It's your son translate Turkish
2,031 parallel translation
- It's your last chance.
- Bu son şansın.
It's just ridiculously tiring, like it feels like someone's taking the Michael... You take one step and your head's in your hands.
Bu son derece yorucu şaka gibi bir şey her adımda başınızı ellerinizin arasına alıyorsunuz.
It's your last chance to get out of it.
Kaçmak için son şansın.
I do know what it's like to feel like the only thing Left to do with your life is throw it away. But you didn't, did you?
Hayatında elinden son kalan şeyin vazgeçmek olması nasıl bir şey bilemiyorum ama sen yapmadın değil mi?
It's your last chance to live.
Bu yaşamak için son şansın.
Unfortunately I know it's in your promotions.
Tatlım senin son yılının olduğunu biliyorum.
Not unless it's illegal to be kidnapped in front of your own son, beaten half to death and held captive for a week, no.
Oğlumun önünde kaçırılıp ölümüne dövülmek ve bir hafta boyunca alıkoyulmak yasadışı değilse, hayır.
It's pretty much the only chance you have of making your fingerprints disappear from the vials of morphine we found at the scene.
Olay yerinde, ilaç şişesindeki parmak izlerini yok etmek için son şansın.
Do your remember how Lucas pimped it out the first day of senior year?
Lucas'ın son sınıfın ilk gününde, nasıl da "tarz" giyindiğini hatırlıyor musun?
.. and it's happy ending depends on your permission.
.. ve mutlu son'ları, sizin izninize bağlıdır.
"Live each day like it's your last."
"Her gününü son günün gibi yaşa."
"Live each moment like it's your last."
"Her gününü son günün gibi yaşa."
I mean, as if it's your last.
Demek istediğim, son seferinmiş gibi.
Bo, it's not my fault that your son was a wife-beating piece of shit.
Bo, oğlunun karısını döven bir şerefsiz olması benim suçum değil.
There's been some new evidence in the case, and I know it will never bring your son back, but I want you to know
Davayla ilgili yeni kanıtlar bulduk. Oğlunuzu geri getirmez, biliyorum ama onu aklamak için elimden geleni yapacağımı bilmenize isterim.
On a good team, each member performs in accordance with their abilities. And judging by your recent attempts to produce something approximating corn cake, it might be best for you to stick to chopping.
İyi bir takımda, herkes yeteneklerine uygun işi yapar ve son mısır ekmeği yapma denemene bakarsak senin için en iyisi odun kırmak olabilir.
Nobody wants to go to jail, sweetie. Let's face it, if all we're talking about is 60 days alone in a room with no friends how is that different from two months squatting in your brother's house?
Kimse hapse girmek istemez tatlım, ama kabul et ama 60 günü, bir odada yalnız başına hiç arkadaşın olmadan geçirsen bile, bunun şu son 2 aydan ne farkı olacak?
It's your son.
Sorun oğlunuzda.
It's no accident that your son is a gifted traveler.
Oğlunuzun gezgin kabiliyetine sahip olması bir rastlantı değil.
Even when things got bad recently, it was never my place to ask the specifics of what he was doing. Is this your daughter?
Son zamanlarda olan biten kötü şeyler bile evde onun yaşantısını etkilemedi.
It's embarrassing that your son knows that you loved his mother enough to cry?
"Okuma yasağı" gelirse cezayı Brick çekecek.
Yeah. You know, it's like father, like son. I was like this with your number.
Babasından almış olabilir, ben de senin numaranı her yere yazardım.
It's quite a view for your last look at life.
Hayata son kez bakarken güzel bir manzara.
You may have seduced my son into believing your lies... but I know exactly what you are. And I will do whatever it takes to end the tyranny of the House of Rahl.
Oğlumu, yalanlarına inanması için kandırmış olabilirsin ama ben senin ne olduğunu çok iyi biliyorum ve Rahl soyunun zalimliğini sona erdirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
Adam, it's your son's school on the line.
Adam, oğlunun okulundan arıyorlar.
It's "the son of your old man".
"Babasının oğlu" demek.
Not your portion, Ma'am, it's your son's.
Sizin porsiyonunuz değil, Bayan, oğlunuzun.
Mr. Murray, it's your turn for summations. And, Sam?
Bay Murray son konuşma sıran geldi.
You don't think it's weird to receive an invitation to your son's birthday party in the mail?
Kendi oğlunun doğum günü partisine davetiyeyle çağırılmak garip değil mi sence?
If it's gonna be your last case together, then do it properly.
Eğer birlikte son vakanızsa, o zaman düzgün yapın.
It's critical that the kidnappers believe that it's your son they've taken.
Sizin oğlunuzu kaçırdıklarını sanmaları çok büyük önem taşıyor.
Son, it's not your mom's fault.
Evlat, annenin hatası değil.
It's your house, too. - Hey, Dylan. - Hi, Charlie.
Mesela son yıllarda yer aldığım bazı filmler büyük, pahalı ve göz alıcıydı ama çekimler için uzun süre gerektiriyordu.
They'll not disturb the peace of your husband's last hours if I can help it.
Kocanızın son saatlerindeki huzurunu bozamayacaklar.
That's why you should treat every day as if it were your last.
Bu yüzden, her günü son gün gibi yaşamalısın.
Now it's your turn to bring up Sandhya's son, understand?
Artık Sandhya'nın oğlunu yetiştirme sırası sende, anladın mı?
I don't believe it.. that you're your mother's son.
Senin... annenin oğlu olduğuna inanamıyorum.
At least that's how your son translated it.
En azından oğlunuz böyle tercüme etti.
It's because of you that your son cannot kiss his own lover.
- Görmüyor musun? Oğlun sevgilisini senin yüzünden öpemiyor.
You see, when your son's on varsi, you get to escort him onto the field... before the big homecoming game, and it makes all the other crap you go through worthwhile,'cause no matter how smart-mouthy and horrible... your k is every other day of the year,
Oğlunuzu okul takımına seçildiği zaman mezuniyet gecesi oyunu başlamadan önce sahaya kadar ona eşlik edersiniz. Ve yaşadığınız onca rezilliğe değer. Çünkü oğlunuzun her Allah'ın günü ne kadar ukala ve beter olduğunun, herkesin sizi izlediği o harika anda bir önemi yoktur.
It's great that you're keeping your dad hydrated... But have the two of you done any talking in the last two days?
Babanı sarhoş tutman harika ama son iki güç içinde hiç konuştunuz mu?
It's just the man who took your son was carrying a gun.
Oğlunuz silahlı biri tarafından kaçırıldı.
Your son's life depends on it. "
Oğlunun hayatı buna bağlı. "
The kidnappers sent it to prove your son's alive and that you do exactly what they ask.
Kaçıranlar çocuğunuzun yaşadığını bilmenizi istiyorlar demek ki sizden bir şeyler isteyecekler.
Maybe it's because he thinks that your son died.
Oğlunun öldüğünü düşündüğünden olmasın!
Look. Maybe at your old school you could get away... with the whole "I just stayed in the sun all summer" excuse... but I have three gifts - my voice, my ability to spot trends in men's fashion... and my ability to know when it comes from a bottle.
Bak, belki eski okulunda tüm yaz güneşte kaldım gibi saçma bir bahaneyle yırtıyor olabilirdin ama benim üç yeteneğim vardır, sesim erkek giyimindeki son trendleri takip etmem, ve de yapay şeyleri anlamam.
I think it's getting to you. Usually this stuff rolls right off your back. But lately you've been belligerent, angry, pushing people away.
Genelde böyle şeyler arkandan çevrilirdi ama son günlerde, kavgacı sinirli ve itip kakan birisi oldun.
Your final chapter's going online tomorrow and I haven't seen it.
Yarın son bölüm yayınlanacak ve ben daha görmedim.
I know that it's because you have the whole "last son of Krypton" thing weighing on your shoulders.
Biliyorum çünkü şu Krypton'un son oğlu olayı omuzlarına çok yük bindiriyor.
The first song your son's gonna hear is "Push It"?
Çocuğun dinleyeceği ilk şarkı "İyi İt." mi olacaktı yani?
And when I asked him who Aiden is, He said it's your son.
Aiden kim diye sorduğumda, oğlun olduğunu söyledi.
it's your choice 290
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your call 289
it's your decision 99
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your funeral 64
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your call 289
it's your decision 99
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your funeral 64