Knit translate Turkish
643 parallel translation
I failed, so I'll knit new ones for you
Kaybettim, öyleyse sana yenilerini öreceğim.
I think I'll knit socks for you.
Sana çorap öreceğim.
I can always learn to knit, and Ripley'll print my picture.
Örgü örmeyi öğrenebilirim, Ripley de resmimi basar.
Maybe you'd like to sit down and knit them eight little sweaters to remember you by.
Seni hatırlamaları için oturup sekiz tane kazak da örmek istersin belki.
Meanwhile, I knit shoes for the baby, if he's capable of making one.
Ben bebeğe patik örerken. Keşke bir tane yaptırabilse!
- And knit and –
- Örgü örebilen ve -
- So, I just sit and knit.
- Ben de oturup örgü örüyorum.
Only, with me around, you wouldn't have to knit.
Benle olsan örgü örmezsin.
- I'll knit you something.
- Senin için bir şeyler öreceğim.
Well, what do you want me to do, learn to knit?
Ne yapmamı istiyorsunuz bir şeyler örmeyi öğrenmemi mi?
And when I come back we'll sit and knit in the evenings.
Geri döndüğümde ise oturup örgümüzü öreriz.
Maybe you'd like to sit down and knit them seven little sweaters to remember you by...
- Belki seni hatırlamaları için onlara bir kazak da örersin.
- Knit me a muffler?
- Bana atkı örecek misin?
The bones wouldn't knit.
Ve kırık kemikler kaynamadı.
Yes, sir. I knit and sew.
Evet efendim. örgü örer ve dikiş dikerim.
Knit doilies and make leather handbags.
Dantel örüp deri çanta yapacağım.
The broken rancor of your high-swoln hearts... but lately splinted, knit and joined together... must gently be preserved, cherished and kept.
Kabaran yüreklerinizle parçalanan ilişkiniz daha yeni tutturuldu, dikildi ve kaynadı. Şimdi ona dikkat ve ihtimam göstermek, iyi bakmak gerekiyor.
"Knit one, purl one"... and I came over to see what she was doing.
Bir ters, bir düz... Ne yaptığını görmek için yanına gittim.
I cook, I knit, I read.
Pişiriyorum, örüyorum, okuyorum.
"Yarn over, two together, knit three."
İki atla, üç ör.
Yarn over. Two together. Knit three.
İki atla, üç ör.
I don't know much about medicine but if that leg isn't set properly, it'll knit the way it is.
Tıptan pek anlamam... ... ama bu bacak düzgün yerleştirilmezse böyle kaynar.
We have to avoid loss, be close-knit and fast.
Kayıpları önlemek zorundayız, sıkı sıkıya bağlı ve hızlı olmalı.
You see, we weren't exactly a closely-knit family.
Anlarsınız ya, aile bağlarımız pek sıkı değildi.
Look, Chuck. Look at this sweater Granma knit.
Büyükannenin ördüğü şu kazağa bak.
Sleep well, Aunt Lily, and knit up the raveled sleeve of care.
İyi uykular Lily Teyze.
- If I wore green knit gloves
- Aslında benim yeşil örgü eldivenim vardı...
I'll cook for you, I'll serve you tea in the afternoon, I'll knit you sweaters.
Sana yemek yaparım, öğleden sonra çayını hazırlarım ve sana kazak örerim.
She's gonna make tea for him, knit him sweaters.
O da ona çay yapacak, kazak örecek.
If he'd fractured his skull, something to knit the bones together?
Eğer kafatası kırılmış olsaydı kemikler birleşmez miydi?
You knit and I'll read.
Sen örgü ör ve ben de okuyayım.
Uh... I don't know how to knit.
Ama ben örgü örmeyi bilmem ki.
Well, then you read and I'll knit.
Tamam, o zaman sen oku, ben öreyim.
Knit one, purl two. Mm.
Bir düz, iki ters.
- You knit one and you purl two.
- İki ters bir düz.
That scarf you knit for me...
Bana ördüğün atkı...
Knit or solid?
Dantelli mi yoksa düz mü?
Knit.
Dantelli.
Wait a second. Carol, look, we're a close-knit group of people.
Bir saniye bekle Carol, biz çok yakın arkadaşlarız.
-'Sounds pretty dull.'-'I just sit and knit.'
- Çok sıkıcı. Ben de öyle oturuyorum.
How will the sun make the bones knit?
Güneş görmeden, kırık kemik nasıl kaynarmış?
Do the bones knit decently?
Kemikleri kaynadı mı?
Let Your Highness command upon me to the which my duties are with a most indissoluble tie forever knit.
Majesteleri nasıI buyuruyorsa. Size asla çözülmez bir bağla bağlıyım.
I'll ask Sunny to knit me some.
Sunny'den bana birkaç çorap örmesini isteyeyim bari.
''You mustn't knit your brow, You should have known by now
" Sakın kaşlarını çatma, Bunu çoktan anlamalıydın
''You mustn't knit your brow, You should have known by now
" Kaşlarını çatma, aklını başına topla
I sew, I knit. I model for one of the stores... so I can have things to wear.
Bir mağazaya modellik yapıyorum.
Say, when are you going to knit me a pair of socks?
Söyle bakalım, bana ne zaman bir çift çorap öreceksin?
Stay home and knit? It's not my fault.
Bu benim hatam değil.
- Green knit gloves.
- Yeşil örgü eldivenle.
Knit some more and get money for the machine. - Sadako.
Konuşun.