English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It wasn't real

It wasn't real translate Turkish

498 parallel translation
That's right but it wasn't real.
Bu doğru fakat onlar sahte.
Well, it wasn't a real job.
Gerçek bir iş değildi.
I say it was like a dream, but it wasn't, it was real.
Anlattıklarım bir rüya gibi, fakat değil, hepsi gerçekten oldu.
Well, now, that was real smart of him, wasn't it?
Hey, Allah'ım, bizim oğlandaki akla bak, sen.
It wasn't a snake, a real snake
Bu bir yılan değil, gerçek..
That was real good, wasn't it?
Hakikaten güzeldi, değil mi?
It's work. - So it wasn't real?
- O zaman, gerçek değil miydi?
It wasn't until later... that the idea of using real flesh occurred to him.
Bu sadece gerçek insan eti... kullanmak aklına gelinceye kadar sürdü.
You get there, have a real good mission, hit your target, find out later your target was totally destroyed, that it wasn't one of these misses or almost, you got it.
Oraya gidiyorsunuz, gerçekten iyi bir misyonunuz var, hedefinizi vuruyorsunuz sonra hedefinizin tamamen paramparça olduğunu fark ediyorsunuz o kaçırdıklarınızdan biri değil, tam on numara vurmuşsunuz.
It wasn't a real tramp.
Gerçek bir berduş değildi.
Doesn't mean it wasn't real.
Bu gerçek olmadığı anlamına gelmez.
One day I wasn't even in the game and there was this real cutie there. So I threw myself down the dugout steps. - It worked.
- Hattâ bir gün maçta bile değilken çok tatlı bir kız gördüm ve kendimi yedek kulübesinin merdiveninden attım.
So in other words, it wasn't a real man that raped you?
Yani diğer bir deyişle, size tecavüz eden gerçek değildi.
I'm real glad to hear that it just wasn't a one-night stand.
- Bir gecelik olay olmadığına sevindik.
Yeah, we're real sorry, you know? But it wasn't our fault.
Kusura bakma, ama bizim suçumuz değildi.
Someone accused him but there wasn't any real evidence and it was never brought to trial!
Birileri onu suçlamış ama hiç kanıt bulunamamış. ... ve asla dava açılamamış.
If Charlie hid the treasure as carefully as he plotted the hunt, he made real sure it wasn't easy to see.
Eğer Charlie bu hazineyi gizlediği gibi yine dikkatlice... sakladıysa görmesi de zor olacaktır.
It was real, wasn't it?
Gerçekti, değil mi?
- It was a real close race, wasn't it?
- Çok yakın bitti yarış, değil mi?
It wasn't on the sergeant exam or anything but if you use your fingers, it's real easy.
Burada ceset ya da başka bir bok yok çavuş ama kullanabileceğin parmakların var, işte bu gerçek.
- It wasn't meds. It was real.
- İlaç değildi.
It wasn't even real bamboo.
Gerçek bambu bile değillerdi zaten.
I did a horrible, horrible first read and I don't know why they cast me it wasn't what we expected for the character but it felt really real
Seninle tanıştığımda, seni gördüğümde çok sevinmiştim. Çünkü senaryoyu okuduğumda nasıl birini seçeceklerini biliyorum dedim kendi kendime. 1.92 boyunda, oyunculuktan anlamayan yalnızca "Ben Ryan" diyebilen bir manken getirecekler sanıyordum.
When I think about it, I was a real cow with that mallet, wasn't I?
Aklıma geldikçe o tokmakla eşeklik ettiğimi düşünüyorum.
I told you it wasn't real
Sana söyledim, gerçek değil.
If the contest that had just happened were the real contest- - which it wasn't- - and if this guy were the real judge, which he's not.
Tabi, az önceki yarışma gerçek yarışma olsaydı ki değil ve bu adam gerçek hakem olsaydı ki değil.
He knew that it wasn't real, but he was crying.
Gerçek olmadığını biliyordu ama ağlıyordu.
- It wasn't real.
- Gerçek değildi.
What? You think I'd come down here if it wasn't real?
Gerçek olduğuna inanmasam, gelir miydim?
It wasn't real.
Numaraymış.
I was seeing it for real, but it just wasn't right.
Gerçekten görüyordum ama doğru gelmiyordu.
Yeah, but it wasn't a real order, was it?
Evet, ama gerçek bir emir değildi, değil mi?
And you know, it wasn't all passion. There was some negligible commercial interest involved, but all the passion, that was perfectly real, and kind of sweet in a way.
Bilirsin tamamen tutku değildi birazcığı da mesleki gerekliliktendi ama tutku kısmı tamamen gerçekti bu da hoştu yani.
It wasn't real It didn't happen
Gerçek değildi.
It wasn't like the gore movies at all! It was real.
O korku filmlerindeki gibi de değil Gerçekti.
Grandpa got real angry, he said it wasn't right.
Büyükbabam gerçekten çok kızmıştı Bunun doğru olmadığını söylüyordu.
Sure it wasn't a bogus tip? No, it's real.
İhbarın sahte olmadığından emin misin?
It was all real, wasn't it?
Yaşadın değil mi onları?
It's nighttime. Then it wasn't real.
Geceymiş. gerçek değilmiş.
It wasn't your fault, and you didn't do any real harm.
Bu senin hatan değildi, zaten önemli bir zarar da vermedin.
Well, it wasn't a real horse, Ted, like...
Gerçek bir at değildi, şeydi Ted...
How did she know it wasn't a real gun?
Gerçek silah olmadığını nasıl anladı ki?
The dean okayed me for one semester, but he wasn't real happy about it.
Dekan bir sömestre için onayladı ama, buna hiç de memnun kalmadı.
It wasn't real, I wasn't myself.
Gerçek değildi. Ben, ben değildim.
That wasn't the real key. It was just a copy
Gerçek anahtar değildi o.
It wasn't real.
Hiç biri gerçek değildi.
It wasn't real.
O aslında gerçekte yoktu.
But it wasn't real laughing, huh?
Ancak bu gerçek bir gülüş değildi, ha?
It wasn't real, huh?
Gerçek değildi, ha?
It wasn't a real kiss.
- Gerçek bir öpüşme değildi.
It wasn't real.
Gerçek değildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]