It doesn't really matter translate Turkish
737 parallel translation
Even if the first thing you noticed about me was my money... it doesn't really matter to me.
Önce paramla ilgileniyor olmanı umursamam.
Devonshire Dr Corrina, Cora D whatever she calls herself, it really doesn't matter.
Dr. Corrina Devonshire, Cora D kendine ne diyorsa işte, önemli değil.
But it doesn't matter where I live........ because I don't really live at all, when I'm not with you.
Ama sen yokken nerede yaşadığımın bir önemi yok Çünkü sensizken yaşamıyorum.
- No, but it really doesn't matter.
- Hayır, ama fark etmez.
I guess it doesn't really matter, just a hick town.
Bence çok önemli değil. Küçük bir taşra kasabası.
It doesn't really matter.
Gerçekten hiç önemli değil.
It doesn't really matter.
Önemi yok, oturun.
It really doesn't matter.
Gerçekten sorun değil.
But then, perhaps it doesn't matter for there's really very little difference between them. You see?
Gerçekten, aralarında çok ufak bir fark var, gördün mü?
It doesn't really matter.
Hiç önemli değil.
I think you'd better have it from now on because now that we're both... as they say, one, it really doesn't matter which one of us keeps it, does it?
Sende kalsın daha iyi. Madem, dedikleri gibi "bir" oluyoruz hangimizde kalırsa kalsın, fark etmez, değil mi?
It really doesn't matter, Isobel.
Gerçekten önemli değil, Isobel.
- It really doesn't matter.
- Hiç fark etmez.
It really doesn't matter.
Onlar önemli değil.
It doesn't matter, it really doesn't.
Önemi yok. Gerçekten yok.
Because it really doesn't matter.
Çünkü bunun hiç önemi yok.
It really doesn't matter, as long as I...
Varacağım yerin neresi olduğu çok önemli değil- -
Then it really doesn't matter which way you go.
Öyleyse hangi yöne gideceğin de önemli değil.
I suppose it really doesn't matter...
Galiba bu gerçekten sorun değil...
It really doesn't matter.
- Çok da önemli değil.
It really doesn't matter.
Aslında fark etmez.
It doesn't really matter.
Pek fark etmez.
But it doesn't matter, really, it doesn't.
Fakat önemi yok, aslında, önemi yok.
Well, of course, darling, it really doesn't matter because the worst is over.
Şey, elbette, sevgilim, aslında sorun değil. Çünkü kötüsü gitti.
It doesn't really matter.
- Nerede, nerede... ne fark eder ki?
After all, in any war, Christian, after all the arms and the legs have been... blown off, it doesn't really matter, because nothing really changes.
Unutulmamalıdır ki, hiçbir savaşta, Christian, Nihayet bu kollar ve bacaklar yerlerinden ayrılır, o gerçekten önemli değildir, çünkü hiçbir şey gerçekten bunu değiştirmez.
It really doesn't matter. I'm in the minority.
Merak etmeyin, bent yetkili biri değilim.
It doesn't really matter, does it?
Onemi yok.
It doesn't really matter
Bu gerçekten önemli değil.
It doesn't really matter, does it?
Çok da önemli değil, öyle değil mi?
Doesn't really matter, does it?
Gerçekten mi?
It doesn't really matter.
Fark etmez Toby.
It doesn't really matter.
Bunun önemi yok.
It really doesn't matter.
Önemi yok.
- It doesn't matter, Judith, really, it doesn't.
- Önemi yok Judith, gerçekten yok.
It really doesn't matter.
Gerçekten bir önemi yok.
But I suppose it doesn't really matter.
Ama sanırım hiç önemi yoktu.
But it doesn't really matter that you are tired of these things, Jean-Pierre.
Bunlardan sıkılmış olmanın hiçbir önemi yok Jean-Pierre.
We decided it doesn't really matter.
Fark etmediğine karar verdik.
It doesn't really matter.
Çok önemli de değil.
It doesn't really matter.
Gerçekten sorun olmaz.
- It doesn't really matter.
- Önemli değil.
It really doesn't matter.
Gerçekten önemli değil.
I know it doesn't matter to you, but your son is really talented.
Senin umurunda değil, biliyorum, ama oğlun hakikaten çok yetenekli.
We didn't have too much snow, but, really, it doesn't matter because we put cotton in between the windows to make it look like it had been snowing a lot outside and it was really great. It was great.
Gerçekten harikaydı.
We've got some difficult days ahead... but it doesn't really matter with me now... because I've been to the mountaintop.
Zor günler bizi bekliyor ama artık bir önemi yok. Çünkü dağın zirvesini gördüm.
It doesn't really matter. - Tough titty if it did, you nasty spotted prancer.
Öyle olsa şaşardım sinir bozucu yumuşak.
So it doesn't matter whether they really are or they are.
Bu yüzden gerçekten ölü olup olmamaları fark etmez.
- It really doesn't matter.
- Gerçekten hiç önemi yok.
Well, what you believe really doesn't matter, does it?
Neye inandığınız gerçekten fark etmez değil mi?
If I'm killed, it really doesn't matter.
Ben ölürsem farketmez!
it doesn't hurt 114
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71