It happens all the time translate Turkish
438 parallel translation
Oh, sure, we predicted this It happens all the time.
Tabii, bu kehanette bulunmuştuk. Böyle şeyler hep oluyor.
Oh, it happens all the time.
Her zaman böyledir.
- It happens all the time?
- Her zaman mı oluyor?
It happens all the time.
Bu her zaman olur.
- Listen, it happens all the time.
- Dinleyin, bu hep olur.
It happens all the time.
Hep böyle olur.
It happens all the time.
Böyle şeyler hep olur.
It happens all the time. Not just in the theater.
Sadece tiyatroda değil bu her yerde olur.
- It happens all the time.
- Bunlar her zaman olur.
It happens all the time.
Bu hep olur.
"I'm sure that it happens all the time."
"I'm sure that it happens all the time."
It happens all the time.
New York'ta her zaman olur.
- It happens all the time.
- Bu hep olur.
It happens all the time, dude.
Her zaman olur ahbap.
- It happens all the time.
- Her zaman oluyor.
- It happens all the time. - Well, it doesn't happen to my mama! - It'll pass off.
Ama benim annemin başına hiç gelmemişti!
It happens all the time.
Bu her zaman oluyor.
The truth, that it happens all the time.
Gerçeği, bunun her zaman olabileceğini.
It happens all the time, stick.
Her zaman olur böyle şeyler, sırık.
In the Caucasus it happens all the time.
Caucasus'ta bunlar hep olur.
It happens all the time.
Bu hep oluyor.
It happens all the time.
Bunu anlıyorum. Her zaman olan bir şey.
It happens all the time.
Her zaman oluyor.
It happens all the time!
Her zaman oluyor!
Huh! I'm sure it happens all the time.
Eminim çoğu kez başınıza geliyordur.
People flunk courses. It happens all the time.
İnsanlar derslerden kalabilirler.
- I'm fine. It happens all the time.
- Her şey yolunda!
- It happens all the time.
- Hep öyle olur.
It happens all the time.
Her zaman olur.
Kids on a joy ride. It happens all the time.
Gezintiye çıkmış çocuklar, bu her zaman olan bir şey.
It happens all the time. It might be just like it was.
- Kim bilir belki de eskiye döneriz.
When things don't work out quite right and people have invested a lot of time, a lot of their energy, a lot of themselves management takes care of its own, Jorgy. It happens all the time.
İşler iyi yürümezse, insanlar da çok zaman ve para yatırıp kendilerini adamışlarsa iş kendi kendine yürür.
It happens all the time in Russian novels.
Rus romanlarında her zaman olur.
It happens all the time in New York.
- Bu New York'ta her zaman olur.
- It happens all the time, you know?
- Bu hep olur, bilirsin.
Darling, it happens to me all the time.
Tatlım, bu bana hep olur.
It happens to me all the time.
Bana da her zaman oluyor.
It happens all the time on the road.
Turnede hep olan şeyler.
This happens all the time, but it doesn't really matter.
İlk kez başıma gelmiyor, ama gerçekten bir önemi yok.
- It happens to Billy all the time.
- Billy'e her zaman oluyor.
It happens all the time.
Bir araç yakalandı.Olan o oldu.
- It happens here all the time.
- Böyle şeyler burada hep olur.
It kind of happens all the time around here.
buralarda olağan şeyler.
It happens to me all the time.
Hep böyle oluyor.
That happens all the time. It doesn't mean that you gun it up to 80 and run the guy off the road.
Bu yüzden 130 basıp yetiştiğin adamı yoldan çıkarman gerekmez.
Daddy boffing the baby-sitter is a really old story. It happens all the time.
Bu tür şeyler her zaman olur.
It happens to me all the time.
- Benim başıma hep geliyor.
- It happens to me all the time.
- Bu her zaman yaşadığım birşey.
It necessarily takes a lot longer than technology, which happens - which can advance all the time.
Mutlaka her zaman olan, gelişebilen teknolojiden daha uzun sürmelidir.
It happens between patients and doctors all the time.
Hasta doktor ilişkileri sıkça rastlanan bir durumdur.
It happens to me all the time.
Her zaman olur.