English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My own brother

My own brother translate Turkish

429 parallel translation
Part of me hoped that it was just a bad dream, that he wouldn't be there, and then I saw him and realised what I'd done to my own brother.
Hep içimden bunun kötü bir rüya olduğunu, onun orada olmadığını umuyordum ama sonra onu gördüm ve öz kardeşime ne yapmış olduğumu fark ettim.
Every time I looked at Gregor, my own brother, he seemed to expect me to kill him.
Ne zaman Gregor'a, kendi öz kardeşime baksam onu öldürmemi bekliyor gibiydi.
Even my own brother.
Kendi kardeşimi bile.
I seen my own brother lynched, Mr Carter.
Kardeşimin linç edilişini gördüm Bay Carter.
My own brother blackmailing me! You're crazy!
Öz kardeşim bana şantaj yapıyor!
After all, it's my own brother that's in the pen.
Neticede işin ucunda öz kardeşim var.
My own brother hit me.
Öz ağabeyim bana vurdu.
I can't understand my own brother expecting to go on sharing my wife with me.
Öz kardeşimin, eşimi benimle paylaşmak istemesini anlayamıyorum.
But I have 12 men guarding you, one of them my own brother.
Ama 12 adamımız sizi koruyor, biri de benim kendi kardeşim.
They're asking me to put the finger on my own brother.
Benden ağabeyimi suçlamamı istiyorlar.
My own brother.
Öz kardeşim.
- If you were my own brother I still couldn't help you.
- Oz kardesim olsan yine de yardim edemezdim.
My own brother.
Benim kendi kardeşim.
- My own brother?
- Benim öz kardeşim?
Can you blame them, Josiah, after they have seen even my own brother turn against me?
Onları suçlama, Josiah, kardeşimin bile bana sırt çevirdiğini gördükten sonra ne olabilir ki,?
The man you reported to the police, Yoshiro of Nagisa, was my own brother.
Polise ihbar ettiğin Nagisalı Yoshiro benim öz kardeşimdir.
He can go to the devil - my own brother-in-law.
Şeytan görsün yüzünü. Kayınbiraderimmiş.
He is my own brother
O benim öz abim!
I'll take you as my own brother
Seni kendi kardeşim olarak sayacağım
I love you like my own brother.
Seni öz kardeşim gibi seviyorum.
To do so, I would have to destroy my own brother.
Bunu yapmak için, kendi kardeşimi yok etmem gerekir.
He's only a cousin. I tell you, I would do the same thing even if he was my own brother.
Ayrıca şunu söyleyeyim, öz kardeşim de olsa yine aynı şeyi yapardım.
You want me to lie to my own brother?
Kendi kardeşime yalan söylememi mi istiyorsun?
I don't like to say this about my own brother but he just never was what you'd call an outstanding citizen.
Kendi kardeşim hakkında bunu söylemekten hoşlanmıyorum ama hiç bir zaman iyi diyebileceğin vatandaşlardan olmadı.
I've tarred and feathered my own brother!
Kendi kardesimi ziftIeyip tüyIedim.
I was hoping that at least one man will understand me, my own brother...
En azından bir kişinin beni anlayacağını umuyordum, kendi kardeşimin...
My own brother-in-law.
Kayınbiraderim.
if my own brother were to entreat me to give him a tenth part of my understanding, I couldn't,
Mesela, benim öz kardeşim bile anlayışımın onda birini ona vermem için bana yalvarsa da bunu yapamam.
The day I get out of prison... my own brother picks me up in a police car.
Hapisten ciktigim ilk gün... benim öz kardesim beni bir polis otosuyla almaya geliyor.
And with my own brother?
- Hem de öz kardeşimle...
My own brother-in-law did.
Kendi kayın biraderim yaptı.
- More than my own brother.
- Öz kardeşimden de çok.
My own brother, a goddamn, shit-sucking vampire!
Öz be öz ağabeyim kan emici vampirin teki!
It's my own brother marrying the most beautiful woman I've ever seen.
Kardeşim şimdiye kadar gördüğüm en güzel kadınla evleniyor.
He's my own brother!
O benim kardeşim!
My own brother!
Kendi öz kardeşim!
There's a 100 ways to dying, brother, and I'm picking my own way.
Ölmenin yüz farklı şekli vardır kardeşim... -... ve ben de kendiminkini seçiyorum.
Who, by her own confession to me, killed my brother killed her own unborn child and who is reaching from the grave to destroy her innocent sister.
Kendi itirafıyla, kardeşimi öldüren, doğmamış çocuğuna kıyan, mezara girerken bile masum kardeşinin hayatını mahvetmek isteyen bir kadın.
Like my own s... younger brother.
Sanki kendi oğ... kardeşim gibi.
The corporation gets 2 / 3 of the profits and you get 1 / 3 - 2 / 3 for Tucker, brother Joe, and 1 / 3 for me, For my own business?
Kendi işimden, 2 / 3 Tucker'a 1 / 3 de bana mı kalacak kardeşim?
I'll kill you with my own hands Rather than let you Put the mark of Cain on my brother.
kardeşime bulaştırmaktansa kendi ellerimle öldürürüm seni.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do, show me the steep and thorny way to heaven whilst, like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads... and minds not his own creed.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Is there no voice more worthy than my own to sound more sweetly in great Caesar's ear for the repealing of my banished brother?
Benimkinden daha değerli bir ses yok mu Sezar'ın kulaklarına daha tatlı gelecek sürgündeki kardeşimi kurtarmak için?
- Yeah, my own baby brother.
- Evet, benim küçük kardeşim.
I was planning to cut off my own right arm,... but my brother stopped me.
Onurumuzu kurtarmak için, kardeşim engel olmasaydı sağ kolumu kesecektim.
My brother and I decided to hold our own tournament here... since the club's put us out.
Kulüp bizi kapı dışına koyunca kardeşimle turnuvaya burada devam etmeye karar verdik.
Seven McCandles people were killed, one crippled, your own brother shot, maybe crippled, maybe even dead, and my grandson kidnapped.
Yedi tane McCandles adamı ölü, bir tanesi sakat, kendi kardeşiniz vuruldu, belki sakat, belki de ölü, ve torunum kaçırıldı.
My own younger brother!
babama gönderilmesini istemişti demek babamın bir oğlu daha varmış!
Will you take me to my brother in your own way?
Kendi yöntemlerinle, beni kardeşime götürecek misin?
I loved my brother, but this my own son, is me.
Ağabeyimi de severdim, ama bu kendi oğlum, benim parçam.
What your brother is so delicately attempting to inquire, and let me, out of my own personal curiosity, is the degree to which you may have or... have not, at some point in time been dorked?
Kardeşinin nazik bir şekilde öğrenmeye uğraştığı ve benim, kişisel bir meraktan dolayı zamanın bir noktasında, hangi derecede olup olmadığı becerildin mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]