It won't be so bad translate Turkish
73 parallel translation
It won't be so bad, if you arrange to pass my window every day.
Eğer her gün penceremin önünden geçersen fena olmaz.
Maybe not, it won't be so bad going down the glacial.
Belki ölmez. Buzul yolundan gidersek durumu kötüleşmez.
But it won't be so bad.
Ama o kadar da kötü olmayacak.
It won't be so bad, waiting.
Beklemek o kadar da kötü olmayacak.
So it won't be bad.
Yani o kadar kötü olmayacak.
It won't be so bad.
O kadar da kötü olmayacak.
You mean I'm stuck with it whether I like it or not? Oh, it won't be so bad.
Hoşuma gitse de gitmese de kaçarım yok yani?
It won't be so bad.
O kadar feci değil ki.
And I was wondering, you know, if you could throw down a blessing, so that if I get beat up tonight, you know, it won't be too bad, you know?
Bu yüzden beni kutsamanızı istedim, böylece, bu gece dayak yesem bile sonuç çok kötü olmaz.
It won't be so bad.
O kadar kötü olmayabilir.
Maybe it won't be so bad here.
Belki etkisi burada o kadar da kötü olmayacaktır.
It won't be so bad, Harry.
O kadar da kötü değil, Harry.
Come on up. If it'll only take a minute, that won't be so bad. Would you like to meet my momma?
Gelin buyurun madem sadece birkaç dakika sürecek, o zaman sorun yok annemle tanışmak ister misiniz?
It won't be so bad.
O kadar da kötü değil.
It won't be so bad.
O kadar da kötü olamaz.
Maybe it won't be so bad.
Belki de o kadar kötü olmaz.
- Maybe it won't be so bad.
- Belki o kadar kötü olmaz.
It won't be so bad.
O kadar da kötü olmaz.
We'll do it quickly and it won't be so bad.
Çabucak yaparız, o kadar da kötü olmaz.
Next year it won't be so bad.
Gelecek sene o kadar kötü olmayacak.
It won't be so bad. I've heard that Bajor is a beautiful world.
O kadar kötü olmayacak. Bajor'un harika bir gezegen olduğunu duydum.
Master, it won't be so bad next time.
Usta, bir daha böyle kötü olmayacak.
It won't be so bad.
Kötü geçmeyecek.
I promise you, it won't be so bad.
Sana söz veriyorum, o kadar kötü olmayacak.
And, you know, I suppose, when he's gone it won't be so bad.
Ve de, biliyorsun sanırım, öldüğünde çok da fena olmayacak.
You're welcome. I guess if I try a little harder, it won't be so bad.
Galiba biraz daha emek versem fena olmaz.
And so inedible, you won't be able to get enough of it down to be bad for you.
Öyle ki kötü olduğunu anlayabilecek kadar yiyemezsin bile.
Well, thank you, thank you because you know, I figure if I can't have Amy then it won't be so bad. I can pretend to be gay for a while.
Teşekkürler çünkü Amy ile beraber olamayacaksam o kadar da fena olmaz.
Captain, it won't be so bad.
Kaptan, çok kötü olmayacak.
Maybe it won't be so bad.
O kadar da kötü olamaz.
It won't be so bad, okay?
O kadar kötü olmayacak tamam mı?
Maybe it won't be so bad this time.
Belki bu defa çok kötü olmaz.
It won't be so bad, will it?
Bu kadar kötü olmayacak, değil mi?
- It won't be so bad.
- Çok kötü olmayacak gibi görünüyor.
UH, EVEN IF WORSE COMES TO WORSE AND YOU HAVE TO GO TO JAIL, IT WON'T BE SO BAD.
İşler kötüye giderse ve hapse girmek zorunda kalsan bile o kadar da kötü olmayacak.
We're going to numb it up so it won't be too bad.
Uyuşturacağız pek fazla bir şey hissetmeyeceksin.
Maybe it won't be so bad.
- Belki o kadar kötü olmaz.
Maybe it won't be so bad to turn out like you after all.
Belki de senin gibi olmak o kadar da fena değil gerçekten.
Well, maybe this time it won't be so bad, after all.
- Kesinlikle. Belki bu seferki o kadar da kötü olmaz.
- Yeah, it won't be so bad.
- Evet.
No, it won't be so bad, as long as we...
Hayır o kadar da kötü değil, eğer biz..
I promise, it won't be so bad.
Söz veriyorum, o kadar kötü olmayacak.
Well, maybe it won't be so bad.
Belki o kadar da kötü olmaz.
It won't be so bad, you know?
Kötü olmayacak, biliyor musun?
Look, guys, maybe it won't be so bad.
Bakın millet, belki o kadar kötü olmaz.
Elliot, maybe it won't be so bad.
Belki de o kadar zor olmaz.
- If I'm hard, it won't be so bad.
- Sertleşirsem, o kadar kötü olmaz.
It won't be so bad.
O kadar da kötü olacağını sanmıyorum..
- It won't be so bad once we're up.
Kalkınca bu kadar kötü olmayacaktır.
It won't be so bad.
Okadar kötü olamaz.
It won't be so bad.
- O kadar da kötü olmaz.