It doesn't look like it translate Turkish
1,587 parallel translation
It doesn't look like it.
Pek öyle gözükmüyor.
At the moment, it doesn't look like he's worth a fiver to me.
Ve şu an bana beş milyon edermiş gibi gelmedi.
- Actually, it doesn't look like he works here anymore.
Aslında, artık burada çalışmıyor gibi.
It doesn't look like it, I know... but there's actually a system to all this.
Öyle gözükmüyor, biliyorum ama burada bir sistem var.
It's doesn't look like you lived in Europe.
Avrupa'da yaşamamışsın gibi.
Doesn't it look like it's getting too hot in there?
Hiç içerisinin çok sıcak olduğu olur mu? Hayır, hayır. Hiç merak etmeyin.
Yes, it doesn't look like she was pushed but maybe someone kind of prompted her to.
Evet, herhangi bir fiziksel zorlama yok gibi görünüyor. Ama belki de bir tür telkinle atladı aşağıya...
- Doesn't look like it.
- Pek öyle gözükmüyor.
The cat doesn't look like it's eaten in weeks.
Kedi haftalardır bir şey yememiş gibi gözüküyor.
It doesn't look like he's bringing them to us.
Anahtarları bize kendi getirecek gibi gözükmüyor.
Look, it doesn't sound right when you say things like me.
Benim laflarımı söylemen hiç hoşuma gitmiyor.
I can write the word'dog'with any typeface and it doesn't have to look like a dog.
İstediğim yazı karakteriyle "köpek" yazabilirim ve bu yazının köpeğe benzemesi gerekmez.
It doesn't look like a prison.
Pek cezaevi gibi durmuyor.
It doesn't look like a robbery.
Soyguna benzemiyor.
Look, it doesn't matter who I met first'cause I like you all.
Bakın, ilk kiminle tanıştığım önemli değil çünkü hepinizden hoşlandım.
Yeah, but it doesn't look like it was a robbery.
Evet, ama hırsızlıkmış gibi görünmüyor.
It doesn't look like much.
Pek bir şeye benzemiyor.
It doesn't look like explosive residue, McGee.
Patlayıcı kalıntısına benzemiyor bu McGee.
No offense, but it doesn't look like it to me!
Alınmayın ama, bana hiç de öyle gözükmüyor!
Doesn't look like it.
Değil gibi görünüyor.
Doesn't it look exactly like you?
Tam da sana benzemiyor mu?
Body language, his tells. If you ask me, it doesn't look like he means this at all.
Vücut dili, söyledikleri, bana sorarsanız, söylediği çoğu şeyi tam olarak ima etmiyor gibi gözüküyor.
It doesn't look like a normal family tree because of inbreeding.
Normal bir soy ağacına benzemezler çünkü aile içi üreme vardır.
It doesn't look like it.
Pek öyle görünmüyor.
I know it doesn't look like much, but inside is 20 million bucks worth of ARES.
Pek büyük değil ama içinde 20 milyonluk ARES var.
- Doesn't look like much of a party, does it?
- Parti var gibi durmuyor, değil mi?
By itself, it doesn't look like much, but this transfer turned out to be the same tobacco blend and charcoal.
Tek başına değil ama meyve, tütün ve kömür karışımı bir şey.
It doesn't look like they trained you very well, does it?
Seni iyi eğitememişler gibi görünüyor, değil mi?
She claims she's our new English teacher She doesn't look like it
Yeni İngilizce öğretmenimiz olduğunu söylüyor ama öyle görünmüyor
It doesn't look like you're busy.
Meşgulsün gibi görünmüyor.
It doesn't look like grandma's having a good time, is she?
Büyükannem eğleniyormuş gibi durmuyor, değil mi?
They were killed, even though it doesn't look like it.
Öyle görünmese de öldürüldüler.
- It doesn't look like anything is missing.
Bir şey kaybolmuşa benzemiyor.
It doesn't look like there's many places to hide.
Saklanacak çok yer varmış gibi gözükmüyor.
It doesn't even look like him.
Ona benzemiyor bile.
Well, the entry and the exit are the same size, but... it doesn't look like a bullet wound to me.
Giriş ve çıkış aynı boyutta, ama... bana pek de kurşun yarası gibi gelmedi.
Well, it doesn't look like it mattered much to them, did it?
Onlar için fark etmiyor değil mi?
It doesn't look like she's gonna wake up.
Uyanabileceğini sanmıyoruz.
But, it is very important that the lady doesn't look back like this for the fear of the sword.
Özellikle leydinin kılıcın korkusuyla,... arkasına bakmaması çok önemli.
I know it doesn't look like much, but this is my favorite room in the world.
Biliyorum pek hoş görünmüyor, ama burası dünyadaki favori mekanım.
It doesn`t look like Private Valentine is upsetting morale, does it?
Er Valentine moralleri bozuyor gibi gözükmüyor, öyle değil mi?
Doesn't look like it.
Olduğunu sanmıyorum.
- Doesn't look like it, does it?
- Öyle gözükmüyor ama!
Besides, it doesn't look like he took that much.
Onunla konuşurum, tamam mı? - Ayrıca fazla bir şey almamış gibi.
- It doesn't look like it.
- Hiçte doğru görünmüyor.
It doesn't look to me like someone who needs rescuing.
Kurtarılması gereken biri gibi görünmüyor.
It doesn't look like you fell.
Pek düşmüşe benzemiyorsun.
- It doesn't look like you're suffering.
- Hiç de acı çekiyormuş gibi görünmüyorsunuz.
And right now, it doesn't look like we're going to.
Hayır. Şu an bunun mümkün olmayacağı görünüyor.
It may look like a boat but it doesn't float, as my Aunt Molly used to say.
Molly teyzemin söylediği gibi, tekne gibi görünüyor ama yüzmüyor.
I don't know sir, but it doesn't look like it came from Van Nuys!
bilmiyorum efendim, fakat görünüşe göre Van Nuys tan gelmiyor!