English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ K ] / Kerosene

Kerosene translate Turkish

345 parallel translation
Nothing like a good kerosene flavor on a steak.
Gazlı biftek gibisi yok.
We toured the kerosene circuit on a show called Daniel Boone on the Trail.
Daniel Boone Takipte isimli gösterimizle tura çıkmıştık.
The ones you soaked with kerosene and dropped a match on.
Gazyağı ile ıslatıp kibritle yaktığın talaş.
Yes, it ought to. Tastes like it had kerosene in it.
Tadı gazyağı gibi.
The kerosene stove exploded.
Gazyağı sobası patladı.
- No, it's a kerosene stove.
- Hayır, gazyağı sobası.
We got lots of kerosene and we could...
Bolca gaz yağımız var. Bunlarla..
What about throwing kerosene on it and setting it on fire?
Gaz yağı atıp ateşe versek?
- This ought to be enough kerosene.
- Bu kadar gaz yağı yeterli.
You said you were gonna use kerosene again.
Tekrar gaz yağı kullanacağımızı söylemiştin.
And we're out of kerosene.
Ayrıca ocağın ispirtosu da bitmiş.
Kerosene to burn the infected huts when they become empty.
Karantina bulaşan kulübeler boşalınca onları yakmak için gazyağı.
You're almost out of kerosene.
Zaten gazyağı bitmek üzere.
Went in to town to get some kerosene.
Gazyağı almaya kasabaya gitti.
You get the kerosene, Ben?
- Gazyağı aldın mı, Ben?
Then bring some mustard oil, some kerosene and some spices
O zaman biraz hardal yağı, biraz gaz yağı ve biraz da baharat getir.
WELL, THEY'LL STOP SINGING! GO TO THE FEED STORE. GET KEROSENE, LOTS OF IT.
Git gazyağı bul ve kasabanın her yerine dök!
There's nothing wrong with kerosene lamps.
Gaz lambalarının nesi kötü?
I was raised on that smell of gasoline around me... coal oil, kerosene, anything that'd burn.
Etrafımda gaz kokusuyla büyüdüm kömür yağı, gazyağı, yanan her şey.
I see you brought the kerosene.
Gördüğüm kadarıyla gazyağını almışsın.
I'd like that tin of kerosene back, Blaise.
O gazyağını geri alayım Blaise.
I hear kerosene is the fastest way to burn up a wagon.
Gazyağının bir arabayı yakmak için en hızlı yol olduğunu duydum.
Don't touch that kerosene.
O gazyağına dokunayım deme.
Lily splashed a can of kerosene, came running up all on fire.
Lily adamın yüzüne içki atıp, yukarı doğru kaçmaya başlamıştı.
Well, first the boys will need some kerosene.
Tamam, öncelikle, bu çocukların gazyağına ihtiyacı var.
Oh, your friend Blackie, he left a jug of kerosene and a package under our porch.
- İyi akşamlar beyler. - İyi akşamlar.
- For kerosene.
- Kerosin almaya.
Tomorrow you get some kerosene and see where they come out of the wall.
Yarın gaz al ve gidip duvarın neresinden çıktıklarını bul.
All you have to do is sponge down with a little kerosene.
Tek yapmanız gereken birazcık gaz yağını süngerle sürmek.
May as well will bring out that kerosene.
Gazyağı dışarı çıkarılacak.
Make sure there's enough kerosene on that barricade.
Barikatın üstüne yeterince gazyağı döküldüğünden emin olabilirsin.
I got a boat, I got kerosene, matches, firecrackers, two swords und this flag, but I ain't got no salt!
Gaz yağım, kibritlerim, ateşim, iki kılıcım ve bu bayrak var, ama hiç tuzum yok.
- Because of the smell of kerosene?
- Gazyağı kokusunudan mı? - Huh.
There's a big can of kerosene down there.
Aşağıda büyük bir gazyağı tenekesi var.
He wanted to borrow some kerosene.
Biraz ödünç gazyağı istedi.
It's kerosene.
Şimdi, kerosen var.
It's got glass windows and brooms and kerosene lamps.
Fakat onun dışında her şeyi var, cam pencereleri, süpürgeler, gaz lambası.
You see, Fedya, now that we have no kerosene, no salt, no matches,
Görüyorsun, Fedya, şimdi hiç gazyağımız kalmadı, tuz yok, kibrit yok.
Took with him two kerosene lamps with glass from our theatre.
Bizim tiyatrodan iki adet gaz lambası aldı.
Listen, a molotov is a mix of petrol and kerosene, a radical white man is a mix of chat and shit.
Sen, beni dinle, molotov kokteyli petrol ve kerosenin karışımıdır, radikal beyaz adam ise gevezeleğin ve bokun.
I'll buy a kerosene burner.
Gazyağı sobası alacağım.
No. Two gallons of kerosene.
İki... galon gazyağı.
With kerosene cans against flame-throwers?
Gaz tenekelerine karşı alev püskürtücüleri ile mi?
I'm not in the habit of throwin'kerosene on a fire.
Ateşe körükle gitmek gibi bir huyum yoktur.
We've been gettin'up before light since we was five. Work all day then go to sleep because we couldn't afford kerosene.
Bizim üçümüz beş yaşından beri arkadaşız eski günlerde karanlıktan korkmamak için birlikte uyurduk.
Smells like kerosene.
Gaz gibi kokuyor.
Sam, look at this old kerosene lamp.
Sam, şu eski gazlı lambaya bak.
Nope. Anything that could blow up, like gasoline, kerosene, uh, fabric cleaner?
Patlayabilecek herhangi birşey gaz, kerozen, temizleme sıvıları gibi?
Mom, the kerosene stove is smoking.
Soba tütüyor, anne.
The kerosene is bought for my money, too.
Bu gazyağı da benim paramla alındı.
We must go to sleep. Kerosene run out.
Yatma zamanı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]