My ear translate Turkish
1,862 parallel translation
Moan, my ear!
- Carajo! oh, kulağım!
- Can I get my ear pierced? - No.
- Ben de kulağıma küpe takabilir miyim?
Actually, my ear wasrt her first choice to pierce.
Aslında kulak ilk tercihim değildi.
- Did you have to whisper that in my ear?
Kulağıma fısıldaman şart mıydı? - Doğru geldi.
I put my ear to the ground. I know how many horses are coming.
Kulağımı yere dayarım ve kaç tane atın geldiğini bilirim.
Okay... right by my ear.
Önce kulağımın hizasına getiriyorum.
He sits back there and tries to whisper into my ear when he talks.
Konuşurken kulağıma fısıldamaya çalışıyor.
When someone says stop, somewhere between my ear and my brain what I hear is Full Speed Ahead.
Birisi durmamı söylerse kulağım ve beynim arasında bir yerlerde şu söz çınlar : "Son sürat devam."
I'd love to put my ear on her butt to see if I could hear the ocean.
Kulağımı kıçına koyup, okyanusu duyup duyamayacağımı görmek isterim.
I might as well be tied to a chair having my ear sliced off.
Bir sandalyeye bağlanmış olabilirdim, kulaklarım kesiliyor da olabilirdi.
Was the one I lost in the square I swayed my hips and shied away I said `doesn`t my ear look bare?
Sallanıp dans edelim. Sence de kulağım çıplak değil mi? Ver onu bana.
And the governor leans over and he whispers in my ear,
Vali öne doğru eğildi ve kulağıma şöyle dedi :
There is literally a ringing in my ear.
Kulaklarımda hafif bir çınlama var.
It's not in my ear.
Kulağımın içinde değil.
That sucks. I've had a candy corn stuck in my ear since I was nine.
Dokuz yaşından beri kulağımda şekerli mısır var.
I finally got that candy corn out of my ear.
En sonunda haşlanmış mısırı kulağımdan çıkardım.
I can't vouch for what I heard'cause there's a beetle living in my ear, but I know what I saw.
Ne duyduğum konusunda garanti veremem, çünkü kulağımda bir böcek yaşıyor, ama ne gördüğümü çok iyi biliyorum.
I must have blood in my ear.
Kulağıma kan kaçmış olmalı.
I went and put my ear to the RV.
Karavani dinledim disaridan.
That I did not have my ear to the street?
Sokaklarda olan bitenlerden haberim olmadığını.
Now, to my ear, clearly not as loud as a gunshot.
Bana silah sesi kadar gürültülü gelmedi.
Because she whispered in my ear,
Çünkü kulağıma fısıldadı.
And you yell in my ear.
Kulağıma bağırıyorsunuz.
Sweet freedom whispered in my ear
Tatlı özgürlük kulağıma fısıldadı
At my ear And in my head.
Kulağımda ve kafamın içinde.
I had my ear pierced for two weeks.
İki hafta boyunca kulağımı deldirmiştim.
He seems to be almost leaning on my ear.
Sanki kulağıma yaslanmış gibiydi.
He was still inside me, and he whispered in my ear that if I left him, he'd kill me.
Hâlâ içimdeydi ve kulagima, eger onu terk edersem beni öldürecegini fisildadi.
And then he'd whisper in my ear that he loved me and... he'd hold my - - face in his hands.
Kulagima beni sevdigini fisildar, iki eli iki yanagimda dururdu.
All you ever did to me was pull candy out of my ear.
Bana yaptığın tek şey kulağumdan şeker çekmekti.
How you licked up my ear?
Kulağımı yalamıştınız.
I was at work and we couldn't get any cell service when we were taping but then Melanie was kinda like in my ear the whole day and I left my phone in my purse and...
İşteydim, kayıt yapıyorduk ve telefon çekmiyordu ve sonra Melanie bütün gün kafamı şişirince ben de telefonu çantamda bıraktım ve...
Damn, my ear.
Kahretsin, kulağım.
Like, probably down to the bottom of my ear, I bet.
Kulağımın altına kadar gelebilir.
- He keeps looking at my ear.
- Kulağıma bakıp duruyor.
You whispered my name in my ear.
Kulağıma adımı fısıldadın.
Man, in my fucking ear.
Kulağımı vurdun.
- Shot my fucking ear off.
- Kulağımı kopardı.
Look, some big-ass white boy as in Paul Bunyan motherfucker, came out of nowhere up in the spot did some kung fu shit on my little homey and me grabbed that nigga's gun and shot his ear.
Bak, iri yarı, dağ gibi bir beyaz herif birden ortaya çıktı kung fu hareketleriyle bizi dövdü ve onun silahını alıp kulağını vurdu.
My expertise extends beyond Keynesian theory, and I will be happy to lend an ear.
Uzmanlığım, Keynes teorilerini aşar. Ve memnuniyetle sizi dinlerim. Evet.
Must be my trick ear but I thought you said "blog".
Kulağıma su kaçmış olabilir ama blog dedin sanırım.
That is the sound of the little hairs in my middle ear dying.
Can çekişen orta kulağımın duyduğu ses.
I can play the harmonica with my nose, make a penny come out of a child's ear- - or any other orifice, for that matter- - given the right circumstances, can bring two women to simultaneous ecstasy.
Burnumla mızıka çalabilirim, çocukların kulaklarından ya da başka. herhangi bir delikten bozuk para çıkarabilirim, uygun şartlar yerine getirilirse, aynı anda iki kadını birden uçurabilirim.
Well, my ankle, and... I've also got this inner ear thing, we call it "vertigo", and...
Şey, bileğim ve ayrıca bu....... iç kulak şeyi de var.
I would put my arms around you and whisper something in your ear that only you and I would ever know?
Sen çok küçük bir çocukken... ve bazen sen korktuğunda... kollarımı sana dolar ve kulağına bir şeyler fısıldardım... sadece senin ve benim bilebileceğim.
The feeling of your ear against my upper lip. And the way the back of your head felt in my hand as I held it when you.
Kulağını üst dudağımda hissetmek ve seni tutarken elimi başının ardına koymak.
My favourite grip was the ear.
Kulağı ısırmak, favorimdir.
You always hear how going for the throat is the best approach, but in my experience it's almost impossible to get a throat grip, so I would always go for the ear.
Boğazı ısırmanın en etkili yol olduğu söylenir, ama tecrübelerime dayanarak, imkansız olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden hep kulağı ısırırdım.
And I'm not talking Al Jazeera, I'm talking websites that... asking for my head on a platter, offering up the heavens and the 40 virgins to anyone who will slit my throat from ear to ear.
El Cezire'den bahsetmiyorum, Kellemi isteyen... web sitelerinden bahsediyorum. Bir kulağımdan ötekine boğazımı kesene cennette kırk bakire vadedenlerden bahsediyorum.
But my plans didn't haven't exactly worked, so this time I am playing it by ear.
Ama planım tam olarak işe yaramadığı için, Bu kez son anda plan yapacağım.
I've had my contacts keeping an ear to the ground for any Cabal movements since they attacked my Sanctuary.
Benim Sığınak'ıma saldırdıklarından beri, herhangi bir Cabal hareketi için kulak kabartan kendi kaynaklarım var.
my ears 40
earth 546
early 423
earl 949
earthquake 92
ears 101
earlier 318
earned 19
earthlings 24
earrings 49
earth 546
early 423
earl 949
earthquake 92
ears 101
earlier 318
earned 19
earthlings 24
earrings 49
earp 113
earthquakes 51
earther 18
earthman 24
earth to earth 45
earlier today 174
earl grey 22
earlier tonight 20
early in the morning 22
earlier on 24
earthquakes 51
earther 18
earthman 24
earth to earth 45
earlier today 174
earl grey 22
earlier tonight 20
early in the morning 22
earlier on 24