English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Monitors

Monitors translate Turkish

910 parallel translation
[Gilmore] So there's no console, no monitors?
Konsol yok mu? Monitör falan?
Oh, that was one of the monitors... that big girl, Mary Beth Musgrove.
Beni gördüğünü söyleyen gözetmenlerden Mary Beth Musgrove denen büyük bir kız.
But some of the monitors are Cypriots.
Ama bazı denetçiler Kıbrıslı.
WITH ALL THE MONITORS WE HAVE GOING.
On beş bin gözlem sistemimiz olsaydı durum değişmezdi.
IF WE HAD 1 5,000 MONITORS GOING,
Bağlantıyı kaybettik.
Too much for the monitors.
Monitöre göre çok fazla.
He is off my monitors completely.
Monitörümden tamamen kayboldu.
- I'm goin'back to the monitors.
- Monitörlerin başına gidiyorum.
" I hope the Sirius monitors will record my radiogram.
" Ben Sirius, mönitörlerimde kayıt grafisi bekliyorum.
Subspace monitors show Enterprise receiving transmissions from Talos iv, in violation of Starfleet General Orders.
Altuzay monitörleri Enterprise'ın Talos IV'ten yayın aldığını gösteriyor, Yıldız Filosu Genel Emirlerine aykırı bir şekilde,
Put it up on the monitors.
Ekranlara yansıt.
- This sensor monitors the wheel.
- Bu algılayıcılar çarkı gözleyecek.
- Captain, monitors show all major powers on full missile alert.
Tüm süper güçler alarma geçti.
According to the life monitors, we're dying.
- Monitörler öldüğümüzü gösteriyor.
The dials also read on these monitors.
Sayaçlar bu ekranlarda da görünüyor.
Throw it on these monitors out here please.
Lütfen şuradaki monitöre aktarır mısın?
Sam, can you get the monitors on?
Sam, monitör kabinleri devreye sokar mısın?
I only have 16 years left to explore how these monitors can endure the heat of the sun and still find food.
Bu etobur kertenkelelerin bu sıcağa nasıl dayanıp besin bulduklarını çözmek için yalnızca 16 yılım kaldı.
For days, you have to march through the dunes and the wind to find the monitors.
Kum tepeciklerini ve rüzgârı alt edip günlerce yol alarak bu etobur kertenkelelere ulaşabiliyorsunuz.
Last night, when that Lt. Columbo was asking me all those questions about the monitors?
Dün gece, şu Komiser Kolumbo monitörler hakkındaki bütün o soruları sorduğu sırada?
If you will recall, this laser monitors the jettison primer on the bomb drop mechanism.
Hatırlayacağınız üzere, bu lazer bomba atma mekanizmasındaki atış sürücüsünü monite etmektedir.
Wait, I did see him on one of the monitors earlier.
Onu, monitörlerden birinde gördüm.
Wait, I did see him on one of the monitors earlier.
Bekle, onu daha önce monitörlerden birinde gördüm.
Our monitors make routine inspections on all structures.
Gözlemcilerimiz tüm yapılarda rutin denetlemelerini yaparlar.
Monitors.
Gözlemciler.
How many monitors do you have working for you?
Sizin için kaç gözlemci çalışıyor?
If you'll all look at your monitors, you can read the key phrase for today's lesson.
Şimdi monitörlerinize bakarsanız bugünkü dersin özetini okuyabilirsiniz.
Children, if you'll just continue to read the text on your monitors, I'll be right back.
Çocuklar, ekranlarınızdaki metinleri okumaya devam edin. Ben hemen döneceğim.
TV monitors might tell us what's happening.
TV monitörleri bize herşeyi gösterecektir.
Allied intelligence in Turkey monitors this area.
Türkiye'deki Müttefik istihbaratı bu bölgeyi izliyor.
We should have audiovisual within a few minutes from the remote onboard TV monitors.
Bir kaç dakikaya gemideki monitörlerden görüntülü bağlanacağız.
They still have the intruder on their monitors.
Yabancı nesneyi ekranlarında izliyorlar.
Intruder cloud has been located on the monitors for 27 minutes.
Bulut 27 dakikadır ekranlarda görünüyor.
In the early morning hours of July 9th, 1979, on the real-time television monitors at the Jet Propulsion Laboratory we began to learn about a world called Europa.
9 Temmuz 1979 sabahında, eş zamanlı Jet İtiş Laboratuarındaki televizyon ekranlarından Europa adlı bir dünyayı keşfetmeye başladık.
We've put monitors on the whole area for 36 hours and things have been quiet.
Bölgeye 36 saat ekran koyduk her şey sakin.
Keep the monitors on for two weeks.
Ekranları iki hafta sürekli izleyin.
I want you glued to those police monitors.
Bu telsizden kulağını ayırmamanı istiyorum.
- Where do you get these monitors?
- Bu telsizleri nereden alıyorsunuz?
It monitors all contacts between our system and other systems.
Bizim sistemle diğerleri arasındaki tüm bağlantıları izleyebiliyor.
And she can also punch up any of these images on any computer data that I might need, onto the monitors over here.
Ve kendisi ayrıca istediğimiz gündeki, herhangi bir bilgisayar üzerindeki herhangi bir... görüntüyü buradaki monitörlere aktarabilir.
These are your television monitors.
Bunlar televizyon monitörlerin.
With those TV monitors rolling, you're gonna have more coverage than a space launch.
Bu TV monitorleri sayesinde, medyada daha fazla yer bulacaksınız.
We'll get him on the monitors.
Monitorde aruyoruz.
There's a car heading this way, and my monitors indicate it belongs to Frank Sanderson.
Bu yöne doğru gelen bir araba var, ve ekranlarım onun Frank Sanderson'a ait olduğunu söylüyor.
I cannot see you on any of my monitors.
Seni monitörlerimin hiçbirinde göremiyorum.
We was gonna turn you on to a deal for 2,000 proton monitors.
2,000 proton monitörü kucağına atıyoruz senin.
Two thousand monitors?
İki bin tane monitör demek?
Infinity proton monitors.
Infinity proton monitörü.
Make the deal for those monitors.
O monitörleri kap.
Mr. Costelada's very interested in the monitors, but he'd like to know a few particulars.
Bay Costelada monitörlerle ilgilendi ama bazı detayları bilmek istiyor.
Yeah, like they say, man, he who hesitates... don't get any monitors.
Evet, ne derler dostum, tereddüt eden... hiç monitör alamaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]