Izi translate Turkish
12,685 parallel translation
No signs of a struggle.
Boğuşma izi yok.
I think this is equipment for tracking a monster.
Bence bunlar canavar izi sürme aletleri.
What we could really use right now is equipment to track the monster.
Şu anda canavar izi sürme aletleri işimize çok yarardı.
Monster tracking equipment, monster tracking equipment.
Canavar izi sürme aletleri, canavar izi sürme aletleri.
With this "monster tracking equipment," we'll be able to... cleverly track down the whereabouts of our alleged perpetrator... i.e., for example, said werewolf.
Bu "canavar izi sürme aletleri" sayesinde aradığımız failin yerini akıllıca bulabileceğiz. Yani mesela, adı geçen kurt adamın.
My team found no evidence of a struggle.
Ekibim hiçbir mücadele izi bulamadı.
I still need to run a print.
Parmak izi taraması yapmam lazım.
Exemplary military record, not a hint of stink on him.
İbretlik askeri rekorlar, üzerinde bir leke izi bile yok.
No signs of a break-in or struggle.
Zorla girilme veya mücadele izi yok.
Too many signs of struggle for a suicide, but neighbors claim they didn't hear a thing.
Bir intihar olayına göre çok fazla boğuşma izi var ama komşular bir şey duymadıklarını söylüyor.
Every narcotic has a signature, a fingerprint, if you will.
Bütün uyuşturucu trafiğinin bir izi vardır.
No sign of any Omec so far.
Şimdiye kadar bir Omec izi yok.
What groups do you know of that use burning brands on suspected witches?
Şüpheli cadılar üzerinde yanık izi bırakan tanığın hangi gruplar var?
I still have the scar.
Burada hâlâ izi duruyor ya.
Did you know this though? There's, one out-out of every 200 men in the world that have a genetic marker that trace back to Genghis Khan?
Bak şunu biliyor muydun dünyadaki her 200 insandan birinin genetik izi Cengiz Han'a uzanıyormuş.
The only confirmation of his existence is a partial print taken from a windowpane at the sniper's nest of one of the assassinations.
Var olduğuna dair tek kanıt, suikastlerinden birinde keskin nişancı yerindeki pencerenin birinden alınan kısmi parmak izi.
Now, the Mexican P.F. found a partial boot print there, which means La Cebra did not use a stool, which also means the only way he could have gotten a clean shot from over the ledge is if he was at least six-foot, five-inches tall.
Meksika Federal Polisi orada kısmi ayakkabı izi bulmuş bu demek oluyor ki Zebra tabure kullanmamış, bu da demek oluyor ki boyu en az 1.95 ise pervazın üstünden tam görüş alıp ateş edebilir.
Sergeant Moore, you have three different kinds of bite marks on your arms and hands from three different kinds of dogs.
Komiser Moore... Kollarınızda ve ellerinizde üç farklı köpek türünden üç farklı ısırık izi var.
We have La Cebra's fingerprint.
- Zebra'nın parmak izi var elimizde.
It's possible to make fake fingerprints.
Sahte parmak izi yapmak mümkün.
NYPD found prints at the scene.
NYPD olay yerinde parmak izi bulmuş.
They can fake those.
Sahte parmak izi yapmış olabilirler.
I'm making those fingerprint molds, and I am getting into that safe.
O parmak izi kalıplarını çıkarıp kasanın içindekileri alacağım.
Kind of looks like a claw mark, I think.
Bence bir pençe izi gibi görünüyor.
That track with what you remember?
- Bu izi hatırlıyor musun?
But I did find several cut marks on the flesh.
Etinde birkaç kesik izi buldum.
There were no signs of struggle.
Boğuşma izi yok.
That burn is an exit wound from an electrocution.
Yanık izi bir elektrokusyonun çıkış noktası. Bunu gözden kaçırdık çünkü demir de tam bu noktadan geçmişti.
And a beauty mark right where I wanted to punch her.
Ve tam ona yumruk atmak istediğim yerde güzellik izi vardı.
- Yeah! Actually, that is a cashmere throw, which now has a footprint on it.
Aslında bu kaşmir bir atkı ve şu an üstünde ayak izi var.
No obvious signs of sexual assault.
Cinsel taciz izi yok gibi.
Well, no signs of a struggle or forced entry.
Boğuşma ya da zorla giriş izi yok.
No suspicious packages, no traces of explosives.
Ne bir şüpheli paket var ne de bir patlayıcı izi. Hiçbir şey yok.
So, they didn't leave a trail by downloading it.
İndirme izi bırakmadılar.
Tracing is normal.
Sinyal izi normal.
Should be minimal scarring.
Çok az yara izi kalacaktır.
Let's organise a fingertip search.
Parmak izi bakalım.
I've pumped out three kids, I dye my gray hair, and I've got that weird scar from the mechanical bull.
Üç çocuk doğurdum, beyaz saçlarımı boyuyorum ve oyuncak boğa yüzünden suratımda saçma bir yara izi var.
And our third set belongs to...
Üçüncü parmak izi de...
Um, okay, our third set of prints belongs to Fisher Hyland.
Ah tamam, üçüncü parmak izi ise Fisher Hyland'a ait.
I think it was just murder, there's no trace of rape.
Bence sadece cinayet. Tecavüz izi yok.
Could be, but the inn was locked up, no signs of entry or exit, a half a dozen guests, none of whom saw or heard any intruders.
Olabilir ama oda kilitliymiş, giriş veya çıkış izi yok. Bir sürü konuk varmış ama hiçbiri odaya giren birini duymamış.
Fingerprints are not the problem.
- Parmak izi sorun değil.
Either way, that means there's a trail out there.
Her şekilde izi bulunabilecek bir şey.
There's voiceprint recognition.
- Ses izi tanıma programı var.
Are there any signs of a struggle?
- Boğuşma izi var mı?
Are there any signs of that?
- Bunların izi var mı?
Did he hit you, leave any marks on your body?
- Sana vurdu mu, darbe izi var mı?
He blew up at Sinclair today, and his prints are all over that car.
Bugün Sinclair'e bağırıp çağırmış, arabasında da parmak izi var.
The wife's cellphone is pinging at a one-star motel near the airport.
Eşinin cep telefonunun izi havaalanının yakınlarındaki tek yıldızlı bir otelde.
Did you know that a person's gait is almost as unique as their fingerprints?
Düşük teknoloji zekice gitti. Bir kişinin yürüyüş şeklinin neredeyse parmak izi gibi olduğunu biliyor muydun?