It's your dad translate Turkish
1,378 parallel translation
- It's about your dad, George.
- Baban hakkında, George.
How's it going with your dad?
Baban nasıl?
If someone's gonna cut your dad's heart apart, you want it to be him.
Eğer biri babanın kalbini kesecekse, bunun Burke olmasını isterdin sen de.
It's been hard with your mom and dad, huh?
Annen ve babanla durumlar zor oldu, değil mi?
Your dad's heart is hurt, but we're gonna work really hard to make it better, okay?
Babanin kalbi biraz yaralanmis, ama onu iyilestirmek için çok çalisacagiz, tamam mi?
It's a dad's job to worry.You worry about your kids.
Endiselenmek babalarin görevidir. Çocuklariniz için endiselenirsiniz.
I know you've been through a lot with your dad and everything, but it's okay to be happy.
Baban konusunda sıkıntılı zamanlar geçirdiğini biliyorum ama mutlu olmanın sakıncası yok.
But just remember, if your dad's DNA does match mine, we're only half brother and sister, which means if we did it, like, 20 times,
Ama unutma, babanın DNA'sı benimkiyle aynıysa sadece üvey kardeşiz demektir, yani 20 kez seviştiysek
It's Just... Don't You Think You Should Go To Your Dad's Citizenship Ceremony?
Sence babanın vatandaşlık törenine gitmen gerekmez mi?
It's your dad's good luck charm.
O babanın iyi şans tılsımı.
You've been wanting to talk to your dad. And today's the day to do it.
Babanla bunca zaman konuşmak istedin ve işte sana fırsat.
It's your dad.
Baban.
The weekend you almost got your head shaved your dad said you were staying at Wallace's but it was just you and Piz, huh?
Saçını kazıdıkları hafta sonu baban, Wallace'da kaldığını söylemişti. Piz'le ikiniz kalmıştınız değil mi?
Dad, it's "Break a Leg" not "Spit on your Fingers."
Baba, bu "Bir Bacak Kır", "Parmaklarına Tükür" değil.
It's me... your dad.
Benim... baban.
Jenny, I know how painful it's been with everything that's happened between me and your dad.
Jenny, ben ve baban arasında olanların senin için ne kadar zor olduğunu anlıyorum.
Who wouldn't? If there's a way of saving your dad, I know you're going to do it.
Eğer babanı kurtarmak için bir yol varsa, Maria,... bulacağını biliyorum.
It's your dad'S.He'll kill you.
Bu babanın. Seni öldürür.
Was it your dad's knife?
Babanın bıçağı mıydı?
It's a big change and, you know... you've had your life on hold ever since... you know, your dad died.
Bu önemli bir fırsat çünkü babanın ölümünden sonra bazı planlarını askıya almıştın.
That's okay, I'll get it from your Dad.
Sorun değil, babandan alırım.
It's about your dad.
Konu babanla ilgili.
And I would get your dad's briefcase if I knew where you put it.
Nerede olduğunu bilseydim babanın çantasını da getirirdim. Nerede olduğunu biliyor musun?
- Okay? Dad's paying for it. - What's your problem?
- Parasını baban ödüyor.
It's... it's near our summer place in Italy where you and your dad used to spend some time with us.
İtalya'daki yazlığımıza çok yakın. Baban ve sen de birkaç kez bizimle orada vakit geçirmiştiniz.
It's for your own safety. You sound like my dad.
- Kendi güvenliğin için.
It was in with your dad's tools, which means it was special to him It was special to me, too.
Babanın aletleri arasındaymış. Çünkü O'nun için özel bir şey, tabii benim için de özel.
It's from your dad and me.
Babanla birlikte aldık.
It's a nice story about how those two finally got her dad's approval. But I don't see how your passing up on the money should result in my fixing this TV...
İkisinin sonunda kabul edildiğini duydum bu harika bi haber, ama sayende büyük para kaçırdık bu TV tamir işine saplanıp kaldım ve bunu kabul edemiyorum.
It's a nice story about how those two finally got her dad's approval. But I don't see how your passing up on the money should result in my fixing this TV...
O ikisinin sonunda bir araya gelebildiğini duydum ve bu harika bir haber ama alamadığın paran sayesinde bu televizyonu tamir etmek zorunda kaldım ve bu hiç de hoşuma gitmiyor.
Especially if it's your dad.
Özellikle de babanı.
It's your party, dad, not mine.
Senin partin baba. Benim değil.
Well, it's your dad's company.
Babanın şirketindesin.
You know, if you're looking for a motive for who killed your dad... I mean, if Simon Elder knew that it was Dutch who did that... - What?
Biliyorsun babanın kimin neden öldürdüğü hakkında bir iz arıyorsan bence Simon Elder'ın bunu Dutch'ın yapmış olduğunu öğrenmesi- -
♪ I did a shit on your dad and he rather like it
Babanın üzerine sıçtım Onun da çok hoşuna gitti
Is it about the trailer for your dad's Christmas?
Babanın Noel karavanıyla mı ilgili?
Let's just say it's not because of your dad.
- Sadece babandan dolayı olmadığını söyleyelim.
It's about you jumping on the anniversary of your dad's accident.
Babanın geçirdiği kazanın yıldönümünde atlamanla alakalı.
First of all, you don't call me Dad unless it's Thanksgiving or your birthday.
Öncelikla bana baba deme, Şükran Günü hariç, ya da doğumgünün.
Isn't it your dad's birthday?
Babanın doğum günü değil miydi?
It's your dad!
Baban!
Especially if it's your dad.
Özellikle de gelen babansa.
- It's your dad.
Başı dertte.
Because you got that stupid little ring So that you know it's your dad calling
Çünkü bu salak zil çalınca arayanın baban olduğunu anlıyorsun.
It's clean. Your dad would be proud of you.
Baban gurur duyardı.
It's your dad's last novel, The Lost City.
Babanın son romanı bu, Kayıp Şehir.
It's better than looking like your dad
Baban gibi gözükmenden iyidir.
- Because it's not about Dad, it's about you and your guilt.
- Çünkü seninle ilgili değil, sen ve suçluluğun ile ilgili.
It's really sweet that you guys are so close to your dad.
Babanıza bu kadar yakın olmanız çok şirin.
It's your dad.
Baban geldi.
It's time we go talk to your dad.
Babanla konuşma vakti evlat.
it's your daddy 19
it's your choice 290
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your decision 99
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your choice 290
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your decision 99
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your turn now 40