It's too painful translate Turkish
131 parallel translation
It's very painful, but it's painful for him, too.
Bu çok acı verici ama onun için de acı verici.
It's too painful.
- Bu çok acı verici.
It's too painful to be comical!
Komik olmak için fazla acı bir durum!
In wartime, it's much too painful.
Savaştaysa, bu insana daha çok acı verir.
It's too painful for me.
Bu benim için çok acı verici.
If it's not too painful for you.
Eğer senin için çok acı verici olmayacaksa.
It's too painful to think of one's youth.
İnsanın gençliğini düşünmesi çok acı verici.
it's too painful afterwards.
Sonrası çok acı veriyor çünkü.
It forced me to make some painful choices, so now I put the brakes on, before it's too late, before the road gets too steep, before my fears become reality!
Bu durum bazı üzücü seçimler yapmaya zorladı, bu yüzden çok geç olmadan işler fazlasıyla sarpa sarıp, korkularım gerçeğe dönüşmeden artık buna bir son veriyorum!
Well, China Blue, my body's not in the greatest shape, as you know, but I'll try and not make it too painful for you.
China Blue bedenim en verimli halini çoktan geçti ama yine de seni çok yormamaya çalışacağım.
Don't make me laugh, it's too painful.
Beni güldürme, canım acıyor.
I hope it's not too painful.
Umarım çok ağrı vermiyordur.
I'm not a very great expert at the nails, so I cover a portion of the nails... with this very thin old bandana so it's not too painful to me.
Çiviler konusunda büyük bir uzman değilim, bu yüzden çivilerin bir bölümünü canımı çok acıtmasın diye bu ince bandanayla örtüyorum.
It's too painful.
Çok acı verici.
It's just too painful for her to swallow.
Yutması çok acıverici olabilir.
It's just too painful.
Çok acı verici.
If it's too painful, you needn't talk about.
Çok acı v eriy or, anlatmana gerek y ok.
It's too painful for her.
Bu onun için çok acı verici.
It's too painful.
Bu çok acıklı.
It's too painful.
Çok acı verici.
If it's too painful, you don't have to talk about that.
Eğer seni üzüyorsa anlatmak zorunda değilsin.
It's too painful for me to be near you.
- Şu anda yanında olmam çok acı verici.
It's too painful.
Bu çok acikli.
Well, whatever you said, she's talking about leaving, going off by herself, because it's too painful to be around you.
Peki ala, ona her ne dediysen, alıp başını gitmekten bahsediyor, çünkü senin etrafında olmak, çok fazla acı verici.
We should take care dad's stuff, it'd be too painful for her.
Babamın eşyalarıyla biz ilgilenmeliyiz, onun için çok zor olacaktır.
" "I will never care this much again. It's too painful." "
"Bir daha bu kadar tasaIanmayacağım." Cok acı verici.
You know, I would, but it's just too painful.
Konuşmak isterdim ama çok acı veriyor.
IT'S JUST TOO PAINFUL FOR HIM TO FACE.
Durumla yüzleşemiyor olabilir.
I don't know how much you know of this issue, but obviously... it involves the sublimation of emotions that are too painful to address.
Bu konuda ne biliyorsun bilmiyorum, ama... temel olarak ortaya konması acı veren bastırılmış duygularla ilişkilidir.
It's too painful.
Çok acı çekiyorum.
You know, it's just too painful for both of us.
Bu ikimiz için de çok acı verici.
It's too painful to see them die.
Öldüklerini görmek çok acı verici.
But I have to control them because I can't go through losing somebody again. It's too painful.
Ama kontrol etmek zorundayım, çünkü tekrar birini kaybetmeye dayanamam.
Seems it's too painful since your father died, so she's spending the next week meditating with Buddhist monks in the Catskills.
Baban öldüğünden beri bu çok acı veriyormuş. Bu yüzden haftayı... Budist keşişlerle meditasyon yaparak geçirecekmiş.
Yes, but not for now it's still too painful.
İstiyorum ama şimdilik değil. Hala çok acı veriyor.
It's just... too painful.
Bu da çok acı veriyor.
Maybe it's just too painful to walk by your bedroom everyday.
Belki de her gün yatak odanın yanından geçmeleri çok acı vericidir.
As painful as that is, I think it's time you accepted it, too.
Ne kadar acı verse de, sanırım bazı şeyleri kabul etmek zorundayız.
When something's too overwhelming, too painful, we deny it.
Karşı konulmaz bazı şeyler, çok acı verdiğinde, onları inkar ederiz.
It's too painful.
Bu çok acı verici.
No! It's too painful.
Hayır, bu çok acı verici.
I said no, but she gave me her number anyway. It's just too painful.
Ben olmaz dedim ama bana numarasını verdi.
If anything's ever too painful, just step away from it.
Eğer bir harekette canınız çok yanıyorsa hiç zorlamayın.
It's, uh... it's too painful.
Bu, uh... bu çok acı verici.
It won't be too painful, will it?
Acısız olacak, değil mi?
It's too painful
Çok can sıkıcı.
I just think it's too painful for him - to remain in contact with you.
Sanırım seninle iletişimde bulunması ona acı veriyordu.
- Perhaps it's too painful.
- Belki çok acı veriyordur.
It's too painful.
Çok üzücü.
Way down the line, I'm going to be in love with you, and then it's going to be too painful to tell you I don't want to do this.
Hayır. En beteri de seni seviyor olacak olmam. En ıstıraplısı da bunu yapmak istemediğimi söylemek zorundayım sana.
It's just too painful.
Bu da çok acı veriyor.
it's too late 1593
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too much 352
it's too loud 51
it's too expensive 49
it's too cold 57
it's too easy 69
it's too early 104
it's too late for that 233
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too much 352
it's too loud 51
it's too expensive 49
it's too cold 57
it's too easy 69
it's too early 104
it's too late for that 233