's difficult to describe those who live outside the Kalahari.
Bazen Xixo Dünya'nın sonunu aradığı zamanı anlatır ve tanıştığı garip, iri insanları ama Kalahari'nin dışında yaşayanları açıklamak zordur.
Now, I say it's high time we put an end to this plague.
Şimdi bu salgına son vermenin zamanı geldi.
I-I just think when you see a life end, it's a natural time to... think about your own mortality. It is not. No, it isn't.
Hayır, değil.
It was a lousy way to end up the fifth grade,'cause I had zip time to make friends before summer.
Beşinci sınıfı bu şekilde bitirmek iğrençti, Çünkü tatilden önce arkadaş edinemem için çok az zamanım vardı.
During that time the sun would set... and when there was still the last shimmer in the sky... I would walk out to one of those lakes... and watch those ducks and geese just fly around peacefully... or sitting on the water... and I felt that I was almost part of that country - part of that peaceful surrounding - and I wished that it would never end.
Güneş batmaya yakın gökyüzü kararmaya yüz tuttuğu sırada o göllerden birinin üstünde yürür kaz ve ördeklerin huzur içinde uçmasını veya suda yüzmesini seyrederdim.
Yeah! It's about time to end
zaten zamanı gelmişti!
Well, I guess it's time to put an end to the Charade.
O halde bu komediyi artık bitirmenin zamanı geldi.
But now it's time to end it, Louis.
Ama artık buna bir son vermenin zamanı geldi Louis.
It's time to put an end to your trek through the stars, make room for other more worthy species.
Uzaydaki yolunuza bir son verme zamanı geldi daha değerli diğer türlere yer açmak lazım.
Bart, it's time to end this dream And don't forget the standard scream
Bart, geldi vakti, bitir bu rüyayı Ve unutma sakın standart çığlığı
You'll end up drooling in some nursing home, then you'll decide that it's time to settle down, have kids?
Bir huzur evinde bulunmak mı istiyorsunuz? Yoksa şimdi oturup karar vermelisiniz. Evlenmeli ve çocuk sahibi olmalısınız.
It's time to put an end to that.
Artık buna bir son verme zamanı.
I'm sayin'it's time to put an end to this.
Bu işi bitirmenin vakti geldi diyorum.
It's the time to prepare ourselves for the end
Kendimizi sona hazırlamanın zamanı geldi.
The problem is that on this end, it's jumping from point to point so quickly that even at maximum warp, by the time we got to its next probable location, it would be gone.
Problem ise sonunda, bir noktadan diğer noktaya maksimum hızda... hareket ediyor, Ne zaman bir sonraki yeri tespit etsek o başka bir yere gidiyor.
And now, it's time to end all this.
Ve şimdi, bütün bunları bitirme zamanı.
Now it's time to end this.
Artık bu işi bitirmenin zamanı geldi.
It's time to do what lawyers always do in the end.
Şimdi, biz avukatların en sonunda yaptıkları şeyi yapma vakti geldi :
It's time to put an end to this.
Her şeye bir son vermenin zamanı geldi.
The "Peace For All Time" treaty- - or P-FAT... as it has been dubbed by its author and champion, the President of the United States- - marks the culmination of one valiant person's heroic crusade... to end strife, no matter where it may occur.
"Her Zaman Icin Baris" anlasmasi- - veya P-FAT... yazari ve en büyük destekleyicisi tarafindan can buldu, Birlesmis Milletler Baskaninca- - tipki yigit savascinin kahramanca mücadelesinin doruk noktasinda... neye mallolursa olsun son darbeyi vurmasi gibi.
It's time to... end it all.
Tüm bunlara son verme vakti geldi.
She decided it was time to put an end to her suffering.
Acısına son vermeye karar verdi.
It's time to end it, Paul.
Buna bir son ver.
We think it's time to end it.
- Buna bir son vermenin zamanı geldi.
No. It's time to put an end to this.
Bu işe bir son vermenin vakti geldi.
My cunt's swollen and wet, that way I'll put up with it to the end of time.
Islağım ve yanıyorum, bu şekilde sonsuza kadar yapabilirim.
I think it's time I put an end to this feud between Caesar and me.
Sanırım Sezar ve benim aramdaki bu kan davasını bir son vermenin zamanı.
Do you remember that time when we went to the Olympia's theater to see'The Key'? It was the end of October and with us there was also Luca and Bernard.
Geçen Ekim "Anahtar" isimli o filme gittiğimizi ve orada karşılaştığımız Fransız adamı anımsıyor musun?
We can wait till the end of the year when it's time to get a job, but we can talk about it now while you still have options.
YıI sonunu bekleyebiliriz ya da şimdi konuşabiliriz... hala seçeneklerin varken.
In the end, I decided I was definitely 34 going on 35, but in a city like New York with its pace and pressures, sometimes it's important to have a 13-year-old moment, to remember a simpler time when the best thing in life was hanging out,
Sonuçta kesinlikle 34 yaşımda olduğuma karar verdim ama New York gibi koşuşturmalı ve gergin bir şehirde bir anlığına 13 yaşında olabilmek önemli bir şeydi. Daha basit günleri ; hayattaki en önemli şeyin sağda solda takılıp plak dinleyip, arkadaşlarınla eğlenmek olduğu anları hatırlamak.
It's time for your mother and I to put an end to it.
Annenle birlikte bunlara bir son vermenin zamanı geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]