My ears translate Turkish
2,144 parallel translation
- Why are you blowing at my ears?
- Neden kulaklarıma bağırıyorsun?
In my ears everything I say sounds wrong.
Söylediğim her şey kulağıma bir garip geliyor.
The torturous worm of sound burrowed deep into my ears.
Sesin acı veren sonsuzluğu, kulaklarımın derinlerine işliyordu.
My ears-they were just ringing, and I was... on the ground, everything hurt.
Kulaklarım çınlıyordu, yerdeydim, her yerim acıyordu.
They made me want to tear off my own testicles and shove them in my ears, just to drown out the noise.
Çıkardıkları sesi bastırmak için testislerimi koparıp kulaklarımı tıkamak istememe neden olmuşlardı.
- [rock music playing] - Every time we'd have sex, my ears would ring for three hours afterwards. The loudest orgasm you would ever hear in your life.
Her seks yaptıktan sonra kulaklarım 3 saat boyunca çınlardı
I managed to cover my ears. Where is he Where's MacPherson?
Kulaklarımı kapatabildim.
My ears are starting to hurt.
Kulaklarım acımaya başladı.
Sleeping within my orchard, my custom always in the afternoon, upon my secure hour thy uncle stole, with juice of curs-ed hebenon in a vial, and in the porches of my ears did pour the leperous distilment, whose effect
Bağ köşkümde uyurken, her öğleden sonra uyuduğum gibi, amcan, o kuşkusuz rahat saatimde, sinsi adımlarla geldi yanıma. Elinde Hebenen denen bir yaman zehir şişesi.
When i can hear it with my ears, sure.
Kulaklarımla duyduğum zaman biliyorum.
That for even an instant in front of these listeners, you'd bring no thought or soul to your playing, it made me want to cover my ears at such a horrible performance.
Bu dinleyicilerin önünde, çalışınla hiçbir düşünce veya ruh oluşturamıyorsun, böyle berbat bir performans yüzünden kulaklarımı kapayasım geliyor.
Music to my ears.
- Kulaklarıma müzik gibi geldi.
Even when I slept in a ball, they'd feast on my ears.
Toparlanıp onları saklasam bile bu sefer de kulaklarımı kemirirdiler.
It was hurting my ears.
Kulaklarımı mahvediyordu.
So that my ears can hear when you're crying.
Çünkü ağladığın zaman kulaklarım duyabilsin diye.
- my ears are sticking out.
-... kulaklarım iyice ortaya çıktı.
I thought I was just getting ringing in my ears.
Sadece kulağım çınlıyor sanmıştım.
And my ears don't wiggle.
Kulaklarım da oynamıyor.
I have to say that or he'll talk my ears off.
Böyle söylemeliyim yoksa kulaklarımı ağrıtır.
I think you have my ears.
Galiba kulakların bana çekmiş.
- and has my ears.
-... kulakları bana çekmiş.
- They're my ears.
- Bana çekmiş.
Definitely my ears.
Kesinlikle kulakları bana çekmiş.
It's music to my ears.
Kulağıma şarkı gibi geliyor.
- Music to my ears.
- Kulağa şarkı gibi.
She's got my jawline, my eyes, my ears.
Çenesi bana benziyor, gözlerimi, kulaklarımı almış.
I really thought he had my ears.
Kulaklarının bana çektiğini sanmıştım.
I think I took too many pills and... the ringing might be in my ears. You wanna get the door?
Sanırım çok fazla hap aldım ve zil kulağımda çalıyor olabilir.
You know, Natalia, I've got this ringing in my ears.
Natalia, biliyor musun kulaklarım çınlıyor.
Yes, then my ears can rest too.
Evet, böylelikle kulaklarım da dinlenmiş olur.
As you can see, my dear Evangelyne, my ears still work perfectly fine.
Ve evet, canım Evangelyne'im. Gördüğün gibi hâlâ harika duyuyorum.
It wanders all day in my ears.
Tüm gün kulaklarımda çınladın.
Who cares if I get splinters in my ears?
Kulaklarıma kıymık batması kimin umurunda?
I'm going to just put dirt in my ears.
Kulağımı toprakla tıkayacağım.
He has me up to my ears.
Beni kulaklarımdan yakaladı.
My ears are ringing.
Kulaklarım çınlıyordu.
When I close off my ears, I close off my heart, too.
Kulaklarımı onunla her kapatışımda kalbimi de dışarıya kapatmış oluyorum.
I'm up to my ears in work here.
Ben de canla başla çalışıyordum.
Does everything have to be about my ears, Abby?
Herşeyin kulaklarımla ilgili olması mı lazım Abby?
[Crisp] The world indulges itself in relentless change about my ears.
Dünya, kendini, kulaklarımla ilgili amansız bir değişime sürüklüyor.
My boobs are pushed up to my ears, my thong's a mile up my butt and my eyelashes are so thick they could kick up a stiff wind.
Göğüslerim kulağıma kadar çıktı. Tangam, kalçamın bir kilometre yukarısında. Kirpiklerim de o kadar kalın ki rüzgar çıkartıyor.
My ears are fucked.
- Seni duyamıyorum.
Mr. Dominic is my eyes and ears.
Bay Dominic gözüm kulağımdır.
- There's my ears. - Yes.
- Evet.
I was shocked by the way his ears looked just like my husband's.
Kulakları, babasının kulaklarına o kadar çok benziyordu ki.
There's a lot of blood rushing through my ears right now.
Şu an kulaklarımdan bol miktarda kan geçiyor.
I mean, I hate to say it about my own granddaughter, But let's face it- - with those big ears She looks a little like a fruit bat.
Yani, kendi torunum için bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama kabul edelim, bu kulaklarla Meyve Yarasası'na * benziyor.
Lady and gentleman, for to tickle your eyes and ears and making hearts to thump, I, Sergei Alexander Bobinsky, am introducing my astoundishing, stupendulous and amazing jumping mouse circus!
Bayanlar ve baylar, gözlerinizi ve kulaklarınızı şenlendirmek ve kalplerinizi küt küt attırmak için ben, Sergei Alexander Bobinsky şaşırtıcı, etkileyici ve inanılmaz zıplayan fare sirkimi takdim ederim!
Right now, you're my eyes and ears.
Şu anda benim gözüm kulağım sensin.
For me, a new beginning, years gained from those lost, their blood for my extended life, drained from a beast not meant for this mortal coil, and my words wasted on the dumbest of ears.
Benim için yeni bir başlangıç kaybettiğim yılların kazancı uzun hayatım için gerekli olan kan bu yaşam karmaşasında canavarın kimden kan emdiğinin bir önemi yok ve söylediğim boş laflar kulaklar için en sessiz olanlardır.
- My super-ears are burning.
- Süper kulaklarım çınlıyor.