It doesn't work translate Turkish
3,268 parallel translation
Oh, well, it doesn't hurt to work at a place where everybody knows how to sew.
Herkesin dikiş dikmeyi bildiği bir yerde çalışmak böyle bir şey.
Oh, if it doesn't work out, you can always use defense condition one.
Eğer işe yaramazsa, her zaman savunma halini kullanabilirsin.
It doesn't work.
Çalışmıyor.
It doesn't work.
Olmaz ki.
" Listen, Yitzhak, it doesn't work like that.
" İzak dinlemelisin bu işler böyle yürümez.
Well, if he accepts the job, it means that he was dissatisfied at his work, and if he doesn't accept the job, it means that he's been using them for intel.
Eğer işi kabul ederse işinden memnun olmadığı ortaya çıkmış olacak. Eğer işi kabul etmezse bilgileri istihbarat amaçlı kullandığı.
Susan, it doesn't work.
Susan, işe yaramıyor.
It doesn't always work out.
- Her zaman işe yaramıyor.
No, it... it doesn't work like that.
- Hayır, bu şekilde olmaz.
I'm pretty sure it doesn't work that way.
- Eminim öyle bir şey olmayacak.
Doesn't it work?
İşe yaramıyor mu?
I really don't think that Jim's mind is capable of accepting that the world doesn't work the way that, you know, he was always told it works.
Jim'in aklının, dünyanın ona anlatıldığı gibi yürümediğini kabul edebileceğini hiç sanmıyorum.
- it doesn't work that way.
- O şekilde çalışmaz.
But as long as it doesn't affect work... what's that, celestia?
Ama işi etkilemediği sürece... Bu da ne, Celestia?
It's just that, you know, sometimes life doesn't work out the way we expect it to.
Bu sadece, bilirsin, bazen hayat bizim beklediğimiz gibi yolunda gitmez.
And you can tell your mom, you know, if it doesn't work out between you and junior, I could just Photoshop him out for a small minimal cost.
Annene söyleyebilirsin, yani, sen ve o çocuğun arasında işler iyi gitmezse, fotoşopla üzerinde oynamalar yaparak onu çıkartabilirim.
If this doesn't work out, and you want to move back to grandma and grandpa's, you know, let's talk about it.
Eğer yürümezse ve büyükannenle büyükbabanın yanına dönmek istersen, yani, konuşalım bunu.
No, no, no, it doesn't work like that.
Hayır, hayır, hayır.
You know, it doesn't always work out the way we want.
Hayır, işler her zaman istediğimiz gibi yürümüyor maalesef.
It doesn't have to be all work talk all the time.
Her dakika iş konuşmak zorunda değiliz.
Do you get angry when it doesn't work?
Peki başlamayınca sinirleniyor musunuz?
Why? Well, because if this little experiment doesn't work, it pretty much means we're done, doesn't it?
Çünkü bu küçük tecrübe işe yaramazsa ilişkimiz bitti demek oluyor neredeyse, değil mi?
Mac, it doesn't work that way.
Mac, öyle olmuyor.
What happens if it doesn't work?
Peki ya işe yaramazsa?
He wanted to tell you what was happening but it doesn't quite work that way.
Neler olduğunu sana anlatmak istedi ama bu şekilde olmuyor.
It doesn't work and this is what we need to do.
İşte bizim yapmamız gereken şu :
Yes. And if it doesn't work at all, it's not because he's not hungry
Eğer hiç yemezse acıkmadığından değildir.
Of course it doesn't work.
Tabii ki işe yaramaz.
But it doesn't seem to work any longer.
Ama görünmüyor artık çalışmak.
If it doesn't work out, I promise I will take the next low-paying, demeaning crap job that comes my way.
Eğer işe yaramazsa, sana söz veriyorum, karşıma çıkan ilk az maaşlı, anlamsız, kıytırık işi kabul edeceğim.
Or it doesn't work in this pocket.
Ya da bu cepte çalışmıyordur.
It doesn't always work.
Her zaman işe yaramaz.
- And mostly, when you fall for a guy and he's going out with your best friend, it doesn't work out.
Ve en önemlisi sizin aşık olduğunuz adam en iyi arkadaşınızla çıkıyorsa asla iyi sonuçlanmaz.
Admirable work, but I'm afraid it doesn't fit with my agenda.
Takdire değer bir iş ama korkarım benim gündemime uymuyor.
But if it doesn't work, Sam, Riley would have - -
Ama ya işe yaramazsa Sam, Riley - -
If it doesn't work, it's probably'cause I'm dead.
İşe yaramazsa, muhtemelen öldüğüm içindir.
But if it doesn't work, Sam, Riley would have - -
Ama ya işe yaramazsa Sam, Riley -
But what if it doesn't work like that?
Peki ya öyle olmazsa?
It doesn't work this way.
Yolu bu değil.
But what if it doesn't work?
Ama işe yaramazsa?
it's just... if this doesn't work out,
sadece... eğer yürümezse
If it doesn't work, go nuts, shoot each other all you like, just not when I'm there.
Eğer işe yaramazsa, delirip ben gider gitmez birbirinizi vurabilirsiniz.
What if it doesn't work?
Ya işe yaramazsa?
The freezer, it doesn't work.
Buzdolabı çalışmıyor.
I wish I was one of those young women who could just wave their hands in front of their eyes and not cry, because it doesn't work for me.
Bende ellerimi gözlerimin önünde sallayıp ağlamamayı başaran annelerden biri olmak isterdim ama bu benim için mümkün değil.
Well, anger doesn't really work that way. It's not a habit.
Öfke kontrolüne bu şekilde yaklaşamıyoruz çünkü bu, bir alışkanlık değil.
Well, if this doesn't work, it's gonna take a long time before anybody gets it.
Eğer bu işe yaramazsa mektubun ellerine geçmesi çok uzun zaman alacak.
It doesn't always work out so well.
Her zaman böyle gitmeyebilir.
If it doesn't work thank you for everything.
Eğer işe yaramazsa her şey için teşekkürler.
It doesn't work that way.
- Bu şekilde işe yaramaz.
I mean, just because it didn't work out between the two of us doesn't mean I don't want it to work out between the two of you.
Yani, sadece bizim ilişkimiz yürümedi, bu, sizin aranızdaki de yürümesin demek değil ki.
it doesn't work like that 161
it doesn't work that way 159
it doesn't hurt 114
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't bother me 71
it doesn't work that way 159
it doesn't hurt 114
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't bother me 71