English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It doesn't make a difference

It doesn't make a difference translate Turkish

146 parallel translation
I'm on a vacation and it doesn't make any difference where I go, right?
Tatildeyim, gittiğim yerin hiç önemi yok. Tamam mı?
It doesn't make much difference, does it when a person wants something else.
İnsan başka bir şey istiyorsa pek fark etmez değil mi?
It doesn't make a difference!
Hiç fark etmez.
It doesn't make a difference.
Bu bir şey değiştirmez.
- It doesn't make a bit of difference.
- Başka odada kalabiliriz, sorun değil.
It doesn't make a difference.
Hiçbir farkı yok.
It doesn't make any difference when a fight's forced on you.
İnsan çatışmaya zorlanınca hiç fark etmez.
- I'm nervous. It doesn't make a difference.
Fark etmez.
You buried a man once. "In the long run, it doesn't make a difference."
Bir adam gömmüştün. Uzun vadede hiçbir şey fark etmez, demiştin.
NO, IT DOESN'T. IT DOESN'T MAKE A BIT OF DIFFERENCE.
Hiçbir şeyi hiç değiştirmez.
It doesn't make any difference because the old saying happens to be true - beautyis in the eye of the beholder, in this year or a hundred years hence, on this planet or wherever there is human life,
Cevaplarını mı istiyorsunuz? Cevap şu. Hiçbir fark yaratmıyor.
IT DOESN'T MAKE A B IT OF DIFFERENCE. NOT A BIT OF DIFFERENCE.
- Bu sefer zam hakkında konuşmayacak.
This fellow figures that he's got a plan so clever... that it doesn't make any difference what you do.
Bu adam planının çok zekice olduğunu düşünüyor. Yaptığınızın hiçbir fark yaratmayacağı bir plan yani.
And I can do what I like. It doesn't make a bit of difference whose house it is.
Kimin evi olduğunun önemi yok.
Yes, but it doesn't make a difference.
Evet ama bu hiç fark etmez.
It doesn't make any difference to me what a man does for a living.
Bir adam ekmeğini kazansın da, ne iş yaparsa yapsın.
It doesn't make a difference about our bet.
İddiamız değişmedi.
It doesn't make a difference whether it's two or three people.
İki ya da üç kişi olmamız bir şey fark etmez.
Doesn't make a difference, since it's dead around here.
Etraf ölü olduğundan bir şey fark etmiyor ya.
My aim was to find a good husband. But it doesn't really make any difference in the end.
Amacım iyi bir koca bulmaktı ama sonuçta değişen bir şey olmuyor.
Oh, I'm sure it doesn't make a difference at all, but, you see, uh, like I was saying earlier, see that's the kind of loose end that, uh, I got to tie up, those tiny little things.
Bir fark yaratmayacağına eminim ama daha önce de söylediğim gibi bu, bir yerlere bağlamak zorunda olduğum açık uçlardan biri işte.
It really doesn't make a difference when I go.
Gelmem fazla şey değiştirmez.
It doesn't make a difference.
Kaba kuvvet yetmez.
Nomads live in deserts... whether it's a desert of ice or sand... doesn't make any difference.
Göçebeler çöllerde yaşarlar kum ya da buz çölü olması bir şey değiştirmez.
It's in my head or not, it doesn't make a difference.
Kafamın içinde olmuş ya da olmamış, bir fark yok.
It doesn't make a difference to me, but they might not take it if it ain't.
Benim için fark etmez, ama erkek olmazsa almayabilirler.
Timbuktu, El Ga'a, it doesn't make any difference. But if you'll be happier or feel better, then we'll go to El Ga'a.
Ama eğer daha mutlu olacak ve kendini daha iyi hissedeceksen El Gaa'ya
If I don't input those numbers, it doesn't make much of a difference.
O sayıların girişini yapmazsam, pek bir farklılık olmayacak.
Says it doesn't make a difference what I do.
Ne yaparsan yap bir şey değişmez diyor.
Now, I know that doesn't make a bit of difference... I know that it's still all my fault, but he's the one who did everything!
Bir fark yaratmayacağını... ve bunun benim suçum olduğunu biliyorum ama her şeyi kendisi yaptı!
It doesn't make a difference.
Hiçbir işe yaramaz.
Oh, you have total... utter, complete freedom on that score, Eddie... because it doesn't make a bit of difference.
Ah, sen bu konuda tamamiyle özgürsün, Eddie... Çünkü bu büyük akışa hiçbir şey fark ettirmiyor.
Well, that doesn't make a difference, does it?
Bu bir şey, değiştirmez değil mi?
I left behind a career in medicine because I thought I could make a difference at the FBI. But it hasn't turned out that way. And now if they transfer me to Omaha or Cleveland or some field office it doesn't hold the interest for me that it once did.
Tıbta bir kariyeri geride bıraktım... çünkü FBI'da bir farklılık yapacağımı düşünmüştüm... fakat böyle olmadı... ve şimdi beni Omaha'ya transfer ederlerse... veya Cleveland'da veya bir büroya... daha evvelden olduğu kadar... beni fazla ilgilendirmiyor.
It doesn't make a difference.
Fark etmez. 200'e ayarla.
- It doesn't make a difference.
- Ne fark eder ki?
Either you kiss him or you kill him. But either way it doesn't seem to make a difference.
Onu öpsen de öldürsen de çok bir fark olmayacak.
It doesn't make a difference.
Birşey değiştirmez.
Well, it doesn't make a difference. - She still is who she is.
Yine de bu bir şey değiştirmez.
It doesn't make any difference if they reached a shelter or not.
Bir sığınağa ulaşabilseler bile bir şey fark etmeyecek.
But I'm beginning to think it doesn't make a damn bit of difference.
Ama bunların hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyorum.
It doesn't make a difference.
Hiç fark etmez.
Whether the guy's rotten should make a difference... but it doesn't.
- Aslına bakarsan bunlar beni ilgilendirmiyor...
One college admissions officer said that he sometimes puts a random stack of applications in the yes pile and the rest in the no pile because he knows it doesn't make any difference.
... bazen rastgele birkaç başvuru seçip kabul edilenler bölümüne attığını söylemiş. Çünkü aralarında bir fark olmayacağını biliyormuş.
- It doesn't make a difference.
Bu birşeyi değiştirmez.
Thank you for showing me that socks don't need to be ironed... that one needn't employ the Dewey decimal system for their CD collection... and that, in the end, it doesn't make a whole lot of difference
Çorapların ütülenmesine gerek olmadığını gösterdiği için. CD koleksiyonu yapmak için sistem olduğuna.
It doesn't make a difference how I contracted it.
Buna nasıl yakalandığım birşey fark ettirmiyor.
Forget it, $ 100 a week doesn't make a big difference... for an old bachelor like me.
Haftada 100 dolar benim gibi ihtiyar bir bekar için hiçbir şeyi değiştirmez dostum.
It doesn't make a difference.
Bu bir şeyi değiştirmez.
I've given her everything she ever wanted, but it doesn't seem to make a difference, and I feel her drifting further and further away.
Ona istediği her şeyi verdim, ama işe yaramadı. Ve gittikçe daha fazla uzaklaştığını hissediyorum.
Gay or straight, it doesn't make a difference.
Gay ya da hetero olması bir şeyi değiştirmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]