English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ K ] / Kilter

Kilter translate Turkish

43 parallel translation
Things get out of kilter, have to be adjusted.
Bozulan şeyler düzeltilmek zorundadır.
Initially the gas plays tricks with the behavioral centers, throwing the entire emotional balance out of kilter.
Gaz başlarda sadece davranış merkezlerinde oyun oynuyor. Tüm duygusal dengeyi alt üst ediyor.
Throws my hips off-kilter.
Kalçamı çıkartabilirmiş.
Throws your hips off-kilter.
Kalçanı çıkartabilirmiş.
So if I seem a little off-kilter to you two... it's par for the course.
Yani eğer ben ikinize de bu testte işe yaramaz gözüktüysem sebebi bu yüzdendir.
A full moon turns everything off-kilter it turns everything upside-down.
Dolunayda herşey düzeninin dışına çıkar, herşey alt-üst olur.
OK, zero kilter.
Tamam, arızalar!
Feels off kilter. Try it, Joey.
Dene Joey.
I get that you're a little off-kilter.
Biraz abartıcı olduğunu anlıyorum.
Every 3-10 years conditions in Galapagos get seriously out of kilter
Her 3 ila 10 yıl arasında Galapagos'daki şartlar ciddi anlamda bozuluyor.
He thinks there's something off-kilter going on out here.
Dışarıda yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünüyor.
Oh, it kind of means off-kilter, in case you were wondering.
Bir dengesizlik vardı yani. Eğer merak ediyorsanız.
Named after the greek god Of the sky, Uranus has the most Off-kilter axis of any planet In the solar system. At an angle of 98 degrees,
Yunan gökyüzü tanrısından ismini alan Uranüs, 98 derecelik açısıyla Güneş sistemindeki en eğri eksene sahip gezegendir.
It's off kilter.
Olay kontrolden çıktı.
You're not the only one who met somebody that knocked their world out of kilter.
Birinin hayatlarına girip düzenini mahvettiği tek kişi sen değilsin.
Cardiff has an epidemic of missing persons, totally out of kilter with any other comparable city.
Kıyaslanabilir herhangi bir şehirle karşılaştırdığımızda Cardiff'in kaybolan insanlarla ilgili engellenemez bir hastalığı var.
I understand it's a lot of names, but I need you to try to remember faces, voices, anyone who was off-kilter at all.
Biliyorum çok fazla isim var, ama istediğim yüzlerini anımsamaya çalışmanız, seslerini iyi çalışmayan herhangi birini.
That's why you're always off kilter after two punches.
Bu yüzden her zaman iki vuruştan sonra iyi çalışmalısın.
But in this kind of an off kilter kind of way where one minute she could be talking about the strategic value of Nice in WWII And the next she's telling me that Carey Grant dropped acid.
Ama Jen bir dakika öncesinde Nice'in İkinci Dünya Savaşı'ndaki öneminden bahsederken sonrasında Carey Grant'in LSD kullandığını söylüyor.
I'm just feeling very off-kilter these days.
Son günlerde dengem bozuldu.
Little off-kilter, kind of dangerous.
Biraz dengesizleşti ve tehlikeli bir hale geldi.
His teacher feels that he is a bit out of kilter.
Öğretmeni çocuğun dengesinin biraz bozulduğunu söylüyor. Evet, onunla konuştum.
So it's not that I'd rather go to a party that infinitely heightens my sense of being out of kilter with the rest of the world, it's just that Alison is sort of the fittest girl I've ever met
Gitmek istememin sebebi diğer insanların eğlenip iyi vakit geçirmesine katılmak isteyişim değil. Gitmemin tek sebebi Alison'ın tanıdığım en taş hatun olması.
But if the drum gets off-kilter, it wobbles.
Fakat aradaki dengeyi tutturamazsan, makine bocalamaya başlar.
They filmed with tilted camera angles to render things off kilter.
Eğik kamera açıları kullanarak işleri rayından çıkarırlar.
Indeed everything is out of kilter.
Sahiden... Sarayda doğru düzgün hizmet veremiyorlar.
one lower than the other. It throws the rest off kilter.
Birisi diğerinden daha aşağıda, bütün düzeni bozuyor.
If we don't, the beam could go off-kilter, cut a swath across Boston.
Yoksa ışının balansı bozulur ve Boston boyunca bir kesik oluşur.
This sledgehammer is probably just a tad off-kilter.
Balyozu muhtemelen eğri tutmuşsundur.
I'm all out of kilter.
Dengem iyice bozuldu.
Something's out of kilter.
Bir şey düzensiz.
You sound a little bit out of kilter.
Sesin biraz tuhaf geliyor.
The best way to knock your opponent off-kilter is to make him uncertain about the people he trusts most.
Rakibini dengesiz yakalamanın en iyi yolu güvendiği insanlardan şüphe duymasını sağlamak.
You thought you could get Guster off kilter by getting him close to a dead body and that would soften the blow.
Guster'ı bir cesede yaklaştırarak, balansını bozarsan etkisini hafifleteceğini düşündün.
His personality's a little off-kilter today.
- Bugün kişiliği azıcık dengesiz.
Sometimes I feel that the seasons are all out of kilter.
Bazen mevsimlerin hepsinin dengesinin bozulduğunu hissediyorum.
What I think it is, is that everyone has been a teenager, and... we all know how out of kilter it makes you.
Düşündüğüm şey, herkes genç olmuştur. Ve sizi ne denli dengesiz kıldığını hepimiz biliriz.
Jack, uh, he said that he was a little off-kilter recently, but he would never do something this reckless, right?
Jack, uh, son zamanlarda biraz dengesiz olduğunu söylemişti, böyle dikkatsizce bir şeyi yapmış olamaz, değil mi?
Yup, she's off-kilter.
Evet, ayarı bozulmuş.
I know that dave can be a little off kilter, But he's harmless. Is he?
- Dave'in biraz dengesiz olabildiğini biliyorum ama zararsızdır.
The curtains were retied, dining room table was slightly off kilter.
Perdeler yeniden bağlanmış, yemek masasının da dengesi hafif bozulmuştu.
Is it gonna bug you guys if I do some off-kilter commentary?
Bu sizi rahatsız edecek mi? Biraz kilterli yorum yapabilirsem?
That may throw things off-kilter.
- Önemli değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]