Jake translate Turkish
15,219 parallel translation
Well, let me tell you something, Jake.
Mmm Jake, sana bir şey söyleyeyim.
Damn you, Jake!
Amına koyayım, Jack!
- Thanks, Jake.
- Teşekkürler, Jake.
Jake.
Jake.
This is my old high school buddy, Jake.
Jake, bu benim liseden arkadaşım.
Jake!
Jake!
Welcome to the fucking party, Jake!
Partiye hoşgeldin, Jake!
Hey, you're the quiet guy in the back seat, Jake.
Hey, sen ortadaki sessiz çocuksun, Jake.
Well, Jake, it's so interesting,'cause I feel like there...
Bu garip çünkü.
- Hey, Jake.
- Hey, Jake.
- No, Jake, Jake!
- Hayır, Jake, Jake!
Come on, Jake!
Hadi ama, Jake!
- Hi, Jake.
- Selam, Jake.
Hey, Jake, man, I'm sorry, all right?
Hey, Jake, adamım, üzgünüm tamam mı?
- All right, go get'em, Jake.
- AHaydi, Jake, bitir şunları.
Here we go, Jake.
İşte başlıyoruz, Jake.
I already told you, Jake, this ain't high school, man.
Sana zaten söylemiştim, Jake. Burası artık lise değil.
Yeah, Jake.
Evet, Jake.
Hey, Jake, you're still not saying where that party is.
Hey, Jake, partinin hala nerde olduğunu söylemedin?
Jake's got a big party tonight.
Jake akşam büyük bir partiye gidecek.
- Jake!
- Jake!
- I'm Jake.
- Ben Jake.
Oh, God, Jake!
Oh, Tanrım, Jake!
Enough with that, Jake here Just a chill dude
Enough with that, Jake here Just a chill dude
I gotta call you back, Jake.
Seni arayacağım, Jake.
Hi, Jake.
Merhaba, Jake.
- Listen, Jake, I can't.
- Dinle, Jake, yapamam.
Don't be like that, Jake.
Öyle olma, Jake.
That's really sweet, Jake.
Bu çok tatlı Jake.
Jake, please.
Jake, lütfen.
My old friend J Feathers is, uh...
Eski dostum Jake Feathers...
I'd like that, Jake.
Bak o iyi olur, Jake.
Get Jake Coburn in legal.
Avukat Jake Coburn'u bul.
The other day Anne was in the house and she was cleaning up. She looks into the backyard and there's Jake running around.
Günlerden birinde, eşim Anne evde temizlik yaparken arka bahçeye baktığında, Jake'i etrafta homurdanarak koştururken görmüş.
And he turns around, he's eating a leaf and he goes, "my name isn't Jake!"
Ağzında bir yaprakla arkasını dönüp "Benim adım Jake değil." demiş.
But then Jake comes along. He changes everything, you know?
Ama sonra Jake doğdu ve her şey değişti.
Whereas before we'd just fly off the handle, just say stupid things, not speak to each other for days, but then Jake, you know, he set us straight.
Oysa eskiden kontrolümüzü kaybedip birbirimize aptalca şeyler söylerdik. Günlerce konuşmadığımız olurdu. Ama Jake'in doğumu ilişkimizi düzeltti.
And you... you've gotta call Jake, man.
Sonra da oğlun Jake'i aramalısın, dostum.
Jake.
Jake mi?
- I need a phone to call Jake.
Jake'i aramak için bir telefona ihtiyacım var.
Mike, will you tell Jake that I love him?
Pekala Mike, Jake'e, onu çok sevdiğimi söyler misin?
Hey, yo, Jake!
Hey, Jake!
Come on, Jake.
Hadi, Jake.
You must be the little redneck Jake found.
Jake'in bulduğu kızıldereli olmalısın.
What about Jake?
Jake nasıl peki?
- Jake is a power agent.
- Jake bizim en iyi satıcımız.
- That's what her and Jake came in.
- Jake ve o içerde demek ki.
Huh.
Ah, peki Jake.
She's like, " Jake!
Öylece koşturuyormuş.
Jake, what are you doing? "
Eşim de Jake'e seslenip "Ne yapıyorsun orada?" demiş.
Jake.
- Jake...