It's time to get up translate Turkish
220 parallel translation
Yah, it's time for her to get beaten up. Wait a second, I'll be back.
Evet, birisinin onu bir güzel pataklama zamanı geldi.
Now that we've warmed up, it's time to get down to business.
Isınma turu bittiğine göre şimdi ciddi işlere geçelim.
She's not going to get away with it this time, because I'm going to speak up.
Ama ona ödemeyeceksiniz değil mi bu sefer kurtulamayacak. Çünkü bildiğim herşeyi anlatacağım.
Now, don't try a muzzle. The last time someone wanted to gag me, he tried it with a mink coat but I never let go until the president of that particular ship company wound up in jail, even though I did get pneumonia that winter.
Geçen sefer, biri beni vizon mantoyla susturmak istemişti ama o gemi şirketinin başkanı hapse tıkılana dek asla vazgeçmemiştim hatta o kış zatürreeye bile yakalandım, bu yüzden.
I get up in the morning, then suddenly it's time to go to bed.
Sabah kalkıyorum, sonra bir bakmışım yatma vakti gelmiş.
Miss Blucher, it's time to get up.
Bayan Blucher, kalkma vakti.
Drink this, and then it's time to get up.
Kalkma vakti geldi, hadi iç şunu.
- Well, it's time to get up!
- Kalkmak için zamanı geldi!
It's time to get up.
Kalkma vakti.
Well, by the time we kiss and make up, it's too late to get to the arena.
Öpüşüp barıştığımızda ringe geç kalmıştım bile.
Because it's time to get up, Boris!
Çünkü artık kalkma vakti, Boris!
Uh, it's time to get up.
Uh, kalkma zamanı geldi.
Get up, Linus, it's time to go to school.
Uyan, Linus. Okula gitme zamanı.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
It's just taking me a little time to get up my gumption.
Yalnızca cesaretimi toplamam zaman alıyor.
It's not me to grow up, it's you to get smaller each time!
Ben büyümek istemiyorum. Sen sen, Adelina, Gittikce küçülüyorsum.
But we don't have time to get up for this test. We just take it. It doesn't count.
Fakat yeterli zamanımız yok... sınava gireceğiz ama sayılmayacak.
It's time to get up.
Uyanma vaktin.
Come on, it's time to get up.
Haydi, kalkma zamanı.
The closer you come the more shaky he gets and by the time you get here, he's arguing, he seems to be angry at you. I think it's just because he can't bring himself to open up to you.
Sen geldiğinde tartışmaya başlar, sinirlenir sanırım sana kendini ifade edemiyor.
And now, now it's time for Frank and me to get out there and dig up some more contributions to keep this place going.
Şimdi Frank ile birlikte çıkıp bu Vakfı yaşatmak için bağış toplamamızın zamanıdır.
Jake, honey, it's time to get up.
Jake, tatlım, kalkma vakti.
It's time for you to go home, go to bed and get up and see your grandma.
Eve dönme zamanı. Şimdi uyu, sabah kalkınca anneanneyi göreceksin.
Tell folks it's time to get up.
Çocuklara uyanma vakti geldi diyor.
The past few nights, it seems like as soon as my head hits the pillow it's time to get up in the morning.
Kafamı yastığa koyduğum anda, uyanma vakti gelmiş gibi olur.
It's time for me to get up now.
Şimdi benim kalkma sıram geldi.
Oh, it's just time to get up, that's all.
Sadece kalkma zamanı o kadar.
There's a lot of time in London, and it has to go somewhere, It doesn't all get used up at once.
Londra'da çok zamanın vardır, hep bir yere gitmek zorundasındır,... hepsine birden gidemezsin.
Come on, honey, it's time to get up.
Haydi tatlım, uyanma vakti geldi.
I suppose it's just time to get up.
Kalkma vakti galiba.
You know, it's time for him to get up and work on his memoirs.
Uyanıp hatıraları üzerinde çalışmasının vakti geldi.
It's time to get up for school.
Okula gitme zamanı geldi.
We understand it's a special day for you, Benny but we can't just pick up and leave town every time you decide to get married.
Senin için özel bir gün olduğunu anlıyoruz Benny ama baban ve ben, her evlenmeye kalktığında şehirden ayrılamayız.
I felt it was very disappointing each and every time that we ended up getting to this hurdle and couldn't get over it.
Her seferinde bu engeli aşmaya çalışıp başaramadığımızda... büyük hayal kırıklığı hissediyordum.
We get to dress up, have a wonderful time, and it's all for a good cause.
Güzel kıyafetler giyip, harika zaman geçiriyoruz. Ve herşey onurlu bir amaç için.
a good time to really stick it to Sammy and get myself locked up for a few months
Sammy'i üzmenin tam sırası diye düşünmedim.
Come on, it's time to get up, honey. Go, go.
Haydi kalkma zamanı.
So, Kitty... think maybe, uh, it's time to get up?
Beki de kalkma zamanı gelmiştir, ha?
"Oh, Smith " Get up, it's time To take your turn out on the line "
"Smith uyan, nöbet tutma vaktin geldi,"
It's 6 : 00 in the morning, you lazy girl! It's time to get up.
Sabahın saat 6'sı olmuş, tembel kız, kalk bakalım.
Miss Nicole, it's time to get up.
Bayan Nicole, kalkma zamanı.
"When two people get to know each other too well, " it's time to separate... split up. "
" İki insan birbirini daha iyi tanıdığında ilişkide bazı şeyler artık yürümez.
It's taken a long time to get there, and I won't let you hurt him or Pacey by dredging up the past.
O noktaya tekrar varmamız vakit aldı. Geçmişi gündeme getirerek onu ve Pacey'yi incitmene izin vermem.
Then it's time to wake him up and get aloft.
O halde onu ayıltıp buradan gitmenin vakti geldi.
It isn't the first time she's made up little stories to get attention.
İlgi çekmek için böyle hikayeler uydurması ilk kez olmuyor.
There was so much time and money and energy spent obsessing and analyzing... trying to get a glimpse of your body, that soon it felt like... the world had forgotten about everything else... and you end up feeling... disconnected from your own body, like it's not even yours.
Vücudunu saplantı haline getirmek, analiz etmek... bir anlık da olsa çıplak görebilmek için o kadar çok para ve zaman harcanır ki ; bir süre sonra dünyanın geri kalan herşeyi unuttuğunu düşünmeye başlarsın... ve sanki senin vücudun bile değilmiş gibi... sonunda kendini vücudundan kopuk hissetmeye başlarsın.
Johnny, honey, it's time to get up for school.
Johnny, hayatım, kalkma vakti. Okula gitmen gerek.
- It's time to get up and put on your hat.
Kalkıp şapka giymenin zamanı geldi.
Hey, guys I think it's time to get up.
Hey, çocuklar kalkma vakti.
Santa Monica'it is time to get busy because next up, we have four cats that you might not have heard of.
Santa Monica, çaIışma vakti çünkü sırada adını duymadığınız dört kedi var.
It's time to wake up and get a life.
Subtitles By Ulash Uyanma vakti....... Ve bir yaşam alın.