Livers translate Turkish
143 parallel translation
- Good for our livers.
- Ciğerlerimiz için iyi.
You start helping Dan with them cod livers.
Dan morina ciğerlerini temizliyor, işe ona yardım etmekle başla.
I'll tear their livers out.
Ciğerlerini sökeceğim.
I won't, but I've saved some chicken livers for you. Oh, you're an angel.
Evlenmeyeceğim, ama senin için biraz tavuk ciğeri ayırdım.
They're not gonna chop the livers anymore for you.
Senin için tavuk ciğeri doğramakla uğraşmayacaklarmış.
Pull and burst all your livers and lungs!
Çekin ve bütün ciğerlerinizi patlatın!
They nail their feet down, then force corn down their gullets through a funnel till their livers burst.
Boğazlarından bir boru sokup ciğerleri patlayana kadar mısırla besliyorlar.
But with oxen and wagons and farmers and town-livers, it's... It's a terrible chance.
Ancak bu öküzler ve arabalar, çiftçiler, şehir hayatına alışık insanlar için... çok riskli.
Snails, livers, ham, and offal!
Salyangozlar, karaciğerler, jambon, sakatat...
Bones, muscles, tendons, veins, arteries, kidneys, livers, hearts, stomachs, reproductive organs, nails, tongues, eyes, noses, nervous systems, the various reflexes...
Kemikler, kaslar, tendonlar toplardamarlar, atardamarlar, böbrekler, ciğerler, kalpler mideler, üreme organları, tırnaklar, parmaklar gözler, burunlar, sinir sistemleri çeşitli refleksler...
You can have a fine conversation with him if you talk about kidneys and livers.
Aslında hoş sohbet biri, eğer böbrek ve ciğerden bahsedersen.
Thirty-two livers of salts
On altı kilo tuz.
You'll drink less than I did... but I hope your livers are in good shape.
Beyler, benden daha az içeceksiniz ama yine de umarım karaciğerleriniz sağlamdır.
I'll pluck your livers and feed them to the kites!
Ciğerlerini söker akbabalara veririm.
They had this shaman. A skin whale stuffed with birds'livers.
Şamanlarına deriden bir balina diktirip kuş ciğeriyle doldururlardı.
Wrens'livers.
Çalıkuşu ciğeri.
- I've got wrens'livers, badgers'spleens...
- Çalıkuşu ciğeri, porsuk dalağı...
I've consumed enough booze to destroy a dozen healthy livers.
Bir sürü sağlıklı karaciğeri perişan etmeye yetecek kadar içki içtim.
Mr. Warbucks will eat your livers.
Bay Warbucks ciğerinizi sökecek.
All right, you chicken livers.
Pekâla, tavşan yürekliler.
Hates their guts and livers.
Onların ciğerlerinden ve bağırsaklarından nefret eder.
Ray, do you want'em to take your family, kidnap'em... tear their livers out and make some satanic pate?
Ailenin kaçırılıp. Organlarının ayrılıp sonra... satanik bir pastırma mı olmasını istiyorsun?
They gotta know Mario's gonna pull out their livers. I mean, you know...
Mario onların ciğerini söker, bunu biliyorlardır.
Ladies, we have one chicken livers and onions... with candied yams and collard greens ; and one Sylvia's world-famous talked-about ribs special...
Pekala bayanlar, bir tavuk ciğeri ve tatlı patatesli ve yeşillikli soğan halkaları bir Ünlü Sylvia Dünyası özel barbekü pirzola...
I also want hot hearts and livers.
sıcak sıcak kalp ve ciğerlerini yesem!
23 ribs, two livers, eight-chambered heart, double-lined neural pia mater.
23 kaburga, iki karaciğer, 8 odacıklı kalp, çift katlı sinir zarı.
And not only did they all come from healthy livers they all came from the same liver.
Ve yalnızca sağlıklı dokulardan değil aynı karaciğerin dokularından alınmışlar.
They're notorious for their extraction of terrestrial human livers, due to iron depletion in the Reticulan galaxy.
Reticulan galaksisinde demir tüketiminden dolayı insanların karaciğerlerini... -... çıkarmalarıyla ün yapmışlardır.
And what if the five livers could provide him sustenance for that period?
Ve eğer beş karaciğer bu dönemde gereken gıdayı sağlayabiliyorsa?
They're notorious for their extraction of terrestrial human livers due to iron depletion in the Reticulum galaxy.
Reticulan galaksisinde demir tüketiminden dolayı insanların karaciğerlerini... -... çıkarmalarıyla ün yapmışlardır.
Eugene Tooms is capable of contorting and elongating his body to gain access to victims so that he may extract the livers which provide him sustenance for the hibernation period of 30 years.
Belki bu sayede, kurbanlarına ulaşmaktadır. Böylece, kurbanlarının ciğerlerini çıkarıp, kendisini 30 yıl boyunca besleyebilecek olan gıdayı almasını sağlamış olabilir.
It will be sweet when I cut out your livers and roast them over an open flame.
Sizi doğrayıp ateşte ızgara ettiğimde çok harika olacak.
You never know how many livers you will need.
Ne kadar karaciğere ihtiyacın olacağını bilemezsin.
Climbers like these couldn't compete against more agile tree livers
Böyle tırmanıcılar, ağaçlarda yaşayan daha çevik tırmanıcılarla rekabet edemez.
They'll chew your livers, squeeze the jelly from your eyes.
Ciğerinizi sökerler. Gözünüzün peltesini sıkarlar!
He said it's because my father fed me dead men's livers.
Dudaklarımın, babam beni gömdüğü adamların ciğerleriyle beslediği için kırmızı olduğunu söylemişti.
Once they explained to me... that some soldiers used to pull out the livers of their enemies... to eat them and their children.
Bir ara bana söylediklerine göre bazı askerler düşmanlarının ciğerlerini söküp sonra da çocuklarıyla birlikte yiyorlarmış.
Livers and kidneys.
Karaciğerler ve böbrekler.
These are human livers and kidneys, mate.
Bunlar insan karaciğeri ve böbreği, arkadaşım.
- One of those livers.
Hayır, karaciğer.
And to drink until their livers turn into cocktail onions.
Ve dut gibi sarhoş olana kadar içmek için.
Their livers shut down after six weeks.
Altı hafta sonra karaciğerleri iflas etti.
Somewhere in the neighborhood of about 20 % of the obese children have elevated abnormal liver function tests, and we have now started a study where we're biopsying these children to see what their livers actually look like under the microscope,
Obez çocukların % 20'sinin yaşamsal fonksiyon testlerinde normal sonuçlar vermedikleri ortaya çıktı. Biz de bu çocukları biyopsi etmek için ve mikroskop altında karaciğerlerini incelemek için bir çalışma başlattık.
How many are waiting for the livers?
Kaç kişi karaciğer bekliyor?
Don't let Watson tell you he's not in the mood for pictures and drag you to the Musee d'Anatomie to show you the waxen hearts and lungs and livers.
Watson'ın kötü gününde seni anatomi müzesine sürükleyip, mumyalanmış kalpleri, akciğer ve böbrekleri göstermesine izin verme sakın.
We killed them and ate their livers.
Onları öldürüp karaciğerlerini yedik.
- Chicken livers?
- Tavuk ciğeri?
There's no dialysis for livers.
Karaciğer için diyaliz yöntemi yok.
Livers are important, Cuddy.
Karaciğer önemlidir, Cuddy.
Start praying for a 12-car pileup on the turnpike,'cause we're not exactly swimming in livers over here.
Otoyolda zincirleme kaza olması için dua etmeye başla burada karaciğer içinde yüzmüyoruz.
Those little chicken livers wrapped with bacon on tooth picks...
Hele tavuk ciğerlerini pastırmaya sarmışlardı, nefisti.