It should have been me translate Turkish
151 parallel translation
And I said it should have been me.
Ben olabilirdim demiştim.
It should have been me, but you can't change things by wishing.
Benim başıma gelseydi, pişmanlık duyarak olanları değiştiremezsin.
Mr. Bat is the bane of the boxers'world I created these wrong things. It should have been me to go down.
Dövüş Dünyasının Belası Yarasa Bey'e inşaa ettiğim bu yer yüzünden asıl benim aşağı inmem gerekir.
- It should have been me.
- Keşke ben ölseymişim.
- I can't breathe. - It should have been me!
- Ben seçilmiş olmalıydım!
It should have been me in jail, not you.
Hapiste olması gereken bendim, sen değil.
It should have been me trying to fly that shuttle.
O mekigi uçuran ben olmaliydim.
- It should have been me.
- Onun yerinde ben olmalıydım.
It should have been me in there playing, why does Byers get to do the undercover?
Senin yerine ben oynamalıydım. Neden kimlik değiştiren Byers oluyor?
It should have been me.
Ben olmalıydım.
It should have been me.
Benimle evlenmeliydi.
It should have been me.
O ben olmalıydım.
It should have been me that drowned.
Biliyorum. Boğulan ben olmalıydım. Ben olmalıydım.
But still, it should have been me.
Ama yine de onu getiren ben olmalıydım.
After the funeral I kept thinking that it should have been me.
Cenazeden sonra onun yerinde ben olabilirdim diye düşündüm.
I live every day knowing that it should have been me.
Her gün senin yerine ben ölmeliydim diye düşünüyorum.
It should have been me, Jose.
Ben olmalıydım, Jose.
It should have been me.
Onun yerinde ben olmalıydım.
It should have been me and Peter.
Ben ve Peter tanışmalıydık.
It should have been me!
Benim olması gerekirdi!
That night on the beach when Shawn was taken, it should have been me.
Shawn'ın sahilden alındığı gece, alınan ben olabilirdim.
Well, if anyone should have seen this coming... It should have been me, right?
Bunları görmesi gereken biri varsa şayet o da ben olmalıydım, değil mi?
"It should have been me"?
"o değil, ben ölmeliydim." dediğin oldu mu?
But it should have been me, Cadi, not Elen.
Ama giden ben olmalıydım Cadi, Elen değil.
If you're gonna throw someone out it should have been me.
Tamamen benim fikrimdi. Kovacağın birisi varsa o da benim.
It should have been 1 7 1, but they robbed me.
171 frank olması gerekiyordu, ama soyuldum.
You've told me there's already someone who knows... but do you realise that it should have been you instead of Carroll?
Bana demiştin ki ; zaten bilen birisi... Caroll değil de öldürülenin sen olabileceğinin farkında mısın?
It even seems incredible to me that all that I have passed through... all those weird and terrifying experiences, should have been encompassed within as short a span as three brief months.
Geçtiğim tüm yerlerde olanlar.. bana da inanılmaz geliyor tüm bu garip ve ürkütücü deneyimler, üç ay gibi kısa bir zaman dilimi.. içerisinde yaşandı.
If there'd been just one part of me befouled by his lust, I should have come home and cut it out!
Şehvetiyle kirlettiği yalnızca benim tek bir organım olsaydı eve gelir, onu keser atardım!
You are a rogue you should appreciate that if it weren't for me you'd have been a pile of bones by now
Kıskançsın. Neredeyse ölmekten kurtardım seni sen de böyle ödüyorsun borcunu bana.
My memory failed me, for I should have been able to foretell it.
Hafızam beni yanılttı, kehanette bulunduğum için.
I should have taken something, but it isn't in me to violate the trust of a person I've been stupid enough to love.
Aslında birşeyler almalıydım, ama bu benim içimde yok sevecek kadar aptal olduğum bir erkeğin güvenini sarsamazdım.
"I am confident, had I been damn'd in hell, and should have heard of this, it would have put me into a cold sweat."
Cehenneme gideceğimden oldukça eminim ve bunu duyman gerekiyordu. Bu, bana soğuk terler döktürecek. İçeri, içeri Augus'un uykusunda.
You've not told me they're pleased, and if they had been, I should have had some sign of it.
- Memnun olduklarını söylemedin. Ve eğer olsalardı mutlaka... bir işaret görürdüm.
Those pirates we were fighting have been promised it as their spoils if they should keep me from reaching home.
Eğer beni eve ulaşmaktan alıkoymaya devam ederlerse, orası dövüştüğümüz şu korsanlara ganimet olarak vaat edildi.
You should have just told me,'cause I'd have said, "No," and I'd have been jealous... and told you it was gonna muck everything up, but at least we'd still have been friends.
Benimle konuşmak zorundasın, çünkü, bana "hayır" dedin ve ben biraz... bağırıp çağırır, biraz söylenirdim. Ama yine de dost olarak kalabilirdik.
Look, I know why you broke up with me in college... and not that it wasn't messed up... but I should have been there for you.
Bak, üniversitede benden neden ayrıldığını biliyorum... ve adil olmadığından değil... ama senin yanında olmalıydım.
If anyone can be mad here, then it's rather me. Seven years have I been behaving like I should have been.
Eğer burada biri sinirlenip çılgına dönecekse, o kişi de ben olmam gerekir 7 yıl davranmam gerektiği gibi davrandım.
- It should have been me.
Ölen ben olmalıydım.
I had my first kiss there. It should have been romantic. She rammed her tongue down my throat and, probably blinded by passion, her thick woollen gloves - it was in winter - tried to haul me out of the Roxy by my privates.
Aslında ilk öpücük genellikle çok romatik olur ama bu sinemada öpüştüğüm bir genç kız, belki de çok heyecanlandığı için içindir, bilemem dudaklarıma öyle bir yapışmıştı ki, sanki beni boğmak ister gibi, dilini benim ağzımın içinde dolaştırdı ve bu arada da ellerinde eldiven vardı.
You hear me? You live your life the way it should have been.
Yaşaman gereken hayatı yaşa.
So should it have been me?
Sence de ben mi olmalıydım?
It should have been me, shouldn't it?
Bursu ben almalıydım, değil mi?
It holds the power to rejuvenate me... to make me young again... and to finally cleanse the world of all inferior races... as it should have been cleansed all those years ago.
Beni gençleştirecek, yine genç kılacak, ve dünyayı nihayet aşağı ırklardan arındıracak güç onda bu geçen onca sene önce olmalıydı.
He said I should have been able to find it, as if this were some kind of test for me.
Bulmuş olmam gerektiğini söyledi. Benim için bir tür sınavmış.
Or should it have been the press... who labelled me a terrorist without even getting to know the truth?
Ya da basına mı? Kim bana gerçeği bile sormadan terörist damgasını vurdu.
Though not for me yet for your vehement oaths you should have been respective and have kept it.
Bana verdiğin bütün sözleri tutmalı ve yüzüğe sahip olmalıydın.
I'm trying to do the right thing... and now I think I should have not...'cause... if she'd stayed with me out of guilt, that would have been fine, wouldn't it?
Doğru olanı yapmaya çalışıyorum ve şu anda keşke yapmasaydım diyorum... Çünkü suçluluk duygusuyla yanımda kalsaydı, çok güzel olacaktı, değil mi?
Karma should have been kicking my ass, and instead, it was rewarding me.
Karma canıma okumalıydı, ama onun yerine beni ödüllendiriyordu.
We should have done it sooner, but the IOA's been stonewalling me.
Bunu daha önce de yapabilirdik ama UDİ'in muhalefetine takıldım.
You should have been honest with me. i-i know. it's just- -
- Biliyorum, ben sadece...