It shouldn't be a problem translate Turkish
85 parallel translation
- It shouldn't be a problem, should it?
- Sorun olmaz değil mi?
It shouldn't be a problem.
Sorun olmaz.
Just remember your sitz im leben, and it shouldn't be a problem.
Sitz im Leben'i unutma, yeter.
It shouldn't be a problem for them.
Onlar için sorun olmaz.
It shouldn't be a problem.
Bu bir problem olmamalı.
Then it shouldn't be a problem.
Öyleyse sorun yok.
That. After "It shouldn't be a problem," what do you hear?
Öyleyse sorun yok derken, altta ne duyuyorsun?
It shouldn't be a problem.
Öyleyse sorun yok.
But come to think of it, shouldn't be a problem.
Ama şimdi düşündüm de sorun olmasa gerek.
Shouldn't think it will be a problem.
Sorun olacağını sanmıyorum.
As long as we maintain proper quarantine procedures, it shouldn't be a problem, sir.
Uygun karantina talimatlarını yerine getirdiğimiz sürece, sorun olmaz, efendim.
If one has a problem that seems to be unsolvable... than perhaps one shouldn't try to solve it, one should accept it.
Eğer birinin problemi çözümsüz görünüyorsa belki de onu çözmemeli, sadece kabullenmeli.
I mean, if Kryto really does exist, it shouldn't be a problem getting rid of him.
Yani, eğer Kryto gerçekten de varsa ondan kurtulmak çok da zor olmaz.
It shouldn't be a problem but I thought you said it was too soon.
Problem olmaz ama "çok erken" dedin sanıyordum.
It shouldn't be a problem, though.
Sorun çıkacağını sanmam.
Then it shouldn't be a problem.
- O zaman bir sorun olmaz.
IT SHOULDN'T BE A PROBLEM.
Böylelikle çalışabilirsin.
In the case of a person, that would be bad, but in the case of an element, it shouldn't be a problem.
İnsan olması durumunda, bu kötü olurdu, ama element için, bu problem olmamalı.
It shouldn't be much of a problem, since that headset is superglued to your ear.
Bu çok büyük bir sorun olmaz, çünkü o kulaklık kulağına zamklandı.
It shouldn't be a problem.
Sorun olmayacaktır.
WELL THEN, IT SHOULDN'T BE A PROBLEM, SHOULD IT?
Öyleyse sorun olmaz heralde değil mi?
It shouldn't be a problem.
Bir sorun çıkmaz.
It shouldn't be a problem.
Bu problem olmayabilir.
It shouldn't be a problem.
Bu, bir problem olmamalı.
It shouldn't be a problem.
- Fazla bir sorun olmaz.
But since we never lived together, I figured it shouldn't be a problem.
Ama beraber yaşamadığımız için sorun olacağını sanmıyorum.
If the canister remains sealed, it shouldn't be a problem.
- Tüp açılmazsa sorun olmaz.
Yeah, it shouldn't be a problem.
Evet, sorun olmayacaktır.
Then it shouldn't be a problem.
- O zaman sorun olmayacaktır.
No, it shouldn't be a problem.
Hayır, bence bu bir sorun yaratmaz.
It shouldn't be a problem, should it?
Sorun olmamalı.
Well, then it shouldn't be a problem then, should it, smart-ass!
O zaman bu senin için bir sorun olmamalı, değil mi çok bilmiş?
All right, well, take it easy and this shouldn't be a problem.
Peki, sakin olun. Madem öyle, bir sorun yok demektir.
It shouldn't be a problem, right?
Sorun olmaz sanırım.
Which shouldn't be a problem since you know Landry did it.
Landry'nin yaptığını düşündüğüne göre bu sorun olmaz.
It shouldn't be that much of a problem.
Bu çok fazla bir sorun olmamalı.
If the ship's command systems are as familiar as the rest of it, it shouldn't be a problem.
Eğer geminin komuta sistemleri de geri kalanı gibi tanıdıksa pek de zor olmaz.
Then it shouldn't be a problem, should it?
O zaman sorun olmamalı, değil mi?
Forget it, at your standard, that shouldn't be a problem.
Standartını unut! Bu problem olmamalı.
It shouldn't be too much of a problem.
Pek problem olmaz.
It shouldn't be a problem for someone so obviously wealthy as yourself.
Bu senin gibi iyi görünüşlü biri için sorun olmasa gerek.
Oh, I think we can prepare for that possibility it shouldn't be a problem.
Ama sanırım biz o olasılığa hazırlanabiliriz. Bu bir sorun olmayacaktır.
And, you know, it really shouldn't be a problem gettin'custody, not after the way that you've been acting lately.
Hem son zamanlardaki davranışların velayeti almamda problem çıkarmayacaktır.
But if you really care about me the way that I care about you... then it shouldn't be a problem to give me the time that I need.
Ama benim seni önemsediğim gibi sen de beni önemsiyorsan bana ihtiyaç duyduğum vakti tanıman sorun olmamalı.
It shouldn't be a problem.
Bir sorun olabilir.
Yeah, yeah, it shouldn't - that shouldn't be a problem.
Kesinlikle sorun olmaz.
Well, then, it shouldn't be a problem. See you soon.
O zaman senin için problem olmaz.Görüşürüz.
It shouldn't be a problem.
Senin için sorun olmaz.
It shouldn't be a clearance problem.
Yetki sorunu olmamalı.
I'm rather flush at the moment, so it shouldn't be a problem.
Bende biraz para var, sorun olmaz.
I heard you're going to Norfolk. It shouldn't be a problem.
- Norfolk'a gideceğinizi duydum.