English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Let's not argue

Let's not argue translate Turkish

100 parallel translation
Let's not argue about it.
Bu konuyu konuşmayalım.
Gentlemen, let's not argue again!
Beyler, yine tartışmayalım.
Now, let's not argue about it.
Artık tartışmayalım, bu konuda.
Wipe your face and come back upstairs, and let's not argue anymore.
Hemen hazırlan ve yukarı gel. Bunu daha fazla tartışmayacağım.
Look, let's not argue.
Bak, lütfen tartışmayalım.
Let's not stand and argue about it.
Orada durup tartışmayın.
Let's not argue about it.
Bu meseleyi hiç uzatmayalım.
- Let's not argue.
- Tartışmayalım.
Eddie, look, let's not argue in front of people.
Dinle. Başkalarının önünde tartışmayalım.
Oh, let's not argue about it, will you?
Oh, bunu tartışmayalım, olur mu?
Lee, let's not argue, please.
Lee, tartışma. Lütfen?
Let's not argue.
Boşuna tartışmayalım.
Emily, I know you never thought I was any kind of a wife to Robert, but please, let's not argue here.
Emily, beni hiçbir zaman Robert'ın eşi olarak görmediğini biliyorum fakat lütfen, burada tartışmayalım.
Let's not argue.
Kavga etmeyelim.
Let's not argue about it, let's go study it.
Bunun hakkında tartışmayalım. Gidip çalışalım.
Let's not argue between ourselves, it's not about us now, if I'm not mistaken.
Aramızda tartışmayalım,... yanılmıyorsam, şu an konu biz değiliz.
Alright, let's not argue anymore
Tamam, tamam tartışmaya gerek yok!
And let's not argue about it.
Ve konuyu artık tartışmayalım.
Let's not argue.
Tartışmanın sırası değil.
Oh, let's not argue.
Neyse, tartışmayalım.
Let's not argue now, Sam.
Gene yakınmaya başlama, Sam.
Let's not bicker and argue about who killed who.
Kim kimi öldürmüş diye tartışmaya başlamayalım.
Now, Marcellus, let's not argue.
Marcellus, tartışmayalım.
Let's not argue for now if he has re-appeared
Gerçekten ortaya çıktıysa durum çok ciddi demektir
Let's not argue.
Tartışmayalım.
Let's not argue. Here, hold my hand.
Tartışmayalım.
Let's not argue...
Tartışmayalım.
Let's not argue anymore.
Daha fazla münakaşa etmeyelim.
Let's not argue any more.
Daha fazla tartışmayalım.
Let's not argue, okay?
Tartışmayalım, tamam mı?
Fine. How about looking for a good meal? Let's not argue.
Peki, o zaman iyi bir yemeğe ne dersin?
Let's not argue, OK?
Bir de tartışmayalım, tamam mı?
You had maybe one job to do. Watch a dead body. - Well, let's not argue about it.
Senin tek işin ölü bir adamı izlemek.
- Please, let's not argue at the dinner table.
Lütfen. Yemek masasında tartışmayın.
Let's not argue in front of them.
Kavga etmeyelim.
Let's not argue in public.
Kesin artık.
Honey, look, let's not argue here in Chicago's happiest park.
Hayatım, Şikago'nun en mutlu parkında kavga etmeyelim.
But let ´ s not argue, eh, Emma?
Artık tartışmayalım, Emma.
Then let's not stand here and argue.
- Öyleyse burada dikilip tartışmayalım.
Let's not argue anymore.
Artık hiç kavga etmeyelim.
Let's not argue about music.
Müzik hakkında tartışmayalım.
Let's not argue, I don't have the energy.
Tartışmayalım, yeterli enerjim yok.
Teddy, let's not argue.
Teddy, tartışmayalım artık.
Let's not argue over this.
Lütfen bunun için tartışmayalım.
Fine, let's not argue.
Hadi anne.
Let's not argue... Let's not argue...
Tartışmayalım, tartışmayalım.
- Let's not argue...
- Tartışmayalım...
Let's not argue, please.
Tartışmayalım, gözünü seveyim...
Let's not argue over a few blurry pictures
Bu fotoğraflar için bilgi istiyorum. Tartışmamıza gerek yok diye düşünüyorum.
I'm not in the mood to argue. Let's go.
Tartışacak havamda değilim.
Dad, let's not argue.
Baba ne olur kavga etmeyelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]