It won't help translate Turkish
527 parallel translation
It won't help you to follow him around like that.
-... onu takip etmenin bir yararı olmaz.
I hope you won't mind... but I can't help telling you how exciting it is seeing you right here.
Sakıncası yoksa... sizi burada görünce ne kadar sevindiğimi söylemeliyim.
If I leave, I probably could have won the pot and if I stay, I might lose it... and if I don't go and help with the baggage, my wife will skin me alive.
Gidersem belki de bahsi kazanmışımdır ya da kalırsam belki de kaybetmişimdir. Karıma gidip eşyalar için yardım etmezsem beni çiğ çiğ yiyecek.
- It won't help much for what ails you.
- Senin sıkıntına yararı dokunmaz.
It'll be such a rush, we won't be able to help the customers.
Etraf çok kalabalık olacak ve müşterilerle ilgilenemeyeceğiz.
I'm afraid I won't be able to be of much help to you without some idea of what it's about.
Maalesef konuyu bilmeden... size yardimci olmam mümkün degil.
It won't help you to ruin me.
Beni mahvetmek size bir şey kazandırmaz.
- It won't help.
- İşe yaramaz..
The Cutlers won't pick the bones of this wreck, if I can help it.
Bıçakçı enkazdan ne toplayacağını bilemez.
It won't help Kinkaid now to get yourself killed.
Kendini öldürtmen Kinkaid'i geriye getirmeyecek.
It won't help you now.
Bir faydası olmaz.
It won't happen if you'll help me.
Bir şey olmayacak, bana yardım edersen.
It won't help.
Yararı yok.
It won't help to scare everyone.
Herkesi korkutmaktan başka bir işe yaramaz.
If it doesn't help, at least it won't hurt.
Yardımı olmazsa bile en azından zarar vermez.
It won't help.
Bir faydası yok.
Why won't it help?
Neden faydası yokmuş?
Witchcraft won't help if it gets in my sight. You won't make me believe that. Witchcraft won't help if it gets in my sight.
Hele bir göreyim, sihrin bir etkisi olmaz.
If you help them, won't it make it worse for you?
Eğer onlara yardım edersen senin için daha kötü olmayacak mı?
- That won't help matters. - Take it easy.
- Bu, bir işe yaramaz.
It won't help complaining
# Şikayet işe yaramaz
I'd prefer not to wait for night since it won't take long and your help won't even be needed.
Çok zaman almayacağı için geceyi beklemeyi tercih etmiyorum böylece sizi de çok rahatsız etmemiş oluruz.
It won't help me to get panicky.
Panik yapmanın bana bir faydası yok.
It won't help, Vance.
Faydası olmaz Vance.
It won't help him.
Yardıma ihtiyacı yok.
I've asked the officers to help, but that won't do it.
Subaylardan yardım istedim, ama bu da yeterli değil.
Crying won't help it just because you made a stupid mistake.
Aptalca bir hata yaptıktan sonra ağlamak hiçbir şeyi düzeltmez.
No, it won't help to come to the hospital.
Hayır, hastaneye gelmenizin bir faydası olmaz.
Not if I can help it, he won't.
Yardımım olmazsa, olamaz.
It won't help to worry about it.
Ona üzülmenin bir anlamı yok.
Now you will help me forget it, won't you?
Bunları unutmama yardım edeceksin, değil mi?
There won't be darling, not if I can help it.
Ben varken olmaz tatlım.
If I were a faithful woman, I won't probably dare to say it, but your prayers didn't help, and he has no more time to lose.
İnançlı birisi olsaydı bunu söylemeye cesaret gösteremezdim ama dualarınızın hiçbir yardımı olmadı ve onun kaybedecek zamanı kalmadı.
I can't help it if things won't die when I shoot them.
Onları vurduğumda ölmüyorlarsa, elimden bir şey gelmez.
If you wait too long to talk, it won't help you any.
Böyle sessizce durmanın sana hiçbir faydası olmaz!
He's in quite a lot of pain and won't even have anything to help it.
Acılar içinde ve acılarını dindirecek pek bir şey bulamayacak.
It won't help you here.
Burada bir faydası olmayacaktır.
It won't help either one of us if the Doomsday Machine goes off.
Eğer Mahşer Günü Silahı ateşlenirse bu iki taraf içinde iyi olmaz.
It won't help in bringing about a reform
Reform getirmeye çalışmanın kimseye bir faydası olmaz.
It won't help him if you're killed.
Öldürülürsen ona faydan olmaz.
- No, Perico, it won't help you to enter, believe me.
Hayır Perico, inan bana odaya girmenin faydası yok.
I'm here to help my fellow man when he's in need of information, but are you sure you won't regret it?
Bilmek isteyen herkesin emrindeyiz. Fakat sonradan pişman olacağınız bir işe kalkışmayasınız?
Stop with those gestures, this time, it won't help in anything.
Kes şu el kol hareketlerini, bu kez sana faydası dokunmayacak.
It won't take any longer than we can help.
Fazla sürmez, sonra size yardım edebiliriz.
It won't help even if you sacrifice yourself
Kendini feda etsende faydası olmaz
Not if I can help it, I won't.
- Bir yolunu bulursam dönmem.
Help! They've heard you do that before, and it won't...
Bunu daha önce yapmışsın ve bu işe...
- Be quiet! And if you won't help me, I'll never get it done.
Eğer bana yardım etmezsen, bunu asla yapamam.
- It won't help.
- Bir faydası olmaz.
Me mam knows someone who works here. That'll help, won't it?
Annem burada çalışan birini tanıyor, yararı olur, değil mi?
It won't help.
Faydası olmayacak.
it won't work 371
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't 497
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't 497