English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My niece

My niece translate Turkish

1,522 parallel translation
Magistrate, my niece would like
Temsilci... Yeğenim güzel eşinizle tanışmak istiyor.
My niece Molly - She saw the blood, she got freaked out.
Yeğenim Molly - kanı görünce, çok korktu.
Thus, I have decided that my niece's dowry shall be on a par with your generosity.
Bu yüzden yeğenimin çeyizinin size cömert bir karşılık olacağını düşünüyorum.
They belonged to my niece.
Bunlar yeğenime ait.
She's my niece!
Yeğenimdir.
How are my niece and my nephew anyway?
- Yeğenlerim nasıllar bakalım?
Babe, is cousin Mike bringing Jen... or can I give that seat to my niece?
Bak sence bu kalsın mı yoksa, yeğenime verebilir miyim?
My niece, she gets them on the computer.
Yeğenim onu bilgisayarla aldı.
Well, my niece is all better now, thanks to you.
Yeğenim çok daha iyi. Sağ olun.
Ruza, this is my niece Vera.
Ruza, bu yeğenim Vera.
Beatrix should meet my niece, Anne. She makes pots.
Beatrix yeğenim, Anne ile tanıştırayım.Saksılar yapar.
- My niece's girl.
- Yeğenimin kızı.
- I rang my niece. I begged her.
- Yeğenimi aradım, yalvardım.
I've been questioning my niece's daughter very closely, in search of the facts.
Vaziyet nedir diye, yeğenimin kızını sıkı bir sorgudan geçirdim.
I just read The Swamp to my niece and I gotta tell you, I found it quite creepy.
"Bataklık" kitabını yeğenime okudum söylemeliyim ki, biraz ürkütücü.
But I've seen you with my niece. I've seen you with kids and you know what... you've got...
Kardeşim gibisin, çocuklarla görüyorum seni ve var ya -
Anyway, my sister was on this ride with my niece when it lurched forward - pretty bad.
Neyse, o dönme dolap sıkıştığında kız kardeşim de yeğenimle birlikte üstündeymiş ve bayağı bir sarsılmış.
This is Ophelia, my niece.
Bu Ophelia, yeğenim.
The cash box was in my niece's backpack.
Para kutusu yeğenimin çantasındaydı.
I'm not letting my niece come off as a cheapskate.
Yeğenimin pinti gibi görünmesini izin vermeyeceğim.
I've got my niece in Tula Vista.
Tula Vista'da bir yeğenim var.
I was chaperoning a prom for my niece.
Yeğenime mezuniyet balosunda eşlik ediyordum.
My niece's cancer has come back.
Yeğenimin kanseri tekrar etti.
This is my niece.
Yeğenim.
Hold on, buddy, I'm talking to my niece here.
Bir dk. ahbap burda yeğenimle konuşuyorum.
My niece is getting confirmed, and there's a reception the night before.
Kuzenim vaftiz oluyor ve bunun için bir tören var,
She's my niece.
O benim yeğenim.
But I told you that I want it on Friday for my niece's wedding to decorate it.
Ama sana Cuma günü yeğenimin düğünü için... otobüsün lazım olduğunu söylemiştim. Süslemek için.
I promised my niece I'd make it to her party, and I keep my promises.
Yeğenime partisine geleceğime söz verdim, ve ben sözlerimi tutarım.
Catalina's my niece.
Catalina benim yeğenim.
Have you met the new fish my niece bought me?
Yeğenimin bana aldığı yeni balığımla tanıştın mı?
We save each other, you end up being my niece.
Birbirimizi kurtardık, sonunda yeğenim olduğun ortaya çıktı.
My niece's cancer's come back.
Yeğenimin kanseri tekrar geri geldi.
What the hell are you doing to my niece?
Yeğenime ne yapıyorsunuz böyle?
My niece did.
Yeğenimin.
I'm taking my niece skating, And i can't seem to locate the rink.
Yeğenimi patene getirdim, ama pisti bulamayacağım sanırım.
Occasionally, with my niece,
Arada sırada, yeğenimle.
MY NIECE WAS SUPPOSED TO GO THERE.
Yeğenim de oraya gitmişti.
" My dear niece, I hope you and the children are well.
"Sevgili yeğenim, umarım sen ve çocuklar iyisinizdir."
Do you remember Hamza my niece?
- Gülümser'e koca mı yok?
My precious little niece...
Benim değerli küçük yeğenim...
I'd sooner strangle my dear niece with my own two hands and our feelings are true and my son
Ben zaten gülümsermiş gibi hissediyorum Garip bir tasarımın gölgesinde
My niece.
Yeğenim.
That's my only brother, and I take care... of his kids when he has court... and I take care of my great-niece... and her children.
O benim tek kardeşim. Davası olunca bunun çocuklarına da bakıyorum. Büyük yeğenime ve onun çocuklarına da bakıyorum.
Look here, Miss Angela, my little niece, she got a real bad cough.
Bakın Bayan Angela, küçük yeğenim çok kötü öksürüyor.
This is Darcy, my wife Tina's niece.
Bu Darcy, eşim Tina'nın yeğeni.
It's my niece.
Yeğenim.
"to send me the address of my... " niece, jane eyre.
Hayatta olan bir dayımın olduğunu niçin söylemediniz bana?
You think I want to picture my baby niece... losing it?
Bebek yeğenimi böyle bir şekilde hayal etmek istediği mi... kaybederken...
- really? Have I told you you're my favorite niece?
En sevdiğim yeğenimin sen olduğunu söylemiş miydim?
More like my six-year-old niece at Nunley's.
Daha çok Nunley'deki altı yaşındaki yeğenim gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]