English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Let's go in here

Let's go in here translate Turkish

175 parallel translation
Let's go in here.
Buradan içeriye girelim.
Here's the funniest angle of it all. Soon as Nick frames Paul Madvig, he'll let The Observer go bankrupt. You see, he doesn't want to be a publisher.
En tuhafı da şu Paul Madvig'e attığı iftiradan sonra Nick "The Observer" in iflâsını isteyecek.
Now let's go in here to the express office, sheriff.
Şimdi şu nakliye şirketinin ofisine girelim Şerif.
Let's just go back in here and you can watch the television.
Buraya dönelim sen de televizyon izleyebilirsin.
Let's go in here where we can be alone.
Şurada baş başa konuşabiliriz.
Let's go in here! - Check!
Çabuk şuraya gir!
Please let us go.... it's terrible in here....
Lütfen, bırakın gidelim. Burası korkunç bir yer.
Someone played a joke on me here last night, But let's go in anyway.
Dün gece burada birisi bana bir şaka yaptı ama neyse içeri girelim.
Let's go in here.
İçeri geçelim.
Let's go in here and talk about it.
Hadi şuraya girelim ve bunu konuşalım.
Let's go in here.
Bu tarafa geçelim.
Hey, let's go in here. They've got wild things.
Şuraya bir bakalım, çılgın şeyler satıyorlar.
Come on. Let's go look in here.
Haydi, gidip bakalım.
That's why you deliberately let Zhu Qi Qi go in order to lure me here
Demek o yüzden Zhu Qi Qi'i kullanıp... beni buraya çektiniz
Let's see what's in here. Here we go.
Bakalım ne varmış.
Fire'em in here. Let's go.
Şuta boğalım şunu Bombalamaya başlıyoruz.
Let's meet here at 12 : 00 and go to the game in my car.
12 : 00 burda buluşalım maça benim arabayla gideriz.
Now, come on. I "m in here. Let" s go.
Haydi, ben buradayım, gelin.
Let's just go in my office here.
Ofisime gidelim.
In here. Let's go!
Burada.Hadi gidelim!
It's a little bit chilly in here. Let's go see what the radiator's doing. Let's go see what the radiator's doing.
Bakalım radyatörler ne durumda.
- Let's just go in here and talk, quietly.
Gel de şurda konuşalım.
Let's just go in your office here and look for them.
Ofisine gidip şunları arayalım.
Let's go get us some gear chip in for gas, and get me the hell out of here.
Gidip biraz malzeme alalım. Benzin için destek çıkın ve beni buradan kurtarın.
life is just totally unfair... if it hadn't been for pinky... he's really sweet, and he lives out here in siberia where I'll probably never got to see him again... dad won't even let me go outside,
Hayat hiç adil değil. Pinky olmasaydı... Çok tatlı bir çocuk ama artık onu bir daha asla göremem.
Let's go in here.
Gel.
Boys and girls at home and all our kids here in the gallery, let's go!
Evinden bizi seyreden ve buradaki tüm çocuklar, gidelim!
The wrong key bringing your lady in here. - Let it go.
Buraya hatununu getirmek yanlış seçim.
- Let's go in here.
- Şuraya geçelim.
Let's go in here to get some stuff.
Şuraya girip, bir şeyler alalım.
Let's go in here.
Hadi içeri girelim.
- Let's go in here.
- Haydi, buraya girelim.
Let's go in here.
- Yukarı gidelim. - Aferin, kızlar!
Now, let's just go in there, get him and get out of here.
Şimdi, içeri girip, onu alalım ve buradan gidelim.
We have 13 bodies in here. Let's go.
Burada 13 ceset var.
I don't know who's in charge here, but don't let him go!
Burada komuta kimde bilmiyorum, ama göndermeyeceğim!
Let's go in here for two minutes.
Yuh! Gel iki dakika takılalım.
Let's go in here.
Evet, şöyle devam edelim.
Umm, before we go further, if there's anybody here who has reason why Joel and Risa should not be joined in holy matrimony, let him speak now, or forever after hold his peace.
Devam etmeden önce ; Joel ve Risa'nın kutsal evlilik bağıyla bir araya gelmemesi için bir sebebi olan varsa, ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza dek sussun. Sussun...
Let's go in here.
- Tabii. Şöyle geçelim.
You have some kind of John Travolta disease? All right, children, let's just try to pretend there isn't a little boy in a huge plastic hamster ball here and go on with our studies.
Pekâlâ çocuklar, sınıfta dev bir hamster topuna konmuş küçük bir çocuk olmadığını farz etmeye çalışalım, ve dersimize devam edelim.
Let's go see what kind of tampons they have here in Las Vegas!
Hadi Kyle, gidip Las Vegas'da ne çeşit tamponlar varmış bakalım.
Let's go in here and see what jollies I can conjure up.
İçeri girelim ve ne tür tiplerle karşılaşacağımıza bir bakalım.
Go with me here, but let's say Mark walks into a hotel room... and he sees his wife naked, but it's not his wife... it's his naked sister-in-law, and he has sex with her.
Şunu düşünsenize, diyelim ki Mark bir otel odasına girdi ve karısını çıplak gördü, ama kendi eşi değil onun çıplak baldızı, onunla seks yaptı.
Let's go. You're telling me right now you have no problem with that area in here?
Bana şu bölgeyle ilgili bir derdim yok mu diyorsun?
- Let's go in here.
- Oraya girelim.
Let's go. That's the problem here in Oz.
Oz'daki problem de bu.
That's correct, sir. And let me just say the degree of professionalism that you are exhibiting here today will undoubtedly go in my report.
Şunu da belirtmeliyim ki bugün burada göstereceğiniz profesyonellik derecesi raporumda görünecektir.
Let's go back in here.
Gel buraya dönelim.
Come on, Bill, let's go. I don't see nothing in here I like.
Hadi sürtük gidelim hep yerde yatmayacaksın ya?
- Let's go in here.
- Haydi içeri girelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]