English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's your mom

It's your mom translate Turkish

1,169 parallel translation
Didn't you tell him it's your anniversary, Mom?
Yıldönümünüz olduğunu söylemedin mi anne?
Oh, and I also brushed your mom's boob at a bake sale... so actually it was a three-fer.
Ayrica pasta yaparken annelerinin gögüslerini silmistim. Yani aslinda üçlük oluyor.
It's your mom's file.
Annenin dosyası.
How's it going with your mom?
Mutlaka öyledir. Demek aile babası. Annenle aranız nasıl?
Dude, it's your mom!
Dostum, bu annen!
Still, it's good that you dropped everything to go see your mom the way you're doing.
Yine de, her şeyi geride bırakıp anneni görmeye gitmen güzel bir şey.
Mom, it's amazing how sometimes I come to your conclusions.
Bazen seninle aynı fikirde olmam ilginç.
It's your house, Mom.
Bu, senin evin, anne.
Let's pretend for a minute that your mom's life depended on it because it kind of does.
Bir dakika için annenin hayatı buna bağlıymış gibi düşün. Aslında öyle sayılır.
- Is it true that your mom's dead?
- Annenin öldüğü doğru mu? - Evet.
My mom told me if your panties get wet, then it's a wet dream
Annem, "Eğer külodun ıslanmışsa, ıslak rüya görmüşsün", derdi.
Every time I did it with your mom, I used a condom.
Annenle her yaptığımızda, kondom kullanmışımdır.
If I know my mom, now she'll come in... give me a worried look mixed with a look of... don't worry, he's family but he's just your uncle, it will be OK'.
Annemi tanıyorsam, şimdi içeri gelecek ve... endişeyle karışık bakışları adeta şöyle diyecek : "Merak etme, o aileden, ama alt tarafı amcan, her şey yoluna girecek"
Let's ask your mom if it's okay.
Gidip annenden izin alalım.
It's your mom.
Ben annenim.
Uh, if it's okay with your mom, I'm going to have you hang around, look at some photos.
Eğer annen izin verirse sana bazı resimler göstereceğim, tamam mı? Elbette.
Your mom has this thought she hasn't shared with you... because she's afraid you wouldn't be into it.
Bak, ilgilenmezsin diye annenin seninle paylaşmadığı bir şey var. - Öyle mi?
Mom... it's for your own salon.
Anne... Bu senin kendi salonun için.
Although... it's gonna be hard for me to do the dishes and stay away from your mom.
Yalnız hem tabakları yıkayıp hem annenden uzak durmak biraz zor olacak.
IT'S YOUR MOM.
Annen arıyor.
Yeah, well, you know, my mom throwing vases at my grandfather's head kind of trumps it, even if it has twice the resistance of your average holiday.
Evet, şey, bilirsin, annem büyükbabamın kafasına vazo atıyor ki bu bile ortalama tatilinden iki kat daha kötü.
Well, it's not ticking, so it can't be from your mom.
İçinde bomba yok, demek ki annenden değil.
It's probably your mom.
Herhâlde annendir.
Come on man, it's not fair to us or your mom.
Hadi ama dostum, bize ya da annene bunu yapman hiç de adil değil.
Mom, it's not your fault.
Anne bu senin hatan değil.
Well maybe that's why your mom kept it from you.
Belki de annen seni ondan bu yüzden ondan uzak tuttu.
Because if you think it's a decision your mom should be making I understand.
Çünkü eğer bunu annenin alması gereken bir karar olarak düşünürsen anlarım.
That may be true, but... it wasn't brian's place to shrug off his death, especially to your mom.
Bu doğru olabilir ama Vic'in ölümünden bu şekilde bahsetmek Brian'a düşmez. ... özellikle de annenin önünde.
Your mom and I weren't getting along and she's the one who moved out too, so if you've got abandonment issues, take it up with her.
Annen ve ben anlaşamıyorduk ve terk edip giden de oydu yani terk edildiysen bu sorunu annenle halletmen gerekir.
- It's you and your mom and the kids? - Yep.
Sen, annen ve çocuklar, değil mi?
I'm guessing you didn't tell me about your mom's job offer... because it wasn't a good thing, was it?
Sanırım annene yapılan iş teklifini söylemedin çünkü.. ... iyi bir şey değildi değil mi?
Jackie, I can't see your mom's hand, which means it's on my dad's butt.
Jackie, annenin ellerini göremiyorum, ki bu demek oluyor ki, babamın kıçındalar.
It's for my beautiful mom and your mayonnaise-lovin'dad.
Bu güzel annem ve mayonez aşığı baban için.
It's just that I never want you to think your mom's the villain in all this.
Tüm bu olanlarda annenin suçlu olduğunu düşünmeni istemiyorum.
Oh, wah. It's your mom again.
Yine annen.
- Well, it's not my fault. - Was it your fault with Mom?
Charlie amcamla da pek geçinebıliyormuş gibi görünmüyorsun.
I don't know. Your mom, she's... she's tricky. It's, um... it's tough.
Bilmem.
Wrap it around yourself and you try and keep your mom awake, and I'll go work on your car.
Şöyle saralım sen anneni uyanık tutmaya çalış, ben de arabanızı tamir edeyim.
Freddy, it's your mom.
- Freddy, Bu annen.
It's your mom.
- Senin annen.
And it's too bad your mom isn't around for this.
Annenin de burada olmaması çok kötü.
- Mom. It's important to keep your eyes on the road, right?
- Gözlerini yolda tut!
I don't know if your mom and I can stay together and it might be nice for you to stay at the shelter, but I doubt it.
Annenle ikimiz birlikte kalabilir miyiz sığınakta kalman senin için iyi mi olur bilemiyorum ama şüphelerim var.
There's cartoons, your mom, and it's like, you still got it!
Televizyonda çizgi film, annen, ve sanki, halen içinde var!
I invited him to your mom's wedding, but your grandmother pooh-poohed it.
Onu annenin düğününe çağırmıştım, ama büyükannen buna izin vermedi.
It's your fault Mom and Dad got divorced.
Annemle babamın boşanması senin hatan.
It's your mom... and me.
Bu annen... ve ben.
It's too bad I stopped seeing you after your mom died.
Annen öldükten sonra seninle görüşmememiz yazık oldu.
One morning, I was sitting there... it wasn't that table, it was another, but it was right there... crying over my breakfast while Mom and Dad screamed at each other... and you were crying your lungs out in the bathroom, and...
Bir sabah, şurada oturuyordum bu masa değildi, başkaydı, ama oradaydı. Annem ve babam bağırışırlarken ben kahvaltı masasında ağlıyordum sen de banyoda ciğerlerin sökülürcesine ağlıyordun.
It's okay to listen to your mom.
Anneni dinlemek iyi bir şey.
Mom, is it possible that you're taking the frustration of your failed marriage out on me?
Anne, başarısız evliliğinin üzüntüsünü benim üzerimden çıkartman mümkün mü acaba?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]