It took me a while translate Turkish
295 parallel translation
And it took me a while to discover just how insidious Amthor is...
Ve Amthor'un ne denli sinsi olduğunu anlamam uzun zaman aldı.
It took me a while to straighten him out.
Ona anlatana kadar canım çıktı.
It took me a while.
Biraz zamanımı aldı.
- Hmm? - It took me a while, but I traced you.
Zaman aldı ama izini sürdüm.
It took me a while before I understood what Delphine wanted.
Delphine'in ne istediğini anlamam biraz zaman almıştı.
It took me a while, it could have happened sooner, but, better late than never!
Bunu anlamam biraz zaman aldı ama geç olsun güç olmasın!
You know, it took me a while to perfect the basket trick.
Aslında bu kova hilesini mükemmelleştirmek epey zamanımı aldı.
I want you to tell her that... Tell her it took me a while to figure out what ajerk I've been but, um... that... that when things started to pan out for her
Ona de ki... ne kadar aptal olduğumu anlamam uzun zaman aldı ama,
"It took me a while to work it out."
" Bunu anlamam biraz zaman aldı.
It took me a while...
Bu yeni vücuda alışmak..
It took me a while before I could control it.
Kontrol etmem uzunca bir suremi aldi.
It took me a while, but I got him back really good.
Bir zaman aldı ama intikamımı fena aldım.
You see, it took me a while to work up the nerve to just drive here, and I think if I don't do it today, right now,
Buraya gelmek için cesaretimi toplamakta bayağı zorlandım. Eğer bugün yapmazsam, bir daha geleceğimi sanmıyorum.
It took me a while to notice the drop in patients.
Hasta sayımdaki düşüşü fark etmek biraz zaman aldı.
It took me a while, but I managed to patch through into Starfleet's comsystem.
Biraz zaman aldı ama Yıldız Filosu'nun iletişimine sızdım.
I admit it took me a while to recover from the wedding, but eventually life got back to normal, which is exactly the way I prefer life to be.
Düğünden sonra toparlanmamın biraz vakit aldığını itiraf ediyorum. Ama sonunda hayat normale döndü. Hayatın böyle olmasını tercih ederim.
Yes- - pilot error- - but it took me a while to admit it.
Evet- - pilot hatası- - ama benim için itiraf etmek epey zaman aldı.
But it took me a while to figure out why I felt so different.
Neden bu kadar farklı hissettiğimi anlamam biraz zaman aldı.
It took me a while to convince them I was who I said I was.
Söylediğim kişi olduğuma ikna etmem biraz zaman aldı.
I remember when I got promoted to Lieutenant it took me a while to get used to being called "sir" by my friends who were still Ensigns.
Teğmen rütbesi aldığım zaman arkadaşlarımın bana'efendim'diye hitap etmesine uzun bir süre geçtikten sonra alıştığımı hatırlıyorum.
It took me a while to realize it.
Farkına varmam biraz zaman aldı.
Unfortunately, it took me a while to access it and I sort of forgot to tell you that Claire was looking for you.
Ne yazık ki, araştırma biraz zamanımı aldı ve Claire'in seni aradığını söylemeyi unuttum.
It took me a while.
Biraz uğraşmam gerekti.
It took me a while to work up the courage.
Cesaretimi toplamam biraz zaman aldı.
With all the traffic on your rooftop these days... It took me a while to get in here.
Bugünlerde çatındaki kalabalık trafik yüzünden... buraya gelmek bayağı vaktimi aldı.
It took me a while, but I patched into their frequency.
Çok zamanımı aldı ama sonunda frekanslarını dinlemeye aldım.
It took me a while before I got a chance to actually play it... but once I heard that song, it was like...
Aslında bunu dinleyebilme şansım çok çabuk olmadı ancak bir kez dinleyince, sanki- -
It took me a while to notice, too.
- Benim de fark etmem biraz zaman almıştı.
It took me a while, but what I realized is is Tracy needs to be in a relationship without sex.
Biraz vaktimi aldı ama sonunda anladım ki Tracy'nin seks içermeyen bir ilişki içinde olması gerekiyor.
And it took me a while to realize... it would have been your only adventure.
ve bunun farkına varmak benim için zaman aldı... bu senin tek maceran olacaktı.
It took me a while, but I finally realized...
Biraz zaman aldı ama sonunda gerçeği anladım.
God knows, it took me a while to pull my shit together when I got back.
Tanrı biliyor, geri döndüğümde kendimi toparlamam biraz zaman aldı.
Yeah. It took me a while to put it together.
- Evet birleştirmek zamanımı aldı.
It took me a while to believe it too, and I was there.
Benim de inanmam biraz zaman aldı, ayrıca ben oradaydım.
Mother and Dad came in, it took them quite a while to calm me down
Asla birine rahatsızlık vermediler. İnsanlar onlar hakkındaki hiçbir şeyi bilmesinler diye öyle davranıyorlar anne.
It took a little while for me and grandpa to get acquainted. But we are fine friends now.
Dedemle kaynaşmamız uzun sürdü ama artık iyi arkadaşız
Mr. sledge, it took me quite a while to track you down.
Bay Sledge, izinizi bulmam epey zaman aldı.
It took me a little while to figure out Visitorese... but now it's like second nature handling their symbols and codes.
Evet ilk başta Ziyaretçilerin dillerini öğrenmek biraz vakit aldı. Fakat zamanla sembollerini ve harflerini kullanmaya alıştım.
It took a while, but the whisky caught up with me, I guess.
Biraz zaman aldı ama sanırım viski beni çarptı.
It took me a little while to figure out just exactly what I was supposed to do with these.
Bunlarla tam olarak ne yapacağımı anlamam biraz zamanımı aldı.
It took me a little while, but I figure it out.
Biraz zaman aldı, ama çıkardım.
Yes, it took quite a while for me to understand as well.
Evet, anlayabilmem uzun zaman aldı.
It took me a while to understand that.
Bunu anlamam biraz zamanımı aldı.
Well, it means something to me, too... because I took it off a little pissant... who broke into my house... while I was trying to nail Miss September.
- Benim için de. Çünkü o yüzüğü ben Bayan Eylül'ü becermeye çalışırken evime giren pisliğin tekinden aldım.
It took me a little while to copy my mom's handwriting for this late note.
Bu geç kağıdı için annemin el yazısını taklit etmek biraz zaman aldı.
- Hey. lt took me a while to find it.
- Hey. Bulmam biraz vakit aldı.
It just took me a while to figure things out... and it all came clear when I realized how much we could hurt Rory.
Bunları düşünmek biraz zamanımı aldı. Ama Rory'yi ne kadar incitebileceğimizi görünce her şey açıklık kazandı.
I took me a while to get used to it.
Alışmak zor oldu.
Well, I used to hate doctors so it took a while for me to check it out.
Doktorlardan nefret ederdim. Kontrol ettirmem zaman aldı.
Hell, you're all kinds of pleasin'... and, uh, it's- - it's been a while- - a long damn while- - since anybody but me took ahold of my plow... so don't think for a second that I ain't interested.
Sen her türlü memnun edersin... ve çok- - çok uzun zaman oldu- - biri sabanımı sürmeyeli. O yüzden... sakın bir an bile seninle ilgilenmediğimi düşünme.
Took me a while to put it together.
Bunları birleştirmek biraz zamanımı aldı.