Keren translate Turkish
48 parallel translation
What?
Ne? Keren...
"Keren Kayemet" ( The land authority ).
"Keren Kayemet" ( Arazi Müdürlüğü ).
Zijn vrouw Johanna was 26 jaar en ze hadden drie kinderen. we ontmoetten elkaar verschillende keren die zomer en waren het nooit met elkaar eens.
Eşi Johanna 26 yaşında ve üç çocuk annesiydi o yaz birkaç kez karşılaştık ama hiç yüz yüze gelmedik
Here's Karen at the Health Desk.
Sağlık stüdyomuzdan Keren karşımızda.
Everyone get up and join Michael and Keren on the dance floor!
Herkes dans pistinde Michael ve Keren'e eşlik etsin!
My wife, Keren.
Bu eşim Keren.
- Keren.
- Keren.
Keren, Father is back.
Keren, baban geldi.
Keren, this is Avinoam.
- Keren, bu Avinoam.
Do you love your family, Keren?
Aileni seviyor musun, Keren?
Keren, he's your father.
- Keren, o senin baban.
Keren.
- Keren.
- Keren, come out.
- Keren, çık dışarı.
- Keren.
- Keren!
Again you bet?
Yoksa sen ve Keren yine bahse mi girdiniz?
This is Keren Campbell.
Bu Keren Campbell.
The word "Keren" referring to horns in Hebrew has a parallel meaning, and comes from the same word origin as "Koran".
Boynuzları kasteden "Keren" kelimesi ibranice paralel bir anlama sahiptir ve "Kur'an" ile aynı kökten gelir.
except for karen's guardian angel!
keren'ın koruyucu meleği dışında tabii!
I'm going to hear Keren Ann.
Keren Ann'i dinleyeceğim.
It's disgusting, Keren.
Bu iğrenç, Keren.
Keren, get me Bill Keller at The New York Times.
Keren, bana New York Times'dan Bill Keller'ı bul.
Osnat Handelsman-Keren, Diana Elbaum, Sebastien Delloóe
Osnat Handelsman-Keren, Diana Elbaum, Sebastien Delloye
- Keren! - Like a lamb to the slaughter.
- Kuzuya döndü resmen.
We'll make it fit'ee, Keren.
Yaşanır hale getiririz Keren.
Keren, she do have finer tastes than I can easy stretch to.
Keren'ın kolay karşılamakta zorlanacağım talepleri var.
You see, Keren...
Gördün mü Keren?
There's talk of Keren and Dwight.
Keren ve Dwight hakkında söylentiler var.
You look weary, Mark. Keren.
Bitkin görünüyorsun Mark.
She do have me up all hours, mending the roof.
Keren yüzünden. Çatıyı tamir edene kadar beni uyutmadı.
This must stop, Keren, this coming here.
Bu sona ermeli Keren, buraya gelmen...
Keren, you and I know it would not be just the once.
Keren, bir defayla kalmayacağını ikimiz de biliyoruz.
Keren?
Keren?
I loved ye, Keren.
- Evet. Seni sevdim Keren.
Keren...
Keren...
Don't ye fool with me, Keren.
Benimle dalga geçme Keren.
Wake up, Keren.
Kalk, Keren.
Oh, no. Keren!
Hayır, Keren!
And Keren?
Ya Keren'i?
Keren's is there already.
Keren'a bulaştı bile.
Is it true about Keren?
Keren'a olanlar doğru mu?
Since Keren's death, you take no care of yourself.
Keren öldüğünden beri kendinle ilgilenmedin.
The girl I fell in love with, Keren Daniel, she too was a patient of mine and though her death was not at my hands, it is on my conscience.
Aşık olduğum kız, Keren Daniel da benim hastalarımdan biriydi. Ölümü benim elimden olmadıysa da vicdanımı rahatsız ediyor.
And besides, I owe it to Caroline to start afresh, in a new town, where my history with Keren is unknown.
Ayrıca, Caroline'a, Keren ile olan geçmişimin bilinmediği yeni bir kasabada, yeni bir başlangıç borçluyum.
"Keren Daniel, wife of Mark, aged 22".
"Keren Daniel, Mark'ın karısı, 22 yaşında".
Oh. So what, Keren?
- Ne olmuş yani Keren?