Knead translate Turkish
45 parallel translation
"'I am all you knead
"Ben sana yeterim."
"'I am all you knead
" Ben sana yeterim.
look as knead the expensive!
Arabamı ne hâle getirdin.
So we'll knead this into one block wrap it in gauze, and it'll look like it!
Bunu karıştır, yeniden biçimlendiririz. Böylece köy yağı biçimini alır.
# Everything you knead is dough
# Yoğurduğun her şey hamur #
I knead the script according to a fixed purpose! In the end,
Senaryoyu belirli bir amaca göre yoğuracağım.
I need to knead my muscles...
Kaslarımı çalıştırmalıyım...
You gotta mix up the drinks and mix up the food... and knead'em around... and not let everything float off in the interim.
İçeceği ve yemeği karıştırıp.. ... yoğurmak zorundasınız çünkü. Ve yaparken içeriyi batırmamaya dikkat etmelisiniz.
First, knead the dough.
İIk baştan hamuru eziyoruz.
First, knead the dough.
... karşınızda Melbourne'un sevilen usta aşçıları...
Or, "Arlene... you should knead your dough some more."
Ya da, "Arlene, hamuru biraz daha yağursaymışsın."
You're supposed to knead the bread today...!
Bak, ben senin gibi maaşlı eleman değilim.
Don't wear yourself out, I'll knead the rest. I'm not tired!
Yeter yorma artık kendini, kalanını ben yoğururum.
Now quit picking your nose and knead that dough!
Artık burununu karıştırmayı bırak da hamuru yoğur!
Make a ball of your lies and knead them with tears
Bir top yap yalanlarınla yoğur onu gözyaşlarınla
I have people with which to lose track! There's only bread that Knead devil...
Neyse, bazı insanlar böyle yapıyor işte.
" I ate the bread that the devil knead.
Bir yukarı, bir aşağı. Kendimi Şili'li olarak tanıttım.
I must knead it proberly....
Uygunca yoğurmalıyım...
It makes it harder to knead the dough.
Hamurun mayalanmasını daha da zorlaştırır.
I knead it fine... until it is like a peeled egg.
Sonra kıvama gelene kadar iyice yoğuruyorum
I knead it fine Until it is like a peeled egg Smooth, translucent, and soft
İyice yoğuruyorum yumurta zarı gibi düzgün şeffaf ve yumuşak olana kadar.
.. I want a grinder, I can't knead dough..
Camasir makinesi. Cünkü elbise yikamaz.
I was trying to knead the idea slowly... gradually, give more information as I go along.
Bu fikri alıştıra alıştıra söylemeye ve ilerledikçe bilgi vermeye çalışıyordum.
You're supposed to knead the dough, nora, not throttle it.
- 8 kelime, 40 kaldı.
You can knead in the evening.
Akşama ovabilirsin.
That'knead'isn't what I meant...
Bu'ovmak'yok anlamına geliyor...
The tidal forces of Saturn... squeeze and knead this tiny moon... and create heat at its core.
Satürn'ün gelgit kuvvetleri, bu küçük uyduyu sıkıştırıp çekiyor ve çekirdeğinde sıcaklık yaratıyor.
I'll knead your needs any time, love.
Senin ihtiyaçlarını her zaman karşılarım, canım.
With bad yeast, you can knead away, it won't rise.
Maya kötü olunca, istediğin kadar yoğur, kabarmaz yine de.
I'd let her knead my dough, if you know what I mean.
Harika! Kesinlikle bir rol model!
And it's really better for the circulation if you knead the arches with your thumbs.
Başparmağınla tabanını ovarsan, kan dolaşımı için sağlıklı olur.
Can you knead my buttocks with your toes?
Ayakucunla taşaklarımı ovabilir misin?
Roll it, knead it
# Yuvarla, yoğur
You knead and boil it to make dumplings.
Hamur tatlısı yapmak için yoğrulup haşlanır.
You can't even knead the dough properly..
Doğru düzgün yoğuramıyorsun bile.
You peel the cabbage, while I will knead the dough.
Ben hamur yoğururken sen de lahanayı soy.
Knead the dough properly.
- Hamuru doğru düzgün yoğursana.
I'm talking about the dough you knead.
Kazanacağın paradan bahsediyorum.
What? - He'll sit at home and knead dough!
Evet, duydum.
You can chop, mix, slice, shred, knead, blend, puree.
Doğrayabilir, karıştırabilir, dilimleyebilir, parçalayabilir yoğurabilir, harmanlayabilir, püre haline getirebilirsin.
You dorft knead the paste, you simmer it dovvn, OK?
- Ezmeyi yoğurma. Sadece soğut tamam mı?
Knead it, knead it!
Yoğurun, yoğrun!
Knead it like you knead a bitch's ass.
Yoğurun Seni orospu kıçını yuvarlar gibi.
You, in turn, do not knead mine. My trade is my personal secret.
Karşılığında benim gelirim de sizi ilgilendirmesin.
Helping to knead dough? No thanks!
Ekmek konusunda yardım etmek mi?