English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It rained

It rained translate Turkish

461 parallel translation
As it rained back to the surface, it eroded the new rocks.
Yüzeye yağdıkça, su buharı yeni kayaları aşındırdı.
It rained that night...
O gece yağmur yağıyordu...
When you came to Morocco as a boy, it rained or something.
Ufacık bir çocukken Fas'a geldiğinizde yağmur mu ne yağıyormuş gibi bir şey.
It rained yesterday, he could have done it then
Dün hava yağmurluydu, o zaman yapsaydı ya şu işi.
- Last time it rained for 2 weeks.
- Geçen sefer iki hafta yağdı.
Halftime it rained and...
Bir keresinde yağmura yakalanmıştık...
I used to like the rain when I was a kid... even when it rained hard like now.
Küçükken yağmuru severdim şimdiki gibi bardaktan boşanırcasına yağsa bile.
My last fight outdoors, it rained.
Dışarıdaki son dövüşümde yağmur yağıyordu.
- Yeah, we slept out and it rained.
- Açık havada yattık ve yağmur yağdı.
"but the rice is 5 kg less because it rained"
"Fakat pirinciniz 5 kilo daha az çünkü yağmur yağdı".
- It rained.
- Yağmur yağıyordu.
- So it rained. I didn't notice.
- Yağdıysa ne olmuş.
It rained all that day and all that night
Bütün gün ve bütün gece boyunca yağmur yağmıştı.
The day when it rained...
Yağmur yağdığı gün...
Of course it all depends if it rained last night
Tabii her şey gece yağmur yağıp yağmamasına bağlı
- It rained, so we had to cancel. - Oh, I see.
Yağmur yağdı, ve biz de çekimleri iptal etmek zorunda kaldık.
And it rained.
Yağmur yağardı.
Because it rained.
Çünkü yağmur yağıyordu.
- Was that that day it rained?
- Yağmur o gün mü yağmıştı?
We played cards that day because it rained so hard. Four of us sat out here on the porch and played cards all day, right at that table.
Yağmur yüzünden bütün gün kağıt oynadık dört kişi oturup o masada kağıt oynadık.
Every time it rained, we all went swimming.
Her yağmurda sırılsıklam oluyorduk.
When it rained, we moved to the trees.
Yağmur yağdığında, gidip ağaçlarda kaldık.
It was a little cold, it rained.
Biraz soğuktu, yağmur yağıyordu.
Everyone was late, it rained and my dress was a disaster.
Herkes geç kaldı, hava yağmurluydu ve elbisem tam bir felaketti.
But as this boss was too demanding... he used to send me to fetch firewood without warm clothes when it rained...
Fakat bu patron da benden çok şey istiyordu. Yağmurlu havalarda beni, üstümde bir şey olmadan... odun toplamaya gönderiyordu.
But it rained the next day and I was very angry with God
Ama sonraki gün çok yağmurlu geçmiş ve ben de tanrıya çok kızmıştım.
During that time, it rained and then we had some sun.
O sırada yağmur yağdı ve sonra güneş açtı.
Today it rained.
Bugün yağmur yağdı.
You remember how hard it rained in town the day that Rangel got killed?
Rangel'in öldürüldüğü gün kentte yağmurun nasıl da şiddetli yağdığını anımsıyor musun?
Yes, it rained cats and dogs, as you say.
Evet, sizin ifadenizle, bardaktan boşanırcasına.
It rained the night before they were killed.
Cinayetten önceki gece yağmurluydu.
Autumn came and it rained continuously... but Birkut... kept fighting to free Witek.
Sonbahar geldi ve sürekli yağmur yağdı... ancak Birkut... Witek'in özgürlüğü için savaşmaya devam etti.
but it rained last night.
Ama dün gece yağmur yağdı.
And it rained for four days.
Ve dört gün boyunca yağdı...
From the day this tragedy happened every night when it rained during these two years or on a foggy night, they would appear
O trajik günden sonra ki her yağmurlu gece de... veya sisli ve kasvetli gecelerde... onlar tekrar görünüyorlardı... ve bu oda da birden..
If it hadn't rained, I wouldn't be here talking to you.
Yağmasaydı burada seninle konuşuyor olmazdım.
It's rained every day since they got to Arizona.
Oraya gittikleri ilk günden beri yağmur yağmış.
It never rained on the night of the Larrabee party.
Larrabee'lerin partisinin gecesi hiçbir zaman yağmur yağmazdı.
It's because it has rained through the roof.
Çatıdan yağmur aktığı içindir.
IF IT HADN'T RAINED LAST NIGHT, WE'D HAVE MISSED EACH OTHER.
Dünkü fırtına olmasaydı beni bulamazdın.
- It's a lovely day for a wedding. It rained for us.
Düğün için harika bir gün.
It just rained one day while we were here.
Biz buradayken sadece bir gün yağmur yağdı.
It has rained a lot since then.
O zamandan beri köprünün altından çok sular aktı.
They told me it never rained down here.
Buraya hiç yağmur yağmadı dediler.
So, Count, you thought it never rained here, but as you see, it pours!
Kont buraya hiç yağmur yağmadı sanıyordun ama görüyorsun sağanak yağıyor!
We went to Spain for the sun, but it hasn't rained this much in ages.
İspanya'da La Paz'a gittik ama Yağmurdan keyfini çıkaramadık.
It still hasn't rained despite all our prayers.
Ettiğimiz bütün dualara rağmen halen yağmur yağmadı.
It's rained but all the island's wells are still dry.
Yağmur yağdı ama adadaki tüm kuyular hâlâ kuru.
Well, anyway, on his car, and it hasn't rained out there for over a week.
Şey, her neyse, arabasının üzerinde, ve bir haftadan fazla oldu, oraya yağmur yağmadı.
But it must have rained in lots of places, don't you think?
Fakat pek çok yerde yağmış olmalı, öyle düşünmüyor musun?
It might've rained.
Yağmur yağabilirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]