Kray translate Turkish
324 parallel translation
Have you heard the one about the young lady of Bulgar?
Genç Bulgar kadınlı fıkrayı duydun mu?
When I first heard this joke, I laughed myself sick.
Bu fıkrayı ilk duyduğumda gülmekten yerlere yıkıldım.
They do that to everyone when they know the joke.
Fıkrayı bildiklerinde herkese böyle yapıyorlar. Üzülme.
How would they all have known that joke?
Nasıl olur da hepsi birden bu fıkrayı bilebilir?
I don't know if I'll have the strength to deliver it.
Gidip fıkrayı vermeye takadım kalacak mı, bilmem.
Just lost a little weight getting that joke, that's all.
O fıkrayı elde edene kadar biraz kilo verdim, o kadar.
That crook stole a joke that I wrote yesterday for $ 1,000, for a dress manufacturer in Miami.
Bu sahtekar, dün Miami'deki bir konfeksiyoncu için 1.000 Dolar'a yazdığım fıkrayı çalmış.
- Where did you get the joke?
- Bu fıkrayı nereden buldun?
I have to ask you to tell me from whom you bought this joke, or you're out of this show.
Bu fıkrayı kimden aldığını söylemek zorundasın, yoksa şovdan atılırsın.
- He bought the joke.
- Fıkrayı satın aldı.
I promise we won't use it.
Söz, bu fıkrayı kullanmayacağız.
- Hey! Have you heard this joke before?
- Bu fıkrayı daha önce duydun mu?
I was just telling her the joke...
Sadece ona şey hakkındaki fıkrayı...
So, this reminds me of a little joke.
Bu bana kısa bir fıkrayı anımsattı.
Have you ever heard that old belly-twister, uh, about the Siamese twins?
O fıkrayı duydun mu? Şu göbek dansçısı. Siyam ikizleriyle ilgili olan.
In a few moments he will think of the funniest joke in the world... and as a result he will die laughing.
Birazdan dünyadaki en komik fıkrayı düşünecek ve sonuçta gülmekten ölecek.
Squad, tell the joke!
Asker, fıkrayı anlat!
The joke.
Fıkrayı.
I know the same joke, but with vetinarians.
Bu fıkrayı duymuştum, fakat veteriner hakkında.
That's the third time he's told that joke tonight.
- Bu fıkrayı üçüncü defa anlatışı!
- The joke.
- Fıkrayı.
You know that old joke, how you can tell when a junkie is lying?
O eski fıkrayı bilirsin, eroinmanın yalan söylediğini nasıl anlarsın?
Have you heard the latest one about the Jew, the Catholic and the colored boy who went to heaven?
Şu son fıkrayı duydun mu? Hani cennete giden Yahudi, Katolik ve zenci çocukla ilgili olanı?
He told that joke last week.
O fıkrayı daha geçen hafta anlatmıştı.
Would you let me tell thejoke?
Fıkrayı anlatmama izin verecek misin.
I'mjust telling you thejoke.
Ben sadece fıkrayı anlatıyorum.
- Tell thejoke.
- Anlat fıkrayı.
Curnow, have you heard the one about the marathon runner and the chicken?
Curnow, maraton koşucusu ile tavuk hakkındaki fıkrayı bilir misin?
You do that joke?
Bu fıkrayı anlatıyor musun?
He's heard that joke many times.
Daha önce o fıkrayı çok duymuş.
No, I haven't heard that one.
Hayır ben o fıkrayı duymadım.
Did I tell you my joke about the three sheepherders?
Size üç çobanla ilgili fıkrayı anlattım mı?
I just remembered a joke that my son told me.
Oğlumun anlattığı bir fıkrayı hatırladım.
- Come on, get the joke straight.
- Haydi, anlat şu fıkrayı. - Sus.
- Hey, Eli! You just missed a good one.
Harika bir fıkrayı kaçırdın.
That joke?
O fıkrayı?
- Do tell us your hilarious joke. - Okay.
- Şu harika fıkrayı anIat bakal ım.
You told like 50 million people, and you can't tell me?
50 milyon insana anlattın o fıkrayı. Bana neden anlatmıyorsun?
Do you want to hear my Fox Force Five joke?
Fıkrayı anlatayım mı?
Did I tell you the one about the two old boys pissing off the bridge?
Köprüden aşağı işeyen iki ihtiyarla ilgili fıkrayı anlatmış mıydım?
He told you the story once before.
Bu fıkrayı daha önce anlatmıştı.
I have to explain every joke to you three times and you still don't get it!
Sana her fıkrayı 3 kere anlatmak zorunda kalıyorum ama sen yine de anlamıyorsun!
If I told it in a room of people, you'd be the only one not laughing.
Çok iğrenç. Hayır, komik. Bu fıkrayı bir oda dolusu insana anlatsam, orada gülmeyen tek kişinin sen olacağına bahse girerim.
- I think I've heard this joke.
Bu fıkrayı biliyorum ben. Hayır.
Oh, hey, sweetie. Tell them that joke you told down at McGinty's. - No.
Onlara McGinty'de anlattığın fıkrayı anlat.
When she told it, I did an honest-to-God spit take.
Fıkrayı anlatınca neredeyse püskürüyordum.
You know, Sherry, actually, I think we've both heard this joke.
Sherry, bu fıkrayı biliyoruz bence.
I like this opening joke you wrote.
Açılış için seçtiğin fıkrayı beğendim.
"How could you tell a joke like that at a time like that?"
"Böyle bir zamanda bu fıkrayı nasıl anlatabiliyorsun?"
But I kept him tell because I thought it was a good joke.
Fıkrayı anlatmaya devam ettim çünkü ona bayılıyordum.
Anybody feel they could use that kind of joke?
Böyle bir fıkrayı kullanabileceğini düşünen var mı?