It took you long enough translate Turkish
92 parallel translation
Well, it took you long enough.
Epey uzun sürdü.
It took you long enough!
Çok uzun sürdü!
Out of my way. - Now you feel guilty? It took you long enough.
Daha önce düşünebilirdin.
It took you long enough.
Çok oyalandın.
It took you long enough to get here.
Buraya gelmen çok uzun sürdü.
- It took you long enough.
- Epey geciktiniz.
It took you long enough, you know that?
Senin iş uzun sürdü, sen de biliyorsun.
- It took you long enough.
- Yeterince uzun sürdü.
It took you long enough, my brother.
Gelmen bayağı uzun sürdü.
- It took you long enough.
- Gelmen ne kadar uzun sürdü.
- It took you long enough.
- Buraya gelmen baya uzun sürdü.
- It took you long enough.
- Çok oyalandın.
It took you long enough.
Uzun sürdü.
It took you long enough.
Beni bulmak epey vaktini aldı. Nasıl bir psişiksen?
- It took you long enough.
- Bu uzun sürdü.
Well, it took you long enough.
Evet, bu uzun sürdü.
- Well, it took you long enough.
House! - Ne kadar uzun sürdü.
It took you long enough.
Bu çok zamanını almış olmalı.
It took you long enough.
Yeterince uzun sürdü.
It took you long enough.
Amma uzun sürdü.
Well, it took you long enough, Lulu.
Anlaman epey sürdü Lulu.
It took you long enough.
Gelmen epey sürdü.
Well, it took you long enough, I'm dying in here.
Çok uzun sürdü, burada ölüyorum. - Evet, vazgeçmen içindi.
Well it took you long enough.
Evet... Ziyadesiyle uzun sürdü.
It took you long enough Persia, Gaul, Egypt...
Çok uzun sürdü İran, Galya, Mısır...
Well, it took you long enough to notice.
Şey, bunun dikkatini çekmesi baya uzun sürdü.
- Well it took you long enough.
- Çok uzun sürdü.
It took you long enough, man.
Yeterince fazla zamanını aldı, adamım.
It took you long enough!
Fark etmen uzun sürdü.
Well, it took you long enough.
Bu seni biraz oyalar.
You know, it took you long enough.
Oldukça fazla zaman aldı. Aldın mı?
It took you long enough.
Doğru! Olması gereken de bu.
It took you long enough to figure that one out.
Anlaman uzun sürdü.
It took you long enough.
Bayağı uzun sürdü.
Well, it took you long enough to trace those photos.
O fotoğrafları izlemek, yeterince sürdü.
Well it took you long enough.
- Bulman uzun zaman aldı.
You sure took a long enough time about wearing it.
Bunu giymen uzun sürmüş olmalı.
It certainly took you long enough to come back in the same outfit.
Aynı kıyafetle dönmek için, çok zaman geçirmedin mi?
For Christ's sweet sake. It took you two long enough.
Bakıyorum da buraya gelmeniz çok uzun sürdü.
It took you long enough.
- Çok uzun sürdü.
Jesus, it took you guys long enough.
Gelmeniz çok uzun sürdü!
Well it took you guys long enough.
- Neden geciktiniz?
Yeah, well, it took you heroes long enough to rescue me.
Evet, siz kahramanların beni kurtarması biraz uzun sürdü.
Took you long enough to figure it out.
Çözmen çok uzun zaman aldı.
Well, it sure took you long enough.
- Ne korkuttu seni bu kadar?
It took you long enough.
- Bayağı oyalanmışsın.
- Jesus, it took you guys long enough.
- Tanrım, gelmeniz amma uzun sürdü.
It's just a joke, but it kills something in John, who says sure took you long enough to start dating girls.
Sadece bir şakaydı, Kızlarla birlikte olma yaşı geldiğini kim söylese... bu John'u deli ediyordu,
- It sure took you long enough.
- Bunu öğrenmen uzun sürmüş.
Well, it certainly took you long enough to find Darrell, who no one here seemed to care about before I started to run for office.
Ben polisle çalışmadan önce burada bulunan kimsenin ilgisini çekmeyen Darrell'i bulmak için oldukça yol kat etmişsiniz.
Yeah, well, it took you long enough.
- Uzun sürdü.