Mush translate Turkish
507 parallel translation
Mush.
Mankafa.
" Tub of mush.
" Koca mankafa.
Mush!
Çek!
- Lets go! Mush!
- Hadi gidelim!
Come on, boy! Mush, Buck!
Hadi oğlum, Buck!
Here's how we're gonna get that lump of mush.
O süt çocuğunu nasıl yakalayacağımızı söyleyeceğim.
Mush!
Masal!
You mush-mouth!
Seni pis ağızlı!
There is no mush.
Cïzïrtï yok.
For two bits, I'd punch you right in the mush.
Tek kelime edersen yumruğu yersin.
You're sweet, Neeley. Oh, cut the mush.
- Çok tatlısın, Neeley.
Just because you're a big mush is no sign everybody else is.
Burada herkes senin gibi koca bir ahmak değil.
His belly was soft, like mush!
Karnı lapa gibi yumuşaktı.
An arrow drove straight through me mush, mush, mush, toor-I-li-anny
Bir ok gelip bana saplandı
Me mush, mush, mush, toor-I-li-ay
Ben de ona elimdeki değnekle meydan okudum
For he trod on the tail'o me mush, mush, mush, toor-I-li-anny And just like the dingle before
Ve tıpkı önümdeki küçük dere gibi
You got mush in your head.
Beynin pelte gibi olmuş.
Mmm, mush
Mmm, mush!
Because they make mush out of him!
Çünkü babamı eziyorlar!
You know, just mush!
Eziyorlar işte!
Mush is about ready.
Lapa hazır olmak üzere.
Your Adam's apple'll turn to mush.
Adem elman ezilir.
This sherbet's turning to mush.
Bu dondurmalar eriyor.
- Shush, mush, it's Daddy Smith.
- Sus bakalım, ahbap, Baba Smith o.
Mush and hush.
Sus, sus, sus.
Mouth, mouth, hush, mush.
Çeneni kapa, sus.
Harry, he got mad, and he sliced up Rose-Ann's friend to a mush.
Harry, çılgına döndü, arkadaşını yere serdi.
There was no face just a horrible mush with the eyes sitting in it.
Yüzünün yerinde ortasında gözler olan bir balçık vardı.
Any fish and chip shops round here, mush?
Civarda hiç balık ekmekçi yok mu, haydi?
Clips. Yes, well, you see They've dragged in all this irrelevant mush.
Evet, görüyorsunuz, bu alakasız konuları eklemişler, ben...
it wouldn't be a hoop otherwise, would it, mush?
Yoksa halka olmazdı. Hayır.
With four teeth left, what can he bite... except corn mush?
Kalan son dört dişiyle, mısır lapasından başka neyi ısıracak?
That's'cause us black folk talk mush mouth, Lieutenant.
Bizim söylediklerimiz pek anlaşılmaz da ondan.
And now for the custard pie in the mush.
Şimdi de surata pasta.
It's not my mush, it's your mush.
Benim değil, senin suratın.
I don't care mush for ceremony
Formaliteler umurumda değil.
And fix some of that corn mush for y'all to eat.
Yemeniz için mısır lapası yaptım.
You come in here with a skull full of mush... and you leave thinking like a lawyer.
Buraya, içi pelte dolu bir kafatası ile gelirsiniz... Ve bir hukukçu gibi düşünerek ayrılırsınız.
- If she comes over, my brain will mush.
- Eğer yanımıza gelirse, düşer bayılırım.
* WE'RE GONNA KICK'EM, KICK'EM, MUSH'EM, CRUSH'EM WITH OUR FEET *
Zafer bizim olacak.
* WE'LL MUSH THEM WE'LL CRUSH THEM *
Ufalayacağız. ilk saldırıda pazarlık için duracağız.
One day, Swee'pea's, he's gonna go to school and bust bigger kids in the mush.
Tatlı bezelyem bir gün okula gidecek. Ve büyük çocukları dövecek.
I ought to bust you right in the mush.
- Hoşça kal. Kıçını tekmelemeye yemin ettim.
- Mush!
- İleri!
Mush! - I am mushing.
- Gidiyoruz işte!
I've had so much time to prepare what to say and here I am looking at your face, and my mouth has gone to mush.
Söyleyeceklerimi hazırlayacak zamanım oldu ama yüzünü görünce yine unuttum.
Mush!
Çekin!
- Mush! lit's customary up here, Mrs. Blake, for everybody to pitch in and do their share Ha!
Ha!
- Mush, you coyotes!
Durun haydutlar!
He'd stick his finger right in my... he'd say, "ebbie... ebbie, you got nothing inside you " but soft mush and sad ballads.
Bu gerçekten süperdi, Dr. Klein.
All this is mush actually.
Aslında büsbütün kaypaktı.