Itself translate Turkish
13,666 parallel translation
To fight injustice is justice itself!
Haksızlıkla savaşmak adaletin kendisidir.
Well, my sermon is not going to write itself.
Vaazım kendi kendini yazacak değil.
We're talking about tens of thousands of lives, and the future of Scotland itself.
Yaklaşık on binlerce hayattan ve bizzat İskoçya'nın geleceğinden bahsediyoruz.
What she did was unprofessional, unethical, and grounds for a mistrial, after which the state asks itself :
Yaptığı şey profesyonelce değil, etik değil deyip, yeniden yargılanma talep edeceğiz. Savcılık kendine şunu soracak :
It's called a redacted document, edited to render unreadable any content the FBI deems a threat to national security, or, more often, to the security of the workings of the FBI itself.
Bunun ismi basılı evrak, okunulmasın diye düzenlenmiş. FBI'daki her bilgi ulusal güvenlik için bir tehdit oluşturuyor. Ya da daha çok, FBI'ın kendi çalışmalarının güvenliğine karşı bir tehdit.
I have two governments, and whatever the hell the OPA calls itself, on a course toward a war that your son started.
İki hükümet ve oğlunuzun başlattığı bir savaşa doğru giden rotada kendini hangi lanet adla anıyorsa DGİ var.
Survival. When the jungle tears itself down, and builds itself into somethin'new.
Orman kendini yerle bir edince yepyeni bir şekilde yeniden yaratır.
Even after several weeks, Paris itself remained an endless source of fascination.
Birkaç hafta sonra bile geriye kalan sonsuz cazibenin kaynağı Paris'in kendisiydi.
Frankly, I'm not that interested in money itself.
Doğrusu, paranın kendisi beni pek de alakadar etmiyor.
But you only realize that afterwards in the moment itself it's not possible.
Ama bunu ancak sonrasında anlıyor insan. Bulunduğumuz şu an için bu mümkün değil.
Let's go take a look at the body itself.
Gidip bir de cesedin kendisine bakalım.
Its only objective is to perpetuate itself through motion, change, adaptation.
Tek amaç hareketle, değişimle ve uyumla kendini ölümsüzleştirmek.
And in itself can make a heaven of hell, a hell of heaven.
Ve kendi içinde cehennem cennet, cennet cehennem yapabilirsiniz.
You know, I'm glad the whole town is eating itself alive!
Eğer memnun Bütün şehir benim ı'll, biliyorum. Kendisi hayatta yemek olduğunu!
The street comes to me with the problems it cannot solve for itself, and right now Jack is first among them.
Sokaklardan bana kendi kendine çözülemeyecek sorunlar geliyor. Ve Jack şu anda onlar içinde başı çekiyor.
That story is telling itself, and you know it.
Bu hikâye kendi kendini işliyor ve sen de bunu biliyorsun.
The wound should've been far further along towards quieting itself.
Yara hiç olması gerektiği gibi iyileşmemiş.
"If there were a nation of Gods, " it would govern itself democratically.
" Eğer bir Tanrı ulusu olsaydı kendisini demokratik bir biçimde yönetirdi.
" Thus, this condition suffices to itself,
Bundan dolayı bu durum kendi kendine yetmeye başlar.
"That state sufficed unto itself."
"Bu durum kendi kendine yeter."
And at this dark moment in our history, with our brave boys fighting for civilisation itself, it matters more than ever.
Ve tarihimizdeki bu karanlık anda cesur evlatlarımızla medeniyet için savaşmak, her zamankinden daha fazla önemlidir.
- His first posting will be in Kharagpur itself.
İlk önce Kharagpur'a gönderilecek.
And the fat itself was stored in a garbage pail.
Ve bu yağı bir çöp kovasında muhafaza ederdik.
It clones itself.
Kendi kendini kopyalıyor.
It clones itself, according to Fergus.
Fergus'un dediğine göre, kendi kendini kopyalıyor.
Watch the abyss open itself to me.
Dipsiz boşluğun kendisini bana açmasını izle.
Yeah, he told the heiress that his partner, Park, was more interested in executive perks than in the mission itself.
Evet, kadın mirasçıya ortağı Park'ın, projelerden çok yönetim işlerinin ilgisini çektiğini söylemiş.
Look at the Patty itself, that is tragically overcooked.
Şu ete bak bir de, feci şekilde fazla pişmiş.
We can contest the validity of the evidence itself. At best, we get some of it thrown out, And at worst, we get the jury to question it, the very idea.
En iyi ihtimal, DNA'ları atarlar en kötü de jürinin aklına bazı şüpheler düşürürüz.
I then noticed a blood smudge around the doorknob on the interior of the gate, as well as a partial possible fingerprint around the knob area itself.
Sonra kapının iç tarafındaki kolunda kan lekesi buldum kolda aynı zamanda kısmen parmak izleri de vardı.
Not so long ago, this city was ready to devour itself.
Gayet kısa zaman önce şehir kendini harabeye çevirecekti.
Up'til now, it's been successful cloaking itself from me.
Şu ana kadar kendini benden saklamakta başarılı oldu.
Commander Tilton and I will take the Elvin army and fortify the Sanctuary itself.
Kumandan Tilton ve ben Elf ordusunu alacağız ve Mabet'in kendisine destek vereceğiz.
You were dreaming, calling out to your father. And then the paper flew out of your bag and folded itself into him.
Rüya görüyordun, babana sesleniyordun ve sonra çantandaki kağıt uçtu ve kendi kendine katlanıp onun şekline büründü.
Back home in the cave, my mother's dreams did this, and the paper always unfolded itself by morning.
Memleketimdeki mağarada annemin rüyaları bunu yapardı ve kâğıt daima sabaha kadar kendini açmış olurdu.
- It'll be arranged itself.
- Kendiliğinden düzenlenecek.
When you pull that fucking trigger, and the body of the man you shot wraps itself around your ankles,
O tetiği çektiğin zaman vurduğun adamın bedeni senin ayak bileklerine yapışır.
A way to open the mind to that which it locks away, even from itself.
Kilitleyip saklaması için zihni açmanın bir yolu, kendinden bile.
Memories, emotion, the soul itself, back from death.
Anıları, duyguları ve ruhu ölümden döndü.
The work that I'm doing here is too important and at too critical a juncture, but fortunately a solution has presented itself.
Burada yaptığım iş çok önemli ve kritik durumda neyse ki çözüm kendisini gösterdi.
Next, you have the contract itself.
Sonra da anlaşmanın kendisi.
There is a voice out there yet to identify itself that wants to see Captain Vane's remains removed from the gibbet in the square.
Captan Vane'den kalanların meydandaki darağacından kaldırıldığını görmek istediğini belirten birisi var.
Which is why I find myself unnerved by the thought that when this pattern applies itself to you and I... that I will be the end of you.
Bu düzenin ikimiz arasında da işlemeye başlaması fikri beni germiyor. ... Çünkü bu sadece senin sonun olur.
I say that's a story that stands a strong chance of seeing itself embellished.
Bence bu hikaye, biraz daha süsleyerek anlatılmaya fazlasıyla uygun.
Well, I found you, and I'm gonna sue you for 17 years'worth of spousal support, $ 400 for the wedding itself, and I want my bridal jacket back.
Seni buldum ve 17 yıl için nafaka davası açtım düğünün kendisi için $ 400 ve gelinliğin sırt dekoltesi için istiyorum.
We always believed... that we were part of a great movement of humanity itself... involved in a search for freedom.
Her zaman inandığımız şey... büyük bir hareketin parçası olduğumuz Özgürlük arayışı içinde insanlığın kendisidir...
Love in itself is its own reward. No one wins, no one loses.
Aşk ; hiç kimsenin kaybetmediği başlı başına bir mükâfattır.
Mankind hates itself.
İnsanlar nefret ediyor kendisinden.
Let us now move on to the arms swoop itself.
Şimdi silahlara yapılan baskına geçelim.
The Beast is to rise from the Holy Land itself.
İblis, kendi Kutsal Toprak'ında doğacaktır.
Which is, in and of itself, a sexist thing to do.
Bu yapmamak da cinsiyetçiliğe girer.