It's your own fault translate Turkish

It's your own fault.

Kendi kabahatiniz.

- It's your own fault.

Kendi hatan.

It's your own damn fault for firing at him!

Ona ateş etmek senin kendi hatandı!

It does, and it's your own fault for leading him on.

Gerçekten öyle, onu böyle ümitlendirmek senin hatan.

- It's no fault of your own

- Bu sizin hatanız değildi

Well, it's your own fault.

Georgette'e aşık olmasaydın, burada olmayacaktık.

It's your own fault.

Bu senin suçun.

You've changed everything for me, so it's your own fault.

Benim için her şeyi değiştirdin bu yüzden suç sende.

You know, Morgan, it's your own fault. Hold that.

Biliyor musun Morgan, bu senin kendi suçun.

It's your own fault, Terry.

Bu senin hatan Terry.

- Well, it's your own fault.

- Kendi hatan!

Well, it's your own fault.

Aslında bu kendi suçun.

It's your own fault.

Hepsi sizin hatanız.

If you get nicked it's your own fault.

Bir yerin kesildiyse senin hatan.

It's your own fault.

Senin hatan.

It's your own fault.

Bu senin kendi kabahatin.

But it's no fault of your own that you don't know where your father is.

Ama babanın nerede olduğunu bilmemen senin suçun değil.

It's all your fault even according to your own crude logic!

İlkel mantığınla bakıldığında bile hepsi senin hatan!

It's your own fault because you're so wishy-washy.

Bu senin kendi hatan, çünkü çok pasifsin.

It's your own goddamn fault!

Bütün suç sende!

- It's your own fault and I don't feel bit sorry for you.

- Hepsi senin suçun ve senin için hiç üzülmüyorum.

I told you, you would not listen! It's your own fault!

Beni dinlemedin, bu senin kendi hatan.

It's your own fault.

Senin suçun.

I suppose it's no use saying it's your own fault.

Sanırım kendi suçun olduğunu söylememe gerek yok.

If you don't like the menu it's your own fault.

Menüyü beğenmezseniz kendi hatanız olur.

It's your own fault.

Suç sende.

It's your own fault the food's cold.

Yemeğin soğuması senin hatan.

- It's your own fault.

- Kendi hatan.

- It's your own fault.

- Bu senin hatan.

It's your own fault for getting caught like a red herring.

Böyle kıç üstü yakalandığın için hata sende.

It " s your own fault!

Senin suçun!

- You ruined my day, you know. - Well, Peg, it's your own fault.

Sayende günüm mahvoldu.

It's your own fault, you reckless imbecile.

Senin hatan, cüretkar embesil.

And ifyour life is miserable, it's your own fault!

Hayat berbatsa, senin suçun!

It's your own fault for being so damn desirable, Al.

Bu kadar arzulanan binmek olmak senin hatan değil.

Well, it's your own fault, Al.

Senin hatan, Al.

It's your own dumb-assed fault. They're supposed to look like hockey masks!

O senin kendi salakça hatan... onların hokey maskesi gibi durmaları gerekiyor.

Well, it's your own fault.

Onu çöp toplama gününde ön tarafa park etmemen gerektiğini bilmeliydin. Ama bu senin hatan.

It's your own fault!

Hepsi senin suçun!

If you ask me, it's your own fault.

Bana sorarsan bu senin hatan.

If you get hit, it's your own fault. Okay.

Eğer sana çarparsa, bu senin suçun.

And if any part of you should fill that air, it's your own fault.

Ve eğer sen bu bölgeye girersen, bu da senin suçun olur.

And if you get eaten, it's your own fault.

Ve eğer yenilirsen, bu senin suçun.

Not interesting, either. It's not my fault, the real problem is on your own body.

Bu benim suçum değil, problem senin kendi bedeninde.

- Yeah, it's your own damn fault.

- Evet, kendi suçunuz! - Bizim suçumuz mu?

But I'll bet it's your own damn fault.

Ama bence bu tamamen senin hatan.

It's your own damn fault.

Kendi hatan.

Everybody thinks you're crazy. They think you won't admit... it's your own fault.

Herkes... delirdiğini ve kendi hatan olduğunu kabul etmediğini düşünüyorlar.

And then the man would say, " Well, it's your own fault.

Sonra erkek " Senin hatan.

Well, if we soil your floors, it's your own bloody fault!

Eğer yerleri batırırsak bizi suçlama!

It's your own fault.

Bu senin hatan.