It's too fast translate Turkish
332 parallel translation
Lovely boat. It's too bad. I'm fast.
Bu çok da iyi bir fikir değil bence.
Maybe it's Roberts talked to you a little too fast.
Belki Roberts seni biraz hızlı ikna etmiştir.
- That's it, going too fast.
- Doğru, aşırı süratli.
It's too fast.
Çok hızlı ilerliyor.
It's too fast.
Müzik çok hızlı.
It's a little too fast.
Az daha hızlı.
It's too fast again.
Yine çok hızlı.
Quick, before it's too late, think fast!
Çabuk ol! Daha zaman varken, düşün, düşünmeye gayret et.
It's my heart. It's too fast, too fast, it's too...
Kalbim... çok hızlı atıyor... çok hızlı.
The pace, it's too fast.
Bu sürat çok fazla.
And if there's a borehole party and I pray there will be, I'm going to ask to lead it and I'm personally going to shove you down, but not too fast because I want to hear you scream for a long, long time before you die.
Ve bir kuyu partisi düzenlenirse umarım düzenlenir, partiyi ben yöneteceğim ve ellerimle sizi içine sokacağım ama yavaş yavaş çünkü ölmeden önce uzun uzun çığlık attığınızı duymak istiyorum.
When you have an accident it's your fault, because you took a bend too fast.
Kaza geçirdiğinde bu senin hatan, çünkü virajı çok sert döndün.
It's much too fast, too easy.
Bu çok hızlı ve kolay oldu.
It's just scary. It's like driving a car too fast. You know what I mean?
Yalnızca korkutucu arabayı çok hızlı kullanmak gibi.
It's too full of fast men and loose women.
Çevik adamlar ve gevşek karılarla dolu.
It's too fast.
Bu çok hızlı oldu.
It's too fast.
Çok hızlı.
And it's as fast as a train too?
Tren kadar hızlı mı peki?
THIS IS TOO FAST. IT'S ALL RIGHT TO COME INTO THE PRESENT, SWEETIE,
6 yaşındasın. 14... 21... 29...
The situation should be managed now, before it's too late! Their number is growing very fast!
Bu durum çok geç olmadan mutlaka kontrol altına alınmalı, zira çok hızlı çoğalıyorlar!
It's moving too fast.
Çok hızlı hareket ediyor.
I zipped it up too fast and it got caught.
Fermuarı hızlı çektim, sıkıştı.
It's too fast.
Çok hızlı gidiyoruz.
It's only that the fuse went too fast.
Sadece fitil çabuk yandı.
I know it's too fast. Have your emergency crew together.
Evet hızlı olduğunu biliyorum Ekibinizle birlikte acil durum vaziyetinizi alın.
Just now and then, when the light's too bright, or it's too early, or late, or I look real fast.
Arada sırada. Işık çok parlaksa çok erken ya da çok geç bir saatse ya da aynaya aceleyle baktıysam orada annemin yüzünü görüyorum.
Sounds like it, but he's too fast for me.
Sanki ama çok hızlı, anlayamıyorum.
But at that speed, it's too fast.
O süratteyken olmaz, çok hızlısın.
No, it's going too fast!
Hayır, çok hızlı gidiyor!
- You think it's too fast?
- Sence çok mu hızlı?
It's all happening too fast.
Her şey çok hızlı oluyor.
If we look at what it is that's made them develop so fast, improve so fast, it might help us to guess why our brains have, too.
Bilgisayarların bu kadar hızlı gelişmesine, ilerlemesine neyin neden olduğuna bakarsak beyinler için de tahmin yapmamıza yardımcı olabilir.
I'm surprised, too, at how fast it's all happened.
Kusura bakma. Ben de her şeyin böyle hızlı gelişmesine şaşırdım.
You know when you've been eating ice cream too fast and you get that frozen spot on the back of your throat, but you can't do anything about it cause you can't reach it to rub it?
Çok hızlı dondurma yerken boğazınızın arka kısmında bir soğuk kısım kalır ve ovalayamayacağınız için bunun hakkında hiçbir şey yapamazsınız hani.
Pete, it's starting to go by too fast.
Ah, Pete. Çok hızlı geçmeye başladı.
It's too fast.
Süratli süreceksin.
I mean, i-it's all happenin too fast, you know?
Yani, her şey çok hızlı gelişiyor, anlıyor musun?
Well, you talkin'about the baby... and the road and, and, and it's all happenin'too fast.
Bebekten söz ediyorsun ve yolculuktan ve her şeyin çok hızlı geliştiğinden...
It's too fast.
Hızlı olur bu.
It's all happening too fast.
Her şey çok hızlı değişiyor.
Still, it's not paranoid to be suspicious of a relationship that moves too fast a chance meeting that isn't "chance."
Yine de, şüpheci olmak paranoyaklık değildir, diyelim ki, çok hızlı ilerleyen bir ilişki, aynı hızla duvara çarpmaya mahkumdur.
It's a Gibson, it's finding us too fast.
Bu bir Gibson, bizi çok çabuk buluyor.
That's the problem. It's a shame too ; he hits like a fuckin'mule, he's fast!
Ringi rakibine dar ediyor, resmen katır gibi tepiyor.
It happened too fast.
Şey, sadece baş harfleri kalmış aklımda.
It's good, but it happens too fast.
Bu iyi ama çok çabuk oluyor.
It's happening too fast!
Çok hızlı oluyor!
Damn, it's too fast!
Kahretsin, çok hızlı!
It's too fast for a ferry.
- Çok hızlı, feribot olamaz.
That was way Too fast, man. It's a ballad!
Fazla hızlıydı, ahbap.
It's too fast for us, Captain.
Bizim için çok hızlı, Kaptan.
It was too fast, wasn't it? No, it's...
Herneyse, düzeltebiliriz.
it's too late 1593
it's too late for me 32
it's too much 352
it's too late now 142
it's too expensive 49
it's too loud 51
it's too cold 57
it's too early 104
it's too painful 30
it's too easy 69
it's too late for me 32
it's too much 352
it's too late now 142
it's too expensive 49
it's too loud 51
it's too cold 57
it's too early 104
it's too painful 30
it's too easy 69