It has nothing to do with you translate Turkish
400 parallel translation
It has nothing to do with you.
Seninle hiçbir ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Yapabileceğin birşey yok.
It has nothing to do with you, sir
- Olanların sizinle hiçbir ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Bunun sizinle bir ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Bu işin seninle ilgisi yok.
- It has nothing to do with you.
Tersi oldu. Sizinle ilgisi yok.
It has nothing to do with you, honey.
Seninle bir ilgisi yok tatlım.
I mean, it has nothing to do with you.
Bunun sizinle ilgisi yok.
It has nothing to do with you, Valerie, or what you are.
Bunun seninle ya da senin kim olduğunla bir ilgisi yok, Valerie.
It has nothing to do with you or any of this.
Bunun seninle veya olanlarla bir ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Sizinle ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Sizinle hiç bir alakası yok.
It has nothing to do with you.
Bunun seninle ilgisi yok.
And you still say it has nothing to do with you?
Ve hala sizinle alakası yok mu diyorsunuz?
It has nothing to do with you, really. It's me.
Gerçekten bunun seninle bir ilgisi yok, benimle alakalı.
It has nothing to do with you.
Seninle bir ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Seni hiç ilgilendirmez.
Whatever happened, Mulder, it has nothing to do with you.
Olan şeyin sizinle bir ilgisi yok.
It has nothing to do with you, you know that.
Bu kişisel bir mesele değil, sen de biliyorsun.
Believe me, it has nothing to do with you.
İnanın bana, sizinle ilgisi yok.
This has nothing to do with you or your newspaper, so you keep out of it.
Bunun ne seninle ne de gazetenle ilgisi var. O yüzden burnunu sokma.
- Don't you think I'm worth $ 99,000? - That has nothing to do with it.
Hiç bir mahkeme 99 bin dolar değerim yok mu yani?
I tell you, the condition of my health has nothing to do with it.
Sana söyledim Clem, sağlık durumumun, konumuzla hiçbir alakası yok.
This has nothing to do with you. It's me.
Bunun seninle bir ilgisi yok.
YOU SEE, IT HAS NOTHING TO DO WITH THE COLOR OF A DRESS,
Olanların elbiseyle ilgisi yok.
You Were just saying to her... "Maxie has nothing to do With it."
Ona, Maxie'nin bununla bir ilgisi yok diyordun.
I don't see why he didn't even know my late husband, I ensure you inspector he has got nothing to do with it.
Müfettiş bey sizi temin ederim o, benim eski eşimi tanımazdı bile. Onun bu işle hiçbir ilgisi yok.
I don't know why I'm telling you all this, except that it has absolutely nothing to do with your situation at all.
Bütün bunları sana neden anlatıyorum bilmiyorum, bunun dışında başka bir durumla hiçbir ilgisi yok.
It has nothing to do with the fact you're short or the fact that you're not bright enough.
Boyunun kısa olmasıyla hiçbir ilgisi yok. Yeterince zeki olmamanla da.
It has nothing to do with believing you.
Bunun inanmakla bir ilgisi yok.
It has nothing whatsoever to do with you.
Seninle hiçbir ilgisi yok.
Can you give me your solemn oath, as a foreigner, that if the answer has nothing to do with the murder, you'll treat it confidentially?
Bana söz verir misiniz, onurunuz üzerine bir söz ki... söyleyeceğim şeyin cinayetle hiçbir ilgisi yoksa bu sırrı herkesten saklayacaksınız.
It has nothing to do with you.
Onun seninle bir ilgisi yok.
Your conspiracy has failed again I suppose you won't believe even if I told you that it has nothing to do with me
Komplon gene işe yaramadı! Sanırım peşimi asla bırakmayacaksın... verdiğim serveti istemedin!
Do you still say it has nothing to do with the green radiation from space?
Hala bunun uzaydan gelen yeşil radyasyonla ilişkisi olmadığını mı söylüyorsunuz?
I told you it has nothing to do with me!
Onun benle işi olamaz demiştim sana.
Or perhaps you'll lose your nerve. Either way, it has nothing to do with Quentin.
Veya pes edeceksin, ama Quentin'in bununla bir ilgisi yok.
I want you to understand it has nothing to do with us.
Yapacaklarımın ikimizle bir ilgisi olmadığını bilmelisin.
You don't understand that it has nothing at all to do with you.
Bunun seninle hiç bir ilgisi olmadığını anlamıyorsun.
if you must know, it's for a balloon payment, which, by the way, has nothing to do with a balloon.
Eğer bilmek istersen, balon ödemeleri için, Bu arada bir balonla hiçbirşeye sahip olamazsın.
It has nothing to do with you.
Seninle ilgili bir şey değil.
You think life is an intellectual construct, a set of deeply held personal beliefs... that has absolutely nothing to do with reality as we know it... out here in morally reprehensible Alaska.
Burada derinden kişisel inançlar bir dizi... bildiğimiz gibi bu gerçeklerle yapmak kesinlikle ilgisi yoktur... Sen, hayat entelektüel bir yapı olduğunu düşünüyorum ahlaken kınanması gereken Alaska.
That has nothing to do with it and you know it.
Biliyorsun ki bir sorunum yok.
I'll give you sources where you can find thousands more. And it has nothing to do with me. It has to do with marginalising the public and ensuring that they don't get in the way of elites who are supposed to run things without interference.
Şimdi bu doktrinlerin de altını çizdiğimize göre, belli bir demokrasi algısı olduğunu söyleyebiliriz.
It has nothing to do with that! you go directly to where Kurama specified!
Ne demek istiyorsun? Doğrusunu söylemek gerekirse senin ölümün Ruhlar Dünyası'na göre beklenmedik bir şeydi. Bir çocuğu kurtarmak uğruna hayatını feda edeceğin kimin aklına gelirdi ki?
Listen, Adele you not coming with us has nothing to do with you guys. It's between Carrie and me.
Dinle Adele bizimle gelememenizin sizinle bir ilgisi yok.
It has nothing to do with how I feel about you.
Sana hissettiklerimle bir ilgisi yok.
It has to do with... Nothing you need to worry about, Countess.
Endişelenmeniz gerektirecek bir şey yüzünden değil kontes.
You think so, because it's easier for you. Shut up! That has nothing to do with me.
Annem sırf rehberlik toplantısı için süslendi.
I don't know if you're serious about killing this man or not, but I do know this. It has nothing to do with our daughter.
Bir adamı öldürme konusunda ciddi misin bilmiyorum ama şunu biliyorum bunun kızımıza bir yararı olmayacak.
It's time you learned that real life has nothing to do with your fantasy games.
Gerçek hayatını küçük fantazi oyunlarıyla bir ilgisi olmadığının öğrenmenin vakti geldi.