It just doesn't make sense translate Turkish
302 parallel translation
It just doesn't make sense, Martha leaving me.
Martha'nın beni terk etmesini aklım hayalim almıyor.
It just doesn't make sense.
Hiç aklım yatmıyor.
Zeena, it just doesn't make sense.
Zeena, bu hiç mantıklı değil.
It doesn't make sense - that old man and a girl like her... living up here just for their health.
Bu mantıklı değil - bu yaşlı adam ve onun gibi bir kız... burada sadece sağlıkları için mi yaşıyor.
It just doesn't make any sense.
Şu anda anlamsız geliyor.
But it just doesn't make sense that that's all it took to set Dad off.
Yine de, sırf bu nedenle çekip gitmesi anlamsız.
It just doesn't make sense.
Çok mantıksız.
Darling, it just doesn't make sense.
Sevgilim, bu çok saçma.
It just doesn * t make sense.
Hiç mantıklı değil.
It just doesn't make any sense.
Bu hiç mantıklı değil.
If it doesn't make any sense to discuss it, we'll just forget it.
Bu konuşmanın bir anlamı yoksa, unutalım.
It just doesn't make any sense.
Bu anlamsız.
Oh, it just doesn't make sense.
Hiç mantıklı değil.
It just doesn't make sense.
Anlamlı gelmiyor.
It just doesn't make any sense.
Çok anlamsız.
Mr. Spock, it just doesn't make sense they could have come this far.
Bu kadar uzağa gelmiş olmaları mantıklı gözükmüyor.
It just doesn't make sense.
- Bunun mantığı yok.
Sorry, but it just doesn't make any sense to me.
Kusura bakmayın ama bana anlamlı gelmiyor.
I don't know, it just doesn't make sense.
Anlaşılır gibi değil. Hiç de mantıklı değil.
It just doesn't make any sense, Arthur.
Hiç bir manası yok Arthur.
Well, it just doesn't make any sense.
Şey, hiç anlam ifade etmiyor.
It just doesn't make sense.
Çok anlamsız.
It doesn't make any sense. He shot him just because he insulted Mario?
Anlamsız ama, sadece Mario'ya sataştığı için mı vurdu çocuk onu?
It just doesn't make any sense.
Ama bunun anlaşılır bir yanı yok.
It just doesn't make any sense.
Bu hiç mantıklı gelmiyor.
It just doesn't make any goddamn sense.
Bir anlam veremiyorum.
It just doesn't make any sense.
- Herhangi bir anlam veremiyorum.
- It just doesn't make sense.
- Bu çok anlamsız.
It just doesn't make sense and I like things to make sense.
Bu hiç akla yatkın gelmiyor ve ben her şeyin aklıma yatmasından hoşlanırım.
It's a very interesting story, future boy, but there's just one little thing that doesn't make sense.
Bu çok ilginç bir hikaye, gelecekten gelen çocuk ama mantıklı olmayan tek bir şey var.
None of it makes any sense, but when you get right down to it, love just doesn't make a whole lot of sense.
Hiç biri mantıklı değildir ama meselenin özüne indiğinizde, sevginin kendisi de çok mantıklı değildir.
It just doesn't make any sense, and there's Jack, too.
Bu çok mantıksız! Ve biliyorsun ki Jack var.
And it just simply doesn't make any sense to ask the general population to dedicate themselves to this task on every issue.
Haberlerin reklama oranı nedir? Yüzde 60'ı reklam. Bu büyük bir oran gibi görünebilir ama aslında ortalamanın altında.
It just doesn't make any sense.
Hiç anlamıyorum.
It just doesn't make sense.
Bu anlamsız.
It just doesn't make sense.
Hiç mantıklı gelmiyor.
It just doesn't make any sense.
Olanlara hiç anlam veremiyorum.
It just doesn't make any sense.
Bu çok anlamsız.
It just doesn't make sense.
Hiç mantıklı değil.
You know, it just doesn't make sense to me.
Biliyor musun bu bana hiç mantıklı gelmiyor.
Now, the way he walked away... It just doesn't make any sense.
Bu şekilde ayrılması bana çok mantıksız geliyor.
It just doesn't make any sense.
Bu saçmalık.
Xena, it just doesn't make sense.
Zeyna, sadece mantıklı gelmiyor.
I know this doesn't make sense to you, but I can't just turn it off that fast.
Biliyorum bu senin için bir şey ifade etmiyor.. Ama bu kadar çabuk vazgeçemem.
I mean, this endless pursuit of the truth, Mulder, it just... it doesn't make any sense to me now.
Sürekli gerçeğin peşine düşme isteğin, Mulder bana hiç mantıklı gelmiyor.
But it just doesn't make any sense to me to sponsor a bowling team unless it wins.
Ama kazanmayan bir takıma sponsor olmam çok anlamsız. O zaman bile heyecanlanmak çok zor.
It's just that what you say happened doesn't make sense.
Ama anlattığın öykü mantıksız.
- It just doesn't make sense to me.
- Bu bana hiç mantıklı gelmiyor.
I think on some level I knew my parents didn't survive but as long as I didn't go back to Kippenheim I could still say that maybe they were back in Kippenheim which doesn't really make a lot of sense, but I think it was just my survival mechanism.
Sanırım bir şekilde ailemin hayatta kalmadığını biliyordum ama Kippenheim'a dönmediğim sürece belki de hala Kippenheim'da olduklarını söyleyebilirdim. Bu pek mantıklı bir şey değildi ama sanırım bir hayatta kalma mekanizmasıydı.
I'm just saying it doesn't make any sense.
Mantıksız olduğunu söylüyorum.
You know, it just doesn't make any sense, Will.
Hiç inandırıcı değil, Will.