It's too late translate Turkish
9,465 parallel translation
- All right, well, then, you're sticking with us so we can get to the next before it's too late.
- Tamam, iyi, o zaman bizimle yapışmasını ediyoruz. Çok geç olmadan bu yüzden sonraki alabilirsiniz.
- It's too late.
- Artık çok geç.
We have to find him before it's too late.
Çok geç olmadan onu bulmalıyız.
It's never too late to change directions in our life.
Hayatlarımızı değiştirmek için asla geç değil.
It's not too late to be different.
Her şeyin farklı olması için çok geç değil.
It's too late for that.
Bunun için çok geç.
Maybe it's not too late to be different.
Belki de değişmek için çok geç değildir.
You need to get outta here, Trevor, before it's too late.
Çok geç olmadan buradan gitmelisin Trevor.
If Ben has secrets, isn't it better to know what they are sooner as opposed to when it's too late?
Eğer Ben'in sırları varsa, ne olduğunu erkenden öğrenmek daha iyi değil mi? ya da çok geç olmadan?
It's too late.
Çok geç.
Oh, it's too late for that.
Onun için biraz geç.
Hmm? How you should have believed in me, how it's not too late to start again?
Bana nasıl inandığın ve yeniden başlamak için geç olmadığı kısma mı?
It's too late.
Çok geç!
It's not too late...
- Hiçbir şey için geç değil.
It's too late.
Artık çok geç.
It's never too late to teach yourself something new...
Yeni bir şeyler öğrenmek için hiçbir zaman- -
Well, it's too late.
Eh, artık çok geç.
If they haven't by now it's too late anyway.
Şu ana kadar yapmadılarsa çok geç.
It's too late!
Çok geç!
- I mean, yeah you should have, but it's probably too late now, so...
- Yani, evet. Gitmeniz iyi olur ama muhtemelen şimdi çok geç.
It's too late.
- Artık çok geç.
At some point, before it's too late,
Bir noktada çok geç olmadan...
- Till it's too late.
- Çok geç olana kadar.
It's never too late.
Asla çok geç değil.
It's too late.
Çok geç. Çok geç.
It's not too late.
Hâlâ çok geç değil.
It's too late anyway.
Zaten artık çok geç.
- Yes, Andy, it's too late. - No...
- Evet Andy, bitti.
It's too late for that, Cooperberg.
Artık çok geç Cooperberg.
It's not too late to turn the car around.
Geri dönmek için hala geç değil.
Well, when you need to, it's usually too late.
Valla, genelde ihtiyacın olduğu zaman, çok geç oluyor da.
It's too late to catch that stop in Vicksburg, so she took off, heading towards Memphis.
Vicksburg'a yetişmek için geç kaldı. O da Memphis'e doğru yola çıktı.
It's still not too late to run.
Kaçmak için hala geç değil.
And I suggest you finish up your little party here and come with us and get back home and fix Texas before it's too late.
Ve seni bitirmek öneririm küçük bir parti burada [bağırıyor] ve bizimle gel ve eve geri almak ve çok geç olmadan Teksas düzeltin.
You won Texas, and I suggest you finish up your little party here and come with us, and we'll get back home and fix Texas before it's too late.
Teksas'ı kazandın, ve sana önerim buradaki şu küçük partine son ver bizimle dön ve çok geç olmadan Teksas'ı kurtar.
It's too late to travel, Mr. Mitchell.
Yola çıkmak için geç oldu Bay Mitchell.
"It's never too late to be what you might have been."
"Olabileceğiniz kişi olmak için hiç bir zaman geç değildir."
It's never too late to be what you might have been.
Olabileceğin kişi olmak için hiç bir zaman geç değildir.
- It's not too late, - and we need to walk it back.
Hala çok geç değil geri adım atılabilir.
It's not too late. It's never too...
Hiçbir zaman...
It's not too late to bail.
Vazgeçmek için çok geç değil.
It's too late.
O iş geçti artık.
That's good,'cause when he does, it'll be too late.
Güzel. Çünkü hatırladığında çok geç olacak.
No, it's too late.
Hayır, çok geç.
Denise, let me help you. It's too late.
- Denise, bırak da yardım edeyim.
Things that it might just be too late to fix.
Düzeltmek için çok geç kalmış olabileceğiniz şeyler.
It's too little, it's too late, I have no proof.
Çok az ve çok geç. Elimde kanıt yok.
- It's too late to blow this thing.
Bu şeyi patlamak için artık çok geç.
It's not too late.
Çok geç değil.
You know what? It's too late, you already said that I passed.
Geç kaldın artık, çoktan "geçtin" demiştin.
Elisée, it's not too late to call it off.
Elise, vazgeçmek için çok geç değil.
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too late for that 233
it's too late for that now 21
it's too much 352
it's too loud 51
it's too expensive 49
it's too cold 57
it's too easy 69
it's too early 104
it's too late now 142
it's too late for that 233
it's too late for that now 21
it's too much 352
it's too loud 51
it's too expensive 49
it's too cold 57
it's too easy 69
it's too early 104