My own translate Turkish
37,268 parallel translation
I can get off the table on my own.
Kendim inebilirim.
You think that I'd be dumb enough to use my own gun to kill Donahue?
Kendi silahımla donahue'yu öldürecek kadar salak olduğumu mu düşünüyorsun?
My own security is stationed in the front and the back of the home.
Kendi güvenliğim evin ön ve arka tarafına yerleşmiş durumda.
I'll obliterate my own ship before letting it fall into Earther hands!
Gemimin dünyalı eline geçmesindense onu havaya uçurmayı yeğlerim.
And ever since then, I've been trapped inside my own puny little dreams.
Ve ondan beri, ben kendi küçük, cılız rüyalarıma kısıldım.
No dreams of my own, so I cling to the dreams of others.
Kendi başıma rüya görmek yok o yüzden ben de başkalarınınkine gidiyorum.
[Kyle] My mind is my own.
Zihnim bana aittir.
- I sort of realized I don't really... know, like, how to be on my own.
Kendi basima kalmayi bilmedigimi fark ettim.
And there's confusion in my own field.
Kendi alanımda da bir karışıklık var.
As I went through medical school and I started working on my own as a physician
PRATİSYEN AİLE HEKİMİ Tıp fakültesinde okurken, asistanlığımı yaparken ve daha sonra hekim olarak tek başıma çalışmaya başladıktan bir süre sonra, insanlara gerçek anlamda yardım etmekte yetersiz olduğum için rahatsız olmaya başladım.
I cured my own depression.
Kendi depresyonumu tedavi ettim.
Which is, actually, like my own office.
Aslında kendi ofisimin içi gibi.
I've worked through my own experience.
Deneyimlerimin üstesinden geldim.
I had to in order to work in a high school so I wouldn't project my own experience onto any of the students.
Lisede çalışacaksam mecburdum, deneyimlerimi öğrencilere yansıtmak istemiyordum.
I'll be handling it on my own.
Kendim halledeceğim.
Seeing Masha with Constantin makes me think of my own father.
Masha'yı Constantin ile görmek... bana kendi babamı hatırlatıyor.
As I said, I'm working on my own for the moment.
Dediğim gibi şu an kendi başıma çalışıyorum.
I'm my own person, and I'm going back if Gail goes back.
Ben de özgür biriyim ve Gail gidiyorsa ben de gidiyorum.
How will I learn if I'm comfortable living with Amy or just comfortable because I'm in my own apartment?
Ama Amy'le yaşadığımdan mı evde tek kaldığımdan mı rahat olduğumu nasıl anlayacağım?
Now, that is a new low... using my own son against me.
Kendi oğlumu bana karşı kullanmak çok alçakça.
Well, as my own mother proved, sometimes all you need is a little push.
Benim kendi annemin kanıtladığı üzere bazen ihtiyacın olan tek şey biraz itelenmektir.
- That's not happening. - All right, I'll use my own.
Pekâlâ, ben de kendiminkini kullanırım.
I'm sorry I'm not reciprocating with "hot goss" of my own.
Kusura bakma, ben bir şeyler anlatamıyorum.
Branded with the GT logo and my own personal catchphrase,
GT logosu ve benim sloganımla :
- I will do it in my own time.
- Uygun gördüğüm bir anda söylerim.
And if I hadn't found him on my own, I'd....
Kendi başıma onu bulmasaydım, belki de...
Keep this quiet, but I'm, gonna go out on my own.
Aramızda kalsın, ama ben kendi işimi kurmayı planlıyorum.
I want to start my own thing.
Kendi işimi yapmak istiyorum.
- Look, how am I supposed to inspire an auditorium full of strangers, and my own wife and kids don't even understand what I do?
- Baksana, yabancı çocuklarla dolu bir sınıfı şimdi ben nasıl etkileyeceğim, hem de kendi çocuklarım bile, ne iş yaptığımı bilmezlerken?
I think I'm gonna go out on my own.
Sanırım işten ayrılacağım.
Start my own company.
Kendi işimi kuracağım.
Show my own boys what manners look like.
Kendi çocuklarıma da örnek oluyor.
I have a lot of hopes for my own daughter.
Kendi kızım için çok umudum var.
Yes, he does, but I have my own plans.
Evet, var ama benim kendi planlarım var.
You are less useful than the infant you are in my own time.
Kendi zamanımda bulunan çocuktan daha az yararın dokunuyor.
My own life no longer matters.
Kendi canımın artık bir önemi yok.
He sent me back to my own world, right behind enemy lines.
Beni kendi dünyama geri göndermiş, hem de düşman hattına.
I'll be handling Kirk on my own, Harold.
Kirk'le bizzat ilgileneceğim Harold.
- but I will be seizing at my own pace, thank you very much.
-... ama kendi yolumla yaşayacağım, herşey için teşekkürler.
I feel like it'll... make me more anxious about my own evaluation.
Bu beni kendi değerlendirmemle ilgili daha endişeli yapar.
Can I pick my own name?
Kendi ismimi seçebilir miyim?
A source of brains other than my own for them to eat.
Onların yemesi için, kendi beynimden başka bir kaynaktılar.
You don't really expect me to kill my own flesh and blood for you?
Senin için kendi kanımdan birini öldüreceğimi gerçekten düşünüyor musun?
That being said, if you don't mind, I have my own problems to attend to.
Hazır demişken, izin verirsen ilgilenmem gereken kendi problemlerim var.
I want to love him like he's my own, but every time I look at his face...
Onu kendi evladımmış gibi sevmek istiyorum, ama ne zaman yüzüne baksam...
I've been keeping my distance, letting you find your own path, but Alice says you have questions.
Mesafemi koruyordum kendi yolunu bulmana izin veriyordum ama Alice soruların olduğunu söyledi.
I pushed you to use my style when I should have encouraged you to use your own.
Bu benim suçum... Kendi tarzını kullanmana teşvik etmem gerekirken seni kendi tarzımı kullanmaya zorladım.
I get that, but Margot's mentally competent to make her own decisions, and it's my job to support her.
Biliyorum ama Margot kendi kararlarını alabilecek durumda ve benim işim de onu desteklemek.
So, always thought that, when my folks die, we get to do our own thing, you know?
Her zaman düşünürdüm, benimkiler ölünce, kendi geleneğimizi yapmamız gerekecek diye.
I've got my own Rubber Ducky.
Ben de kendi plastik ördeğimi yaptım.
If you haven't found a way to kill the woman who murdered your own son without enlisting my help, I'm not all that concerned.
Benim yardımım olmadan oğlunu öldüren kadını öldürmenin yolunu bile bulamadın o yüzden bununla ilgili endişelenecek değilim.