It doesn't mean anything translate Turkish
701 parallel translation
It doesn't mean anything to me. I can throw money around the same as you can.
Benim için de hiçbir şey. Ben de senin gibi etrafa para saçabilirim.
But being married in New York doesn't mean anything, does it?
Ama New York'ta evli olmanın anlamı yok, değil mi?
- The fact I like it doesn't mean anything.
- Benim hoşuma gitmesi bir anlam ifade etmiyor.
It doesn't mean anything...
Tarlaların hiçbir anlamı yok...
Doesn't it mean anything to you?
Bu sizin için bir anlam ifade etmiyor mu?
It doesn't mean anything.
Hiçbir anlamı yok.
If all I've said doesn't mean anything to you then forget it and we'll make it just this :
Söylediklerim bir sey ifade etmiyorsa... hepsini unut ve sunu dinle.
It doesn't mean anything emotionally.
Duygusal olarak bir anlamı yok.
I'm not interested, it doesn't mean anything in Scottish.
İlgimi çekmiyor, İskoççada bir anlamı yok.
It doesn't mean anything.
Bir anlamı yok.
It doesn't matter - not saying anything, I mean.
- Önemli değil, birşey söylemek yani.
He doesn't mean anything by it.
O sözlerinin altında kötülük yok.
That telegram's the only trace, and if it doesn't mean anything...
Bu telgraf tek ipucu ve bir anlamı yoksa...
It doesn't mean anything to be here as a foreigner, a traveller, a conqueror
Burada bir yabancı yolcu ya da fetheden olmak hiçbir anlam ifade etmiyor.
Doesn't it mean anything that we hit the target with no losses?
Hedefi hiç kayıpsız vurmamızın anlamı yok mu?
Maybe it doesn't mean anything, but....
Belki bir anlam ifade etmiyor, ama...
- That's how it goes nowadays lt doesn't mean anything.
- Artık işler böyle yürüyor.
I didn't know and it doesn't mean anything to me, you ought to know that.
Bilmiyordum ve bunun benim için bir önemi olmadığını bilmen gerekir.
It doesn't have to mean anything, Ben.
Bir ilgisi olmayabilir Ben.
You kiss a girl and it doesn't mean anything to you.
Bir kızı öpersin, bu sana pek bir şey ifade etmez.
It doesn't mean anything, right?
Hiçbir anlam ifade etmiyor değil mi?
Gas doesn't bother me a bit. He's seen photos of gas cases, but it doesn't mean anything to me.
Gazla saldırıların fotoğraflarını görmüş ama bence bir anlam taşımıyor.
But it doesn't mean anything.
Pek önemli değildir.
It doesn't have to mean anything in particular, just so you feel it.
Mutlaka belli bir anlamı olması gerekmez, hissetmen yeter.
The farm doesn't mean anything to me any more, it's you.
Çiftliğin benim için artık önemi yok, önemli olan sensin.
When you have one, it doesn't mean anything, you lose it, throw it away.
Diploma alınca bir şey değişmiyor. Kaldırıp atıyorsun.
It doesn't mean anything!
Bu o kadar önemli değil.
It doesn't mean anything.
- Hiçbir şey.
Look, kid, doesn't it mean anything to you that I wanna take you out?
Baksana. Seni dışarı çıkarmak istememin senin için anlamı yok mu?
Doesn't it mean anything to you?
Senin için bir anlamı yok mu?
He doesn't mean it's bad or anything
Araba kötü falan demek istemiyor.
It doesn't mean anything, but it makes one feel less lonely in the dark.
Bir anlamı yok tabii. Ama böyleyken insan karanlıkta çok daha az yalnız hissediyor.
It doesn't mean anything to you.
Bu senin için hiçbir anlam taşımıyor.
And it doesn't mean anything to you to tell me this?
Böyle söyleyip beni ne kadar üzdüğünü fark edemiyor musun?
It doesn't mean anything.
Bunun bir anlamı yok.
Oh. It doesn't necessarily mean anything my dear Barbara.
Tam olarak öyle sayılmaz Barbara.
It doesn't mean anything!
Bu hiç bir anlama gelmiyor.!
- But it doesn't mean anything.
- Ama hiçbir anlamı yok.
Now, I know it's a stupid point, Doc, and it doesn't mean anything, but you were only, uh, four pounds overweight, and I was wondering what happened to the other nine pounds
Geri döndüğünüzde, biliyorum aptalca olacak, bir anlamı da yok, ama sadece iki kilo fazlanız vardı, merak ediyordum acaba kalan dört buçuk kiloya ne oldu?
It doesn't mean anything.
Bunun önemi yok.
It doesn't mean anything.
Üstünde durmaya değmez.
Doesn't it mean anything for us to reunite here?
Burada bir araya gelmemiz hiçbir şey ifade etmez mi?
Because sometimes I get a little bitchy, but it doesn't mean anything.
Çünkü bazen cadolozlaşıyorum, bunun herhangi bir anlamı yok.
I keep coming back with important news, and either it doesn't mean anything, or nobody believes it!
Sürekli önemli haberlerle geri dönüyorum, ve bu kimseye birşey ifade etmiyor, yada kimse inanmıyor!
Doesn't it mean anything?
Bu sana hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Maybe it doesn't mean anything much to you, maybe I'm making a lot of fuss..
Belki söylediklerim sana bir şey ifade etmiyor, belki boş yere bu kadar fazla konuşuyorum.
It doesn't mean anything.
Bunun bir önemi yok.
It doesn't mean anything.
Bu bir şey ifade etmez.
I drink, it doesn't mean anything.
İçerim, hiçbir şeye aldırmam.
I suppose you'll say it doesn't mean anything.
Sanırım "Birşey ifade etmiyor." diyeceksin.
- It probably doesn't mean anything.
- Muhtemelen bir şey demek istemiyorsun, değil mi?
it doesn't matter 3827
it doesn't hurt 114
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't suit you 52
it doesn't even matter 37
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't hurt 114
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't suit you 52
it doesn't even matter 37
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71