It wasn't enough translate Turkish
794 parallel translation
It wasn't enough for you to pour molasses all over him.
Çocuğun üzerine pekmez dökmek yetmedi galiba.
So at last, the tribe decided that it wasn't a good enough excuse for him that he was young and inexperienced.
Sonunda kabile gençliğinin ve tecrübesizliğinin mazeret olamayacağına karar vermiş.
But that wasn't enough, was it?
Ama yetmedi, değil mi?
Wasn't it mean enough for you in Corregidor without sending you girls over here?
Sizi buraya göndermeden de Corregidor'daki durumlar sizin için zaten kötü değil miydi?
I hated my life, only I wasn't strong enough to get away from it.
Yaşadığım hayattan nefret ediyordum, ancak ondan kurtulacak gücüm yoktu.
It wasn't enough that their fellow man was their enemy.
Niyetin iyi olması yeterli değildi.
It wasn't bad enough being in Infantry Replacement.
Piyade Yedek Birliği'nde olmak yeterince kötü değildi.
It wasn't enough to just kill Pedro and his men.
Pedro ve adamlarını öldürmek yeterli değildi.
I almost bought a white one, but it wasn't extreme enough.
Neredeyse beyaz olanı alıyordum, ama yeterince uçuk değildi.
I guess it wasn't important enough to mention.
Sanırım bunun söz etmeye değecek kadar önemli bir şey olmadığını düşündüm.
It's just too bad your wife wasn't actress enough to carry it off.
Karınızın bunu sahneleyecek kadar yetenekli olmaması ne yazık.
It's not enough to cover the loss, but - - Even the 200,000 wasn't enough.
Zararı karşılamaya yetmiyor ama... 200,000 bile yetmiyordu.
Although it wasn't enough to kill him.
Fakat bu onu öldürmeye yetmemiş.
It wasn't enough to have suffered the asylum - some people trying me, using me, rejecting me.
Akıl hastanesinde çektiklerim yetmedi sanki. Denendim, kullanıldım, reddedildim.
Wasn't it enough for you that she was married before?
Onun daha önce evlenmiş olması senin için yeterli değil mi idi?
But it was good enough, wasn't it?
Fakat yeterince iyiydi, değil mi?
I did my best but I guess it wasn't enough
Elimden geleni yaptım, ama sanırım kâfi gelmedi.
I deserved it, because I wasn't strong enough.
Yeterince güçlü olmadığım için bunu hak ettim.
It wasn't enough to stop the tram only for two people.
Sadece iki kişi bu tramvayı durdurmaya yeterli değil.
It really wasn't important enough to lose one's life for.
Birinin hayatını kaybetmesine değecek bir şey değildi.
It wasn't enough?
Yeterli gelmedi mi?
Juan knew fearsome things, but he wasn't strong enough to stand it
Juan bazı şeyler biliyordu ama yeterince güçlü değildi.
It just wasn't a good enough beginning for us.
Bizim için yeterince iyi bir başlangıç olmadı.
It didn't want her to leave, and her poor bedeviled mind... wasn't strong enough to fight it.
Onun buradan ayrılmasını istemedi, kızcağızın zihni de... onunla mücadele edemeyecek kadar zayıftı.
There just wasn't enough of it.
Sadece yeteri kadar değildi.
Always enjoyed that, but it wasn't enough.
Ondan hep keyif aldım, fakat yeterli değildi.
Since it wasn't exciting enough for you... you'll copy out Horace's sixth ode for tomorrow.
Senin için yeterince heyecan verici olmasa da yarın için Horace'ın 6. kasidesini aynen yazacaksın.
It wasn't cold enough.
Yeterince soğuk olmadığında böyle olur.
It's because she wasn't good enough that her man got hooked on gambling!
yeterince iyi değildi, erkeği de bu yüzden kumara düşmüştü!
But, apparently, it wasn't enough.
Ama görüldüğü kadar bu yetmemiş.
There wasn't enough of it.
Yeterli sinyal yoktu.
But it wasn't big enough... so Yale and Paul went out to try to dig up a mob.
Ama çok kalabalık değildi ve Yale ile Paul başka davetli Getirmek için dışarı çıktı.
Hampstead wasn't good enough for you, was it?
Hampstead sana yetmedi, değil mi?
Maybe it wasn't convincing enough.
Belki yeterince ikna edici değildi.
Wasn't it enough?
Yetmedi mi?
It was probably meant to kill us, but it wasn't strong enough.
İlaç muhtemelen bizi öldürmesi içindi, ama yeterince güçlü değildi.
The horse wasn't enough for you, was it?
At sana yetmez oldu, değil mi?
It got so I wasn't getting enough action on the ground.
Biraz da yerde heyecan yaşamak istedim.
As if it wasn't enough to be bored at home, they have to parade it in public.
Sanki evlerinde birbirlerinden yeterince sıkılmıyorlarmış gibi milletin içine de beraber çıkıyorlar.
It wasn't fancy enough, so he changed it.
- Evet. Gitmek istediği yerde adı yeterince akılda kalıcı değildi bu sebeple adını değiştirdi.
It wasn't good enough, so he just chucked it away.
Yeterince iyi olmadığı için fırlatıp atmış.
It wasn't enough last time.
Bir savaşımız eksikti!
In the end, it wasn't important enough and Kolbe went.
Sonra, iş çok önemli olmadığı için Kolbe gitti.
It wasn't good enough.
Yeterince iyi değildi.
If it wasn't for TV, I wouldn't make enough to live.
O saçma televizyon filmleri olmasa günü kurtaramazdım.
Oh, I'm sorry if it wasn't wide enough for you.
Size dar geldiğine üzüldüm.
Large enough to supply the needs of the entire crew, wasn't it, Doctor?
Tüm mürettabatın ihtiyaçlarını karşılamak için yeterince büyük, değil mi, doktor?
It's your fault, you worried it wasn't secure enough
Hep Senin yüzünden, neden sazan gibi atladın!
Wasn't it enough for him to lose one arm?
Bir kolunu kaybetmek ona yetmedi mi?
But it wasn't enough for you, was it?
Ama yetmedi, değil mi?
Obviously, it wasn't clear enough.
Ama anlaşılan o kadar da açık değilmiş.
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37