Loose translate Turkish
11,200 parallel translation
There's a killer on the loose, and I'm sittin'here waitin'for this decomposed hand to lead me to him.
Kaçak bir katil varken ben burada oturmuş kesik elinin beni ona götürmesini bekliyorum.
'Cause loose ends make my ass itch.
- Bir iş yarım kalınca kıçım kaşınıyor çünkü.
There's also an FBI-trained terrorist on the loose.
Şu anda FBI eğitimi almış firari bir terörist var.
But I'm sweating so much that the tape's starting to get loose,
Ama o kadar çok terliyorum ki bant gevşemeye başlıyor.
Said her faith saved her... that and the thought of all the loose ends she left behind, the people she cared about.
İnancının onu kurtardığını söyledi. Ve arkasında bıraktığı yarım işlerin. Umursadığı insanların.
Ray... Ray can be a bit of a loose cannon.
Ray biraz serseri mayın olabilir.
Yeah, I've only known Dalton, the bartender here, for a few months, but I'm willing to bet that he didn't really appreciate that dog until all hell broke loose.
Evet, burada birkaç aydır sadece Dalton'u tanırım fakat şu kiyamet kopana kadar onun da o köpeği pek sevmediğine iddiaya girerim.
Until all hell breaks loose and then... they're gone.
Kıyamet koptuktan sonra yok oluyorlar.
Mr. Weber, how did your stitches come loose?
Bay Weber, dikişleriniz nasıl patladı?
And which of you has a loose tooth right now?
Peki şu an kimin dişi sallanıyor?
We got men down, suspect on the loose, transpo bay one.
Bir şüpheli kayıp ve ölenler var. Aktarım merkezi duyuyor musunuz? Anlaşıldı.
I can't cut loose with you, Jack.
Sana karşı, kendimi tutmalıyım Jack.
Ain't nobody gonna sit that out because some active, second-tier serial killer is on the loose, and as far as killers go,
Kimse ortalıkta kol gezen ikinci sınıf bir seri katil yüzünden bundan geri kalmayacak.
With this new monster on the loose, frankly, we need him.
Yeni firari canavar için açıkçası ona ihtiyacımız var.
Cut me loose from this.
Kurtar beni şundan.
Disneyland has a lot more sparking wires and loose nails than I remember.
Disneyland'de hatırladığımdan çok açık kablo ve gevşek çivi varmış.
You're a loose cannon, Meow Meow Fuzzyface.
Serseri mayınsın Meow Meow Fuzzyface.
I'm a cannon, maybe, but a loose cannon?
Belki mayın olabilirim ama serseri mi?
These are all attributes of a loose cannon.
Bunlar bir serseri mayının özellikleridir.
- Sergeant Stone's a loose cannon.
Serseri mayın olan Komiser Stone.
Is Meow Meow Fuzzyface a loose cannon or not?
Meow Meow Fuzzyface bir serseri mayın mı, değil mi?
He's a loose cannon, but he gets results.
Adam serseri mayın ama sonuç alıyor.
- No, we didn't. She's still out there on the loose... a meta-human who just murdered a man.
Daha yeni bir adamı öldürmüş bir meta insan dışarıda öylece dolanıyor.
Excuse me, sir, but we're about to experience some turbulence ahead, so I'm going to need to collect any loose items you might have.
Pardon efendim, Ama önümüzde bazı türbülans yaşamaya üzereyiz, Böylece ı'm aklınıza gelebilecek tüm gevşek öğeleri toplamak için ihtiyacımız olacak.
I'll aim, you just let the arrow loose.
Ben nişan alacağım. Sen de oku bırakacaksın.
And while you were away trying to get her to cut him loose, I was here trying to figure out how to do What tim asked us to do and blow her away.
Sen onun avukatını kovmasına uğraşırken ben Tim'in bizden istediğini nasıl yapacağımı ona nasıl darbe indireceğimi çözmeye çalışıyordum.
You, you are a loose end, you motherfucker.
Senin daha işin bitmedi, lanet şerefsiz.
Korzenik is a loose end they would never leave untied.
Korzenik başıboş bırakamayacakları yarım bir iş olurdu.
How long have your teeth been loose?
- Ne zamandır dişlerinde sorun var?
We've got a loose trajectory into the belt, but no final destination.
Kuşakta serbest yörüngemiz var, ama son varış yeri yok.
And then, this morning, she gets a call from their new hire, Vikram, and all hell breaks loose.
Ve bu sabah yeni çalışan Vikramdan telefon alıyor, sonra her şey cehenneme döndü.
- They're still on the loose.
- Hâlâ kaçak durumundalar.
Great, because we need another heretic running loose around here.
Harika. Çünkü bizim de buralarda dolaşan bir kâfire daha ihtiyacımız vardı.
You're gonna cut us loose now?
Bizi gönderecek misin?
Because you seem like a loose end to me.
Bana işini yarıda bırakmışsın gibi geldi çünkü.
Great news, man, supervisor just cut us loose until mañana.
Haberler güzel dostum, gözetmen yarına kadar bizi serbest bırakmış.
- So what? We're just supposed to set you loose and cross our fingers?
Seni başı boş bırakıp, sonra da oturup dua mı edelim?
Their puppet Arsanov became a loose Cannon, so they paid Tamir to take him out, pin it on Chechen separatists.
Kuklaları Arsanov serseri bir mayına dönüşünce, Tamir'e onu ortadan kaldırması ve işi Çeçen ayrılıkçıların üzerine yıkması için para ödemişler.
Because it came loose.
Çünkü yerinden çıkmış.
If I was just gonna cut you loose because someone hates you, I wouldn't have hired you in the fist place, because we both know I used to hate you.
Eğer sizden biri nefret ediyor diye sizi çıkarsaydım, ilk başta sizi tutmazdım zaten, çünkü ikimiz de biliyoruz ki senden nefret ederdim.
So, you cut him loose and left him to die.
Sizde onunla teması kesip, ölüme terk ettiniz.
I don't know if it's a result of a trauma or if you're just a born sociopath, but there's a screw loose in that head of yours.
Bunun nedeni bir travma mı yoksa doğuştan mı sosyopatsın bilmiyorum ama ama kafanda cidden bir sorun var.
Next day when all hell broke loose, and no one used the computer even then the router switched on and off...
Bir sonraki gun kiyamet koptugunda, ve kimse bilgisayari kullanmadiginda ondan sonra bile modem acilip kapandi...
Other times, I think I'm close to finding him, he ties loose ends, and he's off to another country within 48 hours. - We must move fast!
Onu yakalamaya her yaklaştığımda işleri bir şekilde ayarlayıp 48 saat içinde başka bir ülkeye atıyor kendini.
It's true that Shaw and his gun are on the loose.
Shaw ve silahının ormanda olduğu doğru.
Unfortunately, it's only a matter of time before the FBI pays you a visit, and we can't have that...'cause you are what is commonly referred to as a loose end.
Ne yazik ki, FBI'in seni ziyaret etmesi an meselesi, ve buna izin veremeyiz. Çünkü sen, yaygin olarak bilinen yarim is denen seyin ta kendisisin.
Just dealing with an alien prisoner who got loose.
Sadece kaçak mahkum bir uzaylıyla ilgileniyorum.
Here alone with Livewire on the loose. You?
Sizi firarda ki Livewire ile yalnız bırakmak beni gerçekten rahatsız ediyor.
The rules of this program are rather simple... no loose ends.
Bu programın kuralları oldukça basittir. Yarım kalmış hiçbir şey olamaz.
We cut her loose.
Bırakalım.
♪ I'm going to let it loose on the world
♪ Dünyaya gevşek izin vermeyeceğim ı'm. ♪