It doesn't have to be this way translate Turkish
80 parallel translation
it doesn't have to be this way.
Böyle olmak zorunda değil.
It doesn't have to be this way.
Bu şekilde olması gerekmiyor.
It doesn't have to be this way, mister.
Böyle davranmana gerek yok, bayım.
It doesn't have to be this way.
Böyle olmasi gerekmez.
It doesn't have to be this way, my brother.
Bu şekilde olmak zorunda değil, kardeşim.
- It doesn't have to be this way.
- Böyle olması gerekmez!
It doesn't have to be this way, Rebecca.
Başka yol yok, Rebecca.
It doesn't have to be this way.
Böyle olmasına gerek yok.
It doesn't have to be this way, Lisa.
Böyle olmamalıyd? Lisa.
It doesn't have to be this way, Angelus.
Bu şekilde olması gerekmez Angelus.
It doesn't have to be this way!
Bu şekilde olmasına gerek yok!
It doesn't have to be this way.
Böyle olmak zorunda değil.
To give you a practical example, it seems to me that if you suppose that in this world there is a space which must be occupied by evolution, and that whatever space is occupied by evolution, God has to be excluded from, then it doesn't really matter which way round you have it...
Pratik bir örnek vermek gerekirse, eğer bu dünyada evrim tarafından doldurulması gereken bir boşluk olduğunu ve her türlü boşluğun evrim tarafından doldurulduğunu varsayarsanız, tanrı bunun dışında bırakılmalı bence böylelikle hangi yolu seçtiğin gerçekten farketmez.
It doesn't have to be this way.
Böyle olması gerekmiyor.
If we don't have the courage and the conviction... to fight this war the way it should be fought... the way it needs to be fought, using every weapon that we can possibly muster... if that doesn't happen... well, then we're staring at defeat.
Eğer bu savaşta savaşılması gerektiği şekilde ne gerekiyorsa yaparak, elimizdeki bütün silahları kullanarak savaşacak cesareti ve inancı kendimizde bulamıyorsak mağlubiyetle karşı karşıyayız demektir.
like a real family? It doesn't have to be this way.
Böyle olması gerekmiyor canım.
keep the door closed shut the fuck up it doesn't have to be this way don't you want to feel what I'm feeling think about what you're doing you help raise that boy... this is not you... you have to fight it
Otur yerine. Kapıyı kapalı tut. Kapa çeneni.
It doesn't have to be this way!
Bu şekilde olmak zorunda değil!
It doesn't have to be this way, noah.
Böyle olmak zorunda değildi Noah
It doesn't have to be this way.
Bu şekilde olmak zorunda değil
You know, Jeffrey, it doesn't have to be this way.
Sen bilirsin Jeffrey, bu sekilde halletmemize gerek yok.
You know it doesn't have to be this way!
Böyle olması gerekmediğini biliyorsun!
But it doesn't have to be this way.
Böyle olmak zorunda değil.
I'm not gonna sit here and let you- - here, here. This doesn'T... it doesn't have to be this way.
burada durup bunu yapmana izin... böyle... bu şekilde olmak zorunda değil.
Hank, it doesn't have to be this way.
Hank, bu şekilde olmak zorunda değil.
You know, it doesn't have to be this way, Damon.
Hep böyle olmak zorunda değil, biliyorsun, Damon.
Ben, it doesn't have to be this way.
Ben, bu şekilde olmak zorunda değil.
Look, it doesn't have to be this way, OK?
Bak, böyle olmak zorunda değil, tamam mı?
But it doesn't have to be this way.
Ama böyle olmak zorunda değil.
- It doesn't have to be this way.
- Hank, işler böyle olmak zorunda değil.
It doesn't have to be this way.
Bu şekilde olması gerekmez.
That it doesn't have to be this way.
Bu şekilde olmak zorunda olmadığını.
It doesn't have to be this way, Zigg.
Böyle olmak zorunda değil, Zigg.
It doesn't have to be this way.
Bu şekilde olmak zorunda değil.
But it doesn't have to be this way.
Bu şekilde olmak zorunda değil.
It doesn't have to be this way.
- Böyle olmak zorunda değil.
Now, now, it doesn't have to be this way, you know that, right?
Böyle olmak zorunda değil, tamam mı?
It doesn't have to be this way.
Böyle olmak zorunda.
Steve, it doesn't have to be this way.
Steve, böyle olması gerekmiyor.
No, it doesn't have to be this way.
Hayır, böyle olmak zorunda değil.
It doesn't have to be this way.
- Bu şekilde olmak zorunda değil.
Oh, come on... it doesn't have to be this way.
Yapma ama bu şekilde olmak zorunda değil.
It doesn't have to be this way.
Böyle olması gerekmez.
Kai, it doesn't have to be this way.
Bu şekilde olmasına gerek yok Kai.
Choose Mellie, and I'm sorry, Andrew, but I will have to use my considerable talents to tear you down, brick by brick, because the only way to do this, the only way - to drop you from the ticket and be certain it doesn't blow back on the president is to make sure it's not just Fitz chasing you out of town, but all of America.
Mellie'yi seç, o zaman kusura bakma Andrew ama hatrı sayılır yeteneklerimi kullanarak seni alaşağı etmek zorunda kalırım, taş üstünde taş bırakmam, çünkü bunu yapmanın tek yolu, tek yolu, biletini senden almak olur ve emin ol bu sorun Başkan'a mal olmaz ve şunu bil ki Fitz'in senin peşini bırakacağı anlamnıa gelmez hatta tüm Amerika'da onunla olur.
Please, it doesn't have to be this way.
- Lütfen, böyle olmak zorunda değil.
- César, it doesn't have to be this way.
- César, böyle olmak zorunda değil.
But it doesn't have to be this way.
Ama bu şekilde olmasına gerek yok.
Gretel. It doesn't have to be like this. Get out of my way.
Gretel, böyle olması gerekmiyor.
I mean, you don't know me, you've never seen me before, but what would you say if I told you that 100 % without fail, it doesn't have to be this way?
Yani beni daha önce görmediniz bile ama size yüzde yüz olarak bunun böyle olması gerekmediğini söylesem bana ne derdiniz?
Hey, Reg, it doesn't have to be this way.
Reg, böyle olmak zorunda değiliz.